Giriş: 22.08.2025 - 09:11
Güncelleme: 22.08.2025 - 09:11
NURULLAH GÜR

NURULLAH GÜR

Önceki ekonomik yavaşlama dönemlerinde işsizlik oranı çok hızlı kötüleşme gösterirdi. Bu sefer öyle olmadı. İktisadi faaliyette son 1.5-2 yıldır kademeli bir soğuma yaşanıyor. Buna rağmen işsizlik oranı belirgin bir artış kaydetmedi. TÜİK'in açıkladığı son rakamlara göre, 2025'in ikinci çeyreğinde işsizlik oranı, birinci çeyreğe kıyasla sadece 0.3 puan artarak yüzde 8.6 oldu. 


Bu dönemde işsiz sayısı 106 bin kişi artarken, toplam istihdamda 41 bin kişilik daralma gerçekleşti. Türkiye ekonomisi potansiyelinin 2.5-3 puan altında bir büyüme performansı gösterirken işsizlik rakamlarının bu kadar az artması, ekonomik soğumanın etkilerinin daha fazla yaygınlaşmaması açısından olumlu bir gelişme.


İşgücü rakamlarında belirgin bir kötüleşme yaşanmamasının altında farklı nedenler var. Yarı zamanlı işlerin yaygınlaşması, resmi işsizlik oranının düşük seyretmesinde oldukça etkili bir unsur. Fakat yarı zamanlı işlerin yükselişi, zamana bağlı eksik istihdamı ve atıl işgücü oranının artışını beraberinde getiriyor. Atıl işgücü oranı son iki senede yüzde 24'ten yüzde 32.9'a yükseldi. Uzun yıllar eleman sıkıntısı yaşayan şirketlerin bir anda ellerindeki ekipleri dağıtmak istememeleri de istihdamı koruyor. Şirketler vardiya sayıları ve mesai sürelerini değiştirerek durumu idare etme eğiliminde. 2023'ün üçüncü çeyreğinde 45.5 saat olan haftalık fiili çalışma süresinin 41.3'e kadar düşmüş olması bu eğilimi teyit ediyor.


İstihdamın sektörel dağılımındaki değişime dikkat etmek gerekiyor. Hizmetler ve inşaat, istihdamı koruyan sektörler olarak ön plana çıkıyor. 2025'in birinci çeyreğine kıyasla ikinci çeyrekte hizmetlerde 174 bin, inşaatta ise 36 bin kişilik istihdam artışı kaydedildi. Tarım ve sanayide ise çalışan sayıları geriledi. Tarımda 95 bin, sanayide ise 156 bin istihdam kaybı var. Sanayideki düşüş artarak devam ediyor. Salgın döneminde sanayinin yaşadığı ivmelenme sonrasında toplam istihdam içinde sanayinin payı yüzde 22'nin üzerine çıkmıştı. Bu oran maalesef yüzde 20.3'e geriledi. İktisadi faaliyetteki yavaşlama neticesinde, sanayinin payının yüzde 20'nin de altını görmesi kuvvetle muhtemel.



Sanayi hem daha nitelikli hem de daha kalıcı işler sunduğu için istihdam açısından kıymetli. Sanayi, Türkiye gibi gelişen ekonomiler için verimliliğe ve ihracata dayalı büyüme performansı açısından da kritik önemde. Salgın döneminde sanayinin gösterdiği ivmelenme gelecek için umut vermişti. Maalesef sanayinin son dönemde vites küçültmesi, Türkiye'yi bir kez daha 'erken sanayisizleşme' sorununa doğru savuruyor.


Zorlaşan ekonomik koşullara rağmen işgücü piyasasında manşet rakamların kötüleşmemesi, Türkiye ekonomisi için büyük bir kazanç. Fakat bunun korunacağının garantisi olmadığını bilmek lazım. Manşet rakamlar kadar istihdamın sektörel kompozisyonu gibi verilerin detaylarının da ehemmiyetli olduğunu unutmamalıyız.