istanbul-ticaret-gazetesi
istanbul-ticaret-gazetesi
Giriş: 14.11.2025 - 10:15
Güncelleme: 14.11.2025 - 10:15
NURULLAH GÜR

NURULLAH GÜR

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), geçtiğimiz günlerde 2025’in son enflasyon raporunu yayınladı. Enflasyonla mücadele ve iktisadi gidişata dair durum tespitleri ve 2026 öngörülerine yönelik kıymetli bilgiler sunması açısından bu rapordan önemli notları paylaşmanın faydalı olacağını düşünüyorum.


TALEP KOŞULLARI 
- Hanehalkı talebini ölçen birçok gösterge talep daralmasının tam olarak gerçekleşmediğini işaret etse de TCMB sıkı para politikasının talebi yavaşlattığı görüşünde. TCMB’ye göre e-fatura sistemine geçişle birlikte daha önce kayıt dışında gerçekleşen bazı harcamalar kayıt altına girdi ve bu da tüketim artışını gerçekten daha yüksek gösteriyor. e-faturanın etkisi verilerden çıkarıldığında talepteki yavaşlama daha belirgin hale geliyor.


- TCMB kurmayları, servet etkisinin para politikasının etkinliğini azalttığı görüşündeler. Burada özellikle yüksek altın fiyatlarının oluşturduğu servet etkisine dikkat çekiyorlar. Altından kaynaklı servet artışı, toplam tüketim harcamaları üzerinde anlamlı bir etki oluşturmuyor. Ancak veriler, bu servet etkisinin bazı tüketim kalemlerinde talebi yüzde 10’un üzerinde artırdığını gösteriyor. Elektronik eşyalar ve konaklama harcamaları bu artışlarda ön plana çıkıyor. Bu dinamik, doğal olarak bazı mal ve hizmet fiyatlarında ilave artışları tetikleyebiliyor. Para politikasının etkilerinin daha geç devreye girmesi de bununla ilintili olabilir.


ARZ KOŞULLARI VE FİYATLAMA DAVRANIŞLARI 
- TCMB’nin enflasyon raporunda paylaştığı veriler, artan finansman maliyetleri, küresel belirsizlikler ve iktisadi aktivitedeki soğuma sonucunda imalat sanayinde kapasite kullanım oranları ve üretim göstergelerinin gerilediğini ortaya koyuyor. Kentsel dönüşüm ve deprem konutları özelinde inşaat sektöründe üretim artmaya devam ediyor. Hizmet üretimi endeksi ise seviye itibariyle yüksek olsa da serinin artış trendi yataylaşmaya başladı.


- İktisadi Yönelim Anketi verileri kullanılarak TCMB ekonomistlerinin yaptığı hesaplamalar, şirketlerin fiyatlandırma davranışlarının normalleşme eğiliminde olduğuna işaret ediyor. Şirketlerin fiyat değiştirme sıklığı azalıyor. Enflasyonun zirve yaptığı dönemde şirketler yılda ortalama 6’nın üzerinde fiyat değişikliği yaparken, son çeyrekte rakam 5’in altına inmiş.


ENFLASYON EĞİLİMİ 
TCMB, para politikasının talep ve fiyatlar üzerinde daha fazla etkiye sahip olduğu temel mallar için fiyat artış hızının belirgin biçimde düştüğünün altını çiziyor. Temel mal grubunda yıllık fiyat artış hızı, genel enflasyonun 14 puan gerisinde. Bununla birlikte, hizmetlerdeki fiyat katılığı çözülmüş değil. Hizmet fiyatlarının artış hızı, genel enflasyonun 12 puan üzerinde.


 - Gıda fiyatları yaz ortasına kadar genel enflasyonu düşürücü yönde etki oluşturuyordu. Fakat son üç aydır gıda fiyatları tarihsel ortalamaların üzerinde seyrediyor. Bu durum dezenflasyon sürecini yavaşlatıyor. Gıda fiyatlarındaki artışta don ve kuraklık gibi dışsal unsurlar etkili oldu. Ancak işlenmiş gıda fiyatlarındaki artış da dikkat çekiyor. Yılın üçüncü çeyreğinde gıda grubu içerisinde sadece patatesin fiyatı tarihsel ortalamaların altında artış yaşamış.


Bu koşullar ve eğilimleri baz alarak TCMB, 2026 yıl sonu için enflasyon ara hedefini yüzde 16’da sabit tutmayı tercih etti. Eğer bu yıl olduğu gibi 2026’da enflasyonla mücadelenin yükü para politikasının omuzlarına yıkılırsa, yüzde 16’yı tutturamayız. Bu senaryoda yüzde 20-21 civarında bir enflasyonla yüzleşebiliriz. Para politikasının -özellikle de politika faizinin- enflasyon üzerindeki etkisinin giderek sınırlı hale geldiği bir bölgeye girdik. Enflasyonu gerçekten 2027’de tek haneli rakamlara indirmeyi hedefliyorsak, 2026’da maliye politikası ve yapısal reformların TCMB’ye çok daha fazla yardımcı olması gerekiyor.