Ülkelerin çoğu, orta gelir düzeyine çıktıktan sonra orada kalıyor. Bu, ‘orta gelir kapanı’ dediğimiz şey. Son bir yıldır Çin Komünist Partisi yetkililerinin dillerinden düşmeyen ‘yeni tür üretim güçleri’ terimi, işte tam bununla ilgili. Hedef, yeni teknolojilere dayalı yeni ürünler ve sektörler ortaya çıkartmak.
İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde fakirlikten gelip gelişmiş ülkelerin arasına katılmayı çok az ülke başarabildi. Bu geçişi yapabilenler, birkaç Doğu Asya ülkesi, AB bütünleşmesi çerçevesinde sınıf atlayan bazı Avrupa ülkeleri ve İsrail’in ötesine pek gitmiyor. Birçok ülkenin hızlı bir şekilde düşük gelir düzeyinden orta gelir düzeyine tırmandığını, bunların çok azının da orta gelir düzeyinden yüksek gelir düzeyine geçiş yapabildiğini görüyoruz; ancak ülkelerin çoğu orta gelir düzeyine çıktıktan sonra orada kalıyor. Bu, ‘orta gelir kapanı’ dediğimiz şey.
ATLANMASI GEREKEN ENGEL
Bunun yaygın açıklamasına göre, düşük gelir düzeyindeki ülke ekonomileri, yüksek gelir düzeyindeki ülkelerden aldıkları teknoloji ve sahip oldukları ucuz işgücünü kullanarak standart malları daha ucuz maliyetlerle üretmeye dayanan bir rekabet gücü ile başlangıçta hızlı bir şekilde büyüyor. Ancak gelişmeyle beraber zaman içinde bu ekonomilerde de ücretler artıyor; ucuz işgücüne dayalı rekabet avantajı giderek azalıyor, bu avantaj daha az gelişmiş, daha düşük işgücü maliyetlerine sahip ülkelere geçiyor. Orta gelir düzeyine denk gelen bu aşamadan sonra, ekonomik büyümenin ucuz işçilik değil, üretilen ürünler ve üretimde kullanılan teknolojilerin özellikleri ile ilgili avantajlara dayanması gerekiyor. Ülkeler genellikle bunu başaramıyor. Bunun sonucu olarak da kendilerini düşük gelirli ülke konumundan orta gelirli ülke konumuna getiren yüksek büyüme hızlarını sürdüremiyor, orta gelir düzeyi dediğimiz durumda asılı kalıyorlar. Dünya Bankası ölçütlerine göre, orta-yüksek gelir seviyesine ulaşmış olan Türkiye’nin de daha geriden gelip Türkiye’yi geçmiş olan Çin’in de önündeki atlanması gereken engel bu.
UCUZ İŞGÜCÜNE DAYANMIYOR
Çinli firmalar, birçok alanda ülke ekonomisinin bu kapana kısılmamasını sağlayacak türde başarılar gösteriyor. Çok kısa bir zaman önce ülke otomobil pazarı yabancı üreticilerin hakimiyetindeyken, Çinli üreticilerin elektrikli otomobil atağı ile hem iç pazarda hem dış pazarlarda hakimiyeti ele geçirmeye başlamaları böyle bir gelişme. Çinli üreticilerin otomobilleri, hem kullanım hem teknolojik özellikleri açısından yabancı rakiplerininkinden çok üstün; üstelik, çok yüksek kâr marjları ile bile daha düşük fiyatlarla piyasaya sürülüyorlar. Bu fiyat avantajı da ucuz işgücüne dayanmıyor, üretim son derece yüksek düzeyde otomasyonla gerçekleştiriliyor. Dolayısıyla kaba işgücünün maliyetlerdeki payı çok düşük; zaten, sık sık dile getirdiğimiz gibi Çin’de işgücü de artık ucuz değil. Benzer gelişmeleri güneş enerjisinden elektrik üretmeye yönelik ürünler ve rüzgar tribünleri olmak üzere birçok sektörde görüyoruz.
Yani Çinli firmalar, birçok sektörde artık ucuz işgücüne dayalı fiyat avantajı ile değil, ürün özellikleri ve teknolojiye dayalı verim artışları ile ilerliyor. Bu, en azından o sektörlerde orta gelir kapanına kısılmamak demek oluyor. Ama ülke ekonomisi yalnızca bu sektörlerden oluşmuyor; diğer geleneksel sektörlerde de aynı başarı gösterilebilecek mi? Bu sektörlerdeki başarı ne kadar kalıcı; bu sektörlerin eski hakimleri, ileride yeni buluşlarla eski konumlarını tekrar ele geçirebilirler mi?
Xİ JİNPİNG GÜNDEME GETİRDİ
Son bir yıldır Çin Komünist Partisi yetkililerinin dillerinden düşmeyen ‘yeni tür üretim güçleri’ terimi, işte tam bununla ilgili. Bu terimi, ülke lideri Xi Jinping, geçen yıl şu sıralarda ilk olarak dile getirmişti. Daha sonra birkaç toplantıda daha dile getirildi. Şimdi ise ekonomi ile ilgili neredeyse her yorum, rapor ve toplantıda bu terime rastlanıyor.
Geleneksel ekonomi, üretimin temel kaynaklarını işgücü ve sermaye olarak görür. Buna göre ekonomik büyüme, bu iki üretim etkeni veya gücündeki artışlara bağlıdır. Ancak 1960’larda yapılan verisel çalışmalar, en azından gelişmiş ekonomilerde ekonomik büyümenin sermaye ve işgücü artışından çok, büyük ölçüde teknolojik gelişmeye bağlı olarak bu iki etkeni daha yüksek katma değerli ürünler üretmek için kullanmaya ya da ürünlerin üretiminde daha etkili şekilde kullanmaya bağlı olduğunu gösterdi.
YENİ TEKNOLOJİLER-YENİ ÜRÜNLER
Xi Jinping’in yaptığı ve ülkenin merkezi ve yerel ekonomi yöneticilerinin kitlesel bir şekilde cevap verme yoluna girdiği ‘yeni tür üretim güçlerini geliştirme’ çağrısı, böyle bir ekonomik gelişme hedefliyor: Yeni teknolojilere dayalı yeni ürünler ve sektörler ortaya çıkartmak, geleneksel sektörlerin ürünlerini ve üretim yöntemlerini yeniden şekillendirmek. Yani bugün Çin’in elektrikli otomobil üreticilerinin yaptıklarının, tüm sektörlerde kalıcı ve sistematik şekilde gerçekleştirir hale gelmek. Bunun başarılması, Çin’in orta gelir kapanına kısılmaktan kurtulması bir yana, hızla yüksek gelir merdiveninin tepelerine yükselmesi anlamına gelir.
06 Eylül 2024 Cuma