Hepimizin ve her şeyin bir kapasitesinin var olduğunu biliriz. Bir araca fazla yük yüklerseniz ne olacağını biliriz. Bir yük hayvanına fazladan olan yükün sonunda taşıyıcısını ne hallere sokacağını da biliriz. Teknoloji bugünkü gibi değilken hamallar vardı, ne kadar taşıyacakları üç aşağı beş yukarı belli idi. Kamyonların, TIR’ların istiap haddi diye bir ölçüsü var, yani taşıyabilecekleri yük miktarı anlamında. Bir kartal ile bir serçenin istiap haddi farklıdır. Bir deve ile bir filin de farklıdır. Eğitime başlamış çocukların zeka potansiyelleri de farklı olduğundan bu kapasiteye göre destek alırlar ve eğitimlerini buna göre yaparlar. Bireyin kaldıramayacağı olaylar başına gelirse psikolojik açıdan zorlanır. Bir esnaf, bir iş adamı gereğinden fazla borçlanırsa ödeyememe riski artar.
Yerleşim yerlerinin de bir kapasitesi var elbette. Bir köyün veya bir şehrin ne kadar nüfusu barındırabileceği üç aşağı beş yukarı bellidir ve bu hesaplanabilir. Buna şehir/köy nüfusu diyoruz, bir yerleşim yerinin demografisi diyoruz. Aslında bir şehrin ne kadar nüfusu barındırabileceği konusu farklı kriterlere bağlıdır. Bu, sadece ve asla besleyebilme kriterinden ibaret değildir. Söz konusu olan şehir hayatı ise beslenme kadar diğerleri de önem taşır.
ŞEHİRLERİN KAPASİTE NÜFUSU
Şehir hayatı, kırsal yerleşimlere göre daha çok hesap-kitap, plan-program gerektirir. Zira hayatın akışı ve işleyişi farklılıklar gösterir. Bir yerleşim birimi barındırdığı nüfusu; eğitim, kültür, sağlık, beslenme, konut, çevre, altyapı, iktisadi faktörler, sosyal hizmetler ve diğerleri açısından kapasite uygunluğuna göre taşıyabilme kudretinde olması gerekir. Şehre girecek yeni nüfus oranı da buna göre belirlenir. Bu yeni nüfusu şehrin absorbe edebilecek kudreti gösterebilmesi gerekir. Oran dışı nüfusun şehrin sosyolojisinde zorlu problemler üreteceğini bilmemiz gerekir.
Şehir nüfus kapasitesi; şehrin fiziksel, iktisadi, sosyal ve çevresel faktörler göz önüne alındığında barındırabileceği en fazla nüfusu ifade eder. Kavram, şehrin konut arzı da dahil bir bütün olarak altyapısının, iktisadi kaynaklarının, çevresel açıdan devamlılığın, sosyal hizmetlerin, güvenliğin ve ortalama hayat kalitesinin belirli bir nüfus yoğunluğuyla başa çıkabilme kapasitesini ifade eder.
Tüm bunlar için bilimsel geçerliliği olan, standartlaştırılmış bir hesaplama yönteminin geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Bu yöntemin, şehirlerin farklı yapısal ve demografik özelliklerini dikkate alacak kadar esnek, bilimsel olarak tutarlı ve tekrarlanabilir olması gerekir. Belirli göstergeler kullanılarak mesela, kişi başına düşen su ve enerji tüketimi, ulaşım yoğunluğu, eğitim, kültür ve sağlık hizmetlerine erişim bilgileri kullanılarak bir kapasite endeksi oluşturulabilir. Bu nedenle de disiplinler arası çalışmalar, kavramın daha bütüncül olarak geliştirilmesini sağlar.
Bir şehir nüfus açısından kapasitesini aştığında; altyapı yetersizlikleri, trafik sıkışıklığı, kaynak sıkıntısı, çevre kirliliği ve hayatın kalitesinde düşüşlerin ürettiği problemler ortaya çıkarır. Bu nedenle şehrin yöneticileri, bu kapasiteyi göz önünde bulundurarak sürdürülebilir büyüme stratejileri geliştirmeye çalışırlar.
Şehir nüfus kapasitesi, bilimsel bir kavram olarak kabul edilebilir ve bu kavram, bir şehrin barındırabileceği maksimum nüfusu belirlemesi için sosyoloji, ekonomi, ekoloji ve mühendislik gibi farklı disiplinlerin birleşiminden doğan, çok disiplinli bir yaklaşımla ele alınması gerekir.
Bilimsel literatürde bu kavram, genellikle taşıma kapasitesi ile ilişkilendirilir. Taşıma kapasitesi, belirli bir alanın veya ekosistemin, çevresel sürdürülebilirliği bozmadan ve hayat kalitesini düşürmeden destekleyebileceği en yüksek nüfus miktarını ifade eder. Şehir nüfus kapasitesi ise bu kavramın kentsel bağlamda uyarlanmış halini ifade eder.
Şimdi bu kapasite bağlamında İstanbul, Ankara, İzmir ve diğer şehirlerimizin halini göz önüne getirin. Şehirlerimizin sırtına ne ölçüde ağır bir yük vurduğumuzun hesabını yapın. Neden bu şehirler sürekli problem üretiyor türünden yakınmaların da bir anlamının olmayacağını bilin. Şehirlerimizi intiharın eşiğine getirdiğimizi anlayın.
02 Aralık 2024 Pazartesi