Geçtiğimiz hafta yeni başlayan çocuklarımız okullarına kavuşmuştu, ardından bu hafta okullar deprem bölgesi de dahil tamamen açıldı. Bölgede eğitimin başlaması, her açıdan pozitif bir rol oynar, buna da ihtiyaç var. Bu arada İstanbul gibi büyük şehirler de normal nüfuslarına kavuştu, hatta bölgesel depremden dolayı ciddi artışları da oldu.
Öğretmeni, öğrencisi, velisi, iktisadi yönü ve diğer bileşenleri ile eğitim, ortak gayret göstermemiz gereken bir alan. Zira eğitimde elde edilecek toplam hasıla tüm ülkeyi ilgilendirir. Kim ne derse desin aslında ülkenin en önemli gündemi eğitim, eğitimin de merkezinde öğretmen var. Hepimizin bildiği husus; iyi öğretmen yetiştirme, ilk adım olan seçmeden başlar. Karakterin mesleğe uygunluğu önemli. Aldığı eğitim, sonrası istihdam, mesleğin icrası ve hizmet içinde eğitimle oluşturulacak ortam türünden tüm faktörler işin niteliğini belirler. Burada konuya siyasi bakıştan öte uzun vadeli projeksiyonlara ihtiyaç var.
Zira eğitimde netice ancak uzun vadede ortaya çıkar.
İDEAL MESLEK KURGUSU
Geçen hafta ÖNDER’in kurultayında Bilal Erdoğan, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı olarak öğretmen ve öğretmenlik üzerine altına imzamızı atacağımız güzel bir konuşma yaptı. Sözünün özü; nitelikli ve idealize olan öğretmen yetiştirmeden eğitimin kök sorunlarını çözemeyiz. Öğretmenlik sadece idame-i hayat için yapılacak bir meslek olarak görülemez. Öğretmenliğin memuriyet sistemine göre değil, ideal meslek kurgusuna göre yetiştirilmesi gerekir. Bir taraftan bu kurgunun yapılması, diğer taraftan da mevcut öğretmenin motive edilmesine ihtiyaç var. Gelecek için de başarılı çocuklarımızın öğretmenliği tercih etmesi gerekir.
Bu konuyu ülkenin liderinin oğlu bile eğitimden şikayetçi türünden bir izahatla anlamak yerine; okuyan, tecrübe eden ve eğitimi ülkesi için dert edinen bir eğitim entelektüelinin konuya bakışı şeklinde okumak daha doğru olur. Bu bakış bize kazandırır, diğeri ile bir polemiğin ötesine geçemeyiz.
Elbette eğitim, öğretmen meselesinden ibaret değil. Öğrenci, veli, özel okullar, özel eğitim, mesleki eğitim, müfredat, ölçme değerlendirme, lise ve üniversiteye giriş sınavları gibi eğitimin devasa konuları var. Fakat eğitimde bir nitelik gözetilecekse, eğitimden maksadın hasıl olması gerçek anlamda isteniyorsa işin merkezine öğretmeni koymakla mükellefiz. Öğretmeni iyileştirmeden toplam bir hasıla bekleyemeyiz. Bunu net olarak bilmemiz gerekir. Bu nedenle de öğretmeni merkeze alan stratejimizi iyi çalışmamız şart. Öğretmen yetiştirmeyi tamamen Milli Eğitim Bakanlığı’na bırakmak veya ciddi bir işbirliğine girişmek gibi radikal tartışmalar da dahil olmak üzere sürecin her boyutunu açıklıkla müzakere etmek gerekir. Bu ülke öğretmene itibar eder, onu aileden biri gibi görür. Aşınan bu itibarı yeniden inşa edebilirsek bugün yaşadığımız eğitimin kök sorunlarını temelden çözme sürecini başlatabiliriz.
UZUN VADELİ ÇÖZÜM
Bilindiği üzere ülkemizde yaklaşık olarak 200 bini özel okullarda olmak üzere toplamda 1 milyon 200 bin öğretmen var. Bir de malum atanamamış öğretmen problemi dillendirilir. Dolayısıyla ölçek de problemleri de büyük, konu da o denli zor. Mesele sadece Milli Eğitim Bakanlığı’nı değil, öğretmen yetiştiren tüm kurumları ilgilendiriyor. Ortaklaşa bir politika ile uzun vadeli çözüme yönelik adımlar atmak şart, bilelim ki kısa vadeli çözüm yok. Öğretmen yetiştirme politikamıza yönelik ortak bir çözüm üzerinde anlaşıp siyaseti de bu çözüm üzerinde ikna etmek gerekiyor.
Aslında problemi de çözümü de bilmiyor değiliz. Siyasetin hassasiyetlerini de hesaba katıp uzun vadeli çözümü masaya koyup siyaseti ikna edip yürümek gerekiyor. Aksi takdirde hem problem büyüyor hem de eğitimde kaybediyoruz. Yani, doğru ve uzun vadeli çözüm için kuvvetli bir irade ve bu iradeyi oluşturmak için de bir sürece ihtiyaç var. Öncelikle çözüme yönelik olarak; strateji, planlama, ihtimal dahilinde üreteceği problemler, ayrıntılar ve kısaca uygulanabilir, üzerinde ittifak edilmiş bir yol haritasının varlığı önemli. Siyasetin ikna olabilmesi ve iradesini koyabilmesi için tüm bunları ve risklerini bilmesi gerekir. O da kendi zaviyesinden haklı.
Bilmemiz gerekir ki, sınıfta hikaye yazan öğretmen; sadece atanmış değil, aynı zamanda adanmış öğretmenden çıkacak. Bu nedenle Sayın Erdoğan’ın ifade ettiği gibi ‘ideal meslek kurgusu’ şart.
11 Eylül 2023 Pazartesi