tatil-sepeti
Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Diğer Yazıları

Bizim bildiğimiz hazire; külliye, cami, mescit, tekke gibi dini yapıların avlularında yer alan etrafı duvar veya parmaklıkla çevrili mezarlıklara verilen isimdir. Peki, resmi kurum hazireleri de nasıl oluyor? Bunlar resmi mevtalar mı yoksa dünyevi bürokratik makama ilişkin mi? Bunu anlamamız için öncelikle hazire hakkında kısa bir malumat sunalım.

CAMİ HAZİRESİNDEN KURUM HAZİRESİNE

Hazireler, birkaç mezardan oluşabildiği gibi çok sayıda mezarı barındıranları da bulunur. Hazirelerin ilk çekirdeğini bitişiğinde bulunan yapıyı inşa ettirenin veya o yapı ile bağı olan şahısların mezarları oluşturur. Cami, mescit veya tekkeyi yaptıranlar emri hak vaki olduktan sonra bu ibadethanelerin kıble tarafına gömülmüşlerdir. Zaman içinde burada, bu yolda hizmeti geçenlere veya devlet büyüklerine bu türbe veya mezarın yanına yeni yapılan definlerle beraber bir hazire oluşur. Bir hazirenin büyüklüğü, orada ilk mezarı bulunan kişinin makamına ve mezarlık olmaya elverişli alanın genişliğine bağlıdır.

Kavram olarak kurum hazirelerinin müellifi Nabi Avcı Hocamıza aittir. Bir gün Milli Eğitim Bakanlığı binasının girişindeki eski milli eğitim bakanlarının fotoğraflarının yer aldığı panonun önünden geçerken, ‘Burası Bakanlık Haziresi’dir ifadesini kullanmıştı. Çok ilgi çekici ve derin anlamı olan bu kavramın peşinden gittik. Gördük ki, bu kurum geleneği sadece ülkemizde değil, Afganistan’dan Sudan’a ve Romanya’ya kadar birçok ülkede geçerli imiş.

MAKAM MAĞRURU OLMAMAK İÇİN

Aslında işin çapı büyük; bakanlıklar, askeri kurumlar, genel müdürlükler. Bazen il düzeyine de indiği olmuştur. Bunun yanında belediyeler de bu kapsamdadır. Bu kurumlardan birine gittiğinizde makamın olduğu binada eskiden görev yapmış; bakan, genel müdür, bölge-il müdürü, kurum başkanı, belediye başkanı gibi şahsiyetlerin fotoğraflarından oluşan köşeyi görürsünüz.Bu köşelere ilişkin kısa bir tarama yaptığımızda 1950’li yıllarda yapılmaya başlandığını, Osmanlı’nın son dönemlerinde de bu tür bir adet olmadığını belirtelim. Bu vesile ile akademisyenlerin bu konuyu çalışmaları gerektiğini de ifade etmiş olalım.

Bu köşeler kurumsal hafızayı ortayakoyması açısından elbette önemlidir fakat anlamaya yönelik olarak burada konuya başka boyutlardan bakmaya çalışalım. Öncelikle, hazirede yer alan kişiler makamlarına gelirken bu köşeye bakarak kendinden önce görev yapanları da hatırlayarak ‘Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var’ sözünü hatırlar ve bir gün kendi fotoğrafının da buraya asılacağını bilir. Bu aynı zamanda her görevin bir sonunun olduğunu da ifade eder ve mevcut görevini layık-ı veçhile tamamlamayı hesaplar. Dolayısı ile makam mağruru olmanın bir anlamının olmadığını düşünür. Bir nefis tezkiye köşesi işlevi görür adeta.

HAZİRELERİN ROLÜ

Hazireler genellikle camilerin kıble istikametinde bulunur. Günümüzde bu gelenek yok oldu; çünkü tüm definler genellikle sosyal hayat merkezlerinden uzakta bulunan mezarlıklarda oluyor. Bundan dolayı hazirelerden hayata dair ders çıkarma fonksiyonu da ortadan kalkmış bulunuyor. İnsanların yılda bir iki defa yapageldikleri mezar ziyaretleri, sıklığı itibariyle ders alıcı mahiyetten uzak. İşe olumlu cepheden bakacak olursak kurum hazireleri seçilmişlerin, başkanların, bürokratların makam mağruru olmalarını önleyici bir rol oynuyor.

13 Şubat 2017 Pazartesi