PROF. DR. AHMET EMRE BİLGİLİ
Okulları açmaya yönelik olarak Bakanımız Mahmut Özer’in görevinin ilk gününde ilan ettiği kararlılık, okul ile bir şekilde ilişkisi olan bütün kesimlerde kendiliğinden ortak bir kabule dönüştü. Artık kimsede var olan şekliyle ‘açılacak, açılmayacak’ şüphesi kalmadı. Aslında bir toplumsal mutabakat oluştu desek hiç de yanlış olmaz. Ondandır ki, şimdi bütün bir eğitim ailesi olarak başta Bakanlık olmak üzere herkes bu kararlılığa yönelik tedbirler almakla ve hazırlık yapmakla meşgul. Bu hafta başlayan ve sadece yeni öğrencilerimizin dahil olduğu uyum haftası ile de tedbirleri sahada görme anlamında iyi bir prova olacak.
Yaklaşık bir buçuk yıldır yaşadığımız okuldan uzak olma halinin tek kazanımı; çevrimiçi teknolojileri öğrenme ve kullanma alışkanlığımızın ve bu tür mecralara olan bilinçli yatkınlığımızın artması olmuştur. Bakanlık merkez teşkilatı, özellikle bu alanda bir marka haline gelen EBA, öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz ve velilerimiz bu alanda ciddi bir tecrübe edindiler. Bu kazanım çok önemli; zira artık çevrimiçinin eğitimden çıkması mümkün değil, aksine daha çok rol üstlenecek görünüyor. Bu yüzden bu alanı daha da geliştirmek için çalışmalar sürdürülüyor.
YÜZ YÜZE EĞİTİMİN KIYMETİ
Bu kazanımın dışında pandemi sürecindeki her şey kayıp hanesine yazılır. Eğitimin tüm paydaşları olarak bunun telafisinin ancak okulları açarak eğitim sürecini başlatmak olduğuna inanırız. Bu işin başka türden bir telafisi de olmaz. Çevrimiçi teknolojiler ve eğitimleri ise bir lojistik/destek eğitimi olarak konumlandırılacak ve devamlı-lığı sağlanacaktır. Meslek liselerindeki paradigma değişimi ve kriz dönemlerinde rol üstlenme yaklaşımı devam edecek ve bu anlayışın kısmi olarak lise türlerinde de benimsenmesi gerekir. Bizim ortaöğretim geleneğimizde kriz zamanlarında toplumun dertleriyle içli dışlı olmak zaten vardır. Tarihi liselerimizin eğitim müktesebatına bakıldığında bu durum rahatlıkla görülebilir.
Aslında; öğrenci okulunu, öğretmen öğrencisini, yöneticilerimiz de hepsini özledi. Veliler, çocukların ev hapsinden çıkarak eğitime dahil olmasının ne kadar önemli olduğunu daha iyi anladılar. Yüz yüze eğitimin henüz bir alternatifinin olmadığını hep birlikte gördük ve yaşadık. Daha doğrusu bu işin kıymetini iyice kavradık. Şimdi salgının kısmen sürdüğü bir zamanda okulları açma kararlılığını, alacağımız tedbirlerle sürdürülebilir hale getirmemiz gerekiyor. Tedbirleri sadece Bakanlık olarak değil, tüm eğitim camiası olarak almamızda büyük yarar var. Okulda, evde ve temas halinde olduğumuz bütün mekanlarda. Ancak bu şekilde neticenin devamlılığı sağlanır.
HEPİMİZ İÇİN TOPARLANMA ZAMANI
Şimdi hepimiz açısından toparlanma zamanıdır. Bir buçuk yılın yaşanmışlıkları elbette bir sihir ile ortadan kalkmaz. Fakat kaygılarımızın azaltılmasına, sosyal ortamların yeniden fakat daha kontrollü bir şekilde oluşturulmasına, velilerimizin okul ortamına ilişkin güvenlerini kazanmaya ve artırmaya, öğrencilerimizin sınıf arkadaşı edinmelerinin önemine ve eğitimi klasik hali ile yeniden gündelik hayatımıza dahil etmeye şiddetle ihtiyacımız var. Bunun için de eğitimin bütün paydaşları olarak Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığı’nın ortak bir şekilde geliştirdikleri tavsiyeleri de içeren tedbirlere özenle uymaya mükellefiyet düzeyinde sorumluluğumuz var.
Bütün bu süreçte; yönetici ve öğretmenlerimizin ve özellikle de rehber öğretmenlerimizin büyük bir duyarlılık içinde ve fedakârca çalışmalarına toplum olarak ihtiyaç var. Kesinlikle inanalım ki, yeni döneme okulla başlamak herkese iyi gelecek.
27 Ağustos 2021 Cuma