nurullah.gur@marmara.edu.tr
Seçimlerden bu yana ekonomi politikalarında kayda değer değişimler yaşandı. Yeni ekonomi yönetimi, enflasyonla mücadeleye daha fazla önem vermeye başladı. Bu yolda para politikası araçları daha etkin biçimde kullanılmaya çalışılıyor. Bu değişim, üretim ve istihdam gibi iktisadi aktivitenin kilit unsurlarının tamamen göz ardı edildiği anlamına gelmiyor. Türkiye, salgının ardından ekonomide kıymetli ilerlemeler kaydetti. İhracat 70 milyar dolar artarken, istihdama 3.4 milyon insan eklendi. Bu kazanımları ortadan kaldıracak bir ekonomik anlayış benimsemek doğru olmaz. Ancak, şu da bir gerçek ki, fiyat istikrarını sağlamadan reel ekonomiye dair bu kazanımları sürdürülebilir kılmak da mümkün değil. Dolayısıyla, fiyat istikrarı ile iktisadi aktivite arasında daha dengeli bir yol tutturulmalı.
KREDİ LİMİTLERİ
Bunun için iç talebin birkaç derece soğumaya ihtiyacı var. Merkez Bankası’nın politika faizini artırmasındaki en önemli amacı da bu. Para politikasındaki sıkılaşmanın ardından ticari kredilerde faiz oranları yüzde 15’ten yüzde 40’lara doğru yükseldi. Haliyle reel sektör, yeni sürece alışmakta biraz zorlanıyor. Faizler uzun bir süre oldukça düşük seviyelerdeydi. Reel faiz oranı (faiz ile enflasyon arasındaki fark) eksi yüzde 60’ları görmüştü. Aşırı yüksek reel faiz gibi negatif reel faiz de ekonomiye zarar verir. Hatırlanacağı üzere, faizlerin bu denli düşük olduğu dönemde bankaların kredi verme iştahı oldukça azalmıştı. Tabelada faiz oranları düşük olmasına rağmen özel sektör o oranlardan krediye yeterince ulaşamıyordu. Sorun, faiz oranlarında değil, kredi limitlerindeydi. Şimdi ise bunun tam tersi bir durum söz konusu.
Merkez Bankası’nın önümüzdeki 3-4 toplantıda daha politika faizini yukarı çekmesi bekleniyor. Ancak, ilave faiz artışların öncekilere kıyasla toplamda daha düşük seviyelerde gelmesi muhtemel. 2024 yıl sonu enflasyon beklentisiyle uyumlu olarak politika faizi yüzde 33 ila yüzde 40 arasında bir seviyeye kadar yukarı çekilebilir. Merkez Bankası, daha sonrasında ise enflasyon ile faiz arsandaki makas kapanana kadar politika faizini sabit tutabilir.
KREDİLERDE KOBİ PAYI
Artan faiz ortamının yanı sıra ekonomi yönetimi, kredilerin daha seçici biçimde dağılmasına özen gösteriyor. Merkez Bankası ve BBDK’nın düzenleyici adımları, kredileri ağırlıklı olarak yüksek katma değerli ve ihracat potansiyeli yüksek sektörlere yönlendirmeyi amaçlıyor. Bu kapsamda tüketici kredilerinin toplam kredi havuzu içindeki payının azalacağına şahit olabiliriz. Seçici kredi politikasında dikkat edilmesi gereken bir diğer husus, ticari krediler içinde KOBİ’lerin payının azalmamasıdır. Zira bu, üretim ve istihdamı korumak için oldukça kritiktir.
İç talep ağırlıklı çalışan -özellikle de temel ihtiyaçlar haricinde faaliyet gösteren- sektörler için 2024 yılı zorlayıcı olacak. Bu tür sektörlerdeki şirketlerin 2024’te krediye dayalı bir büyüme stratejisi uygulamamaları, bunun yerine gelecek yılı bir rehabilitasyon dönemi olarak geçirmeleri daha doğru olacaktır. 2024 yılı, ihracatçı sektörler için ise yatırım ve büyüme açısından daha verimli bir dönem olabilir.
02 Ekim 2023 Pazartesi