Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Diğer Yazıları

Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili

İbn Haldun, ünlü eseri Mukaddime’de; “Şan ve ihtişama tek başına sahip olmak mülkün tabiatındandır” der. Onun mülk dediği ise ‘devlet’in bizatihi kendisidir. Aslında lider için; devlet ve liderlik de, şan ve şöhret de tebasına ve insanlığa hizmet içindir.

Bu anlamdaki liderlik ikinci bir ortak kabul etmez, işin doğası da zaten buna müsaade etmez. Yavuz Sultan Selim Han’ın “Bu dünya iki padişaha yetecek kadar büyük değildir” sözü buna işaret eder. Bu tür liderlikler sosyolojiye de uygundur.

Liderlik, akademik olarak her açıdan ve bütün boyutlarıyla çalışılmış bir kavramdır. Bilimsel olarak da kültürel olarak da yazılmıştır, çizilmiştir. Liderlik; siyasette, dinde, ticarette, sanayide, bürokraside, eğitimde, sporda, sanatta, velhasıl her alanda uygulamaya dönük araştırmaları yapılmış, makaleler ve kitapları yazılmış geniş bir alanı ifade eder.

Liderliğin birçok çeşidi ve boyutu olsa da bizim için liderlik algısı büyük ölçüde siyasal liderlik olarak anlaşılır. Bunun yanında aileye, kabileye, aşirete, cemaate, kitlesel sporlara, ticari bir kuruluşa, sivil topluma liderlik edenler de kıymetlidir kuşkusuz ama siyasal alanda önderlik edenler diğerlerine göre tartışmasız bir şekilde üstün görülür. Toplumsal arzu da algı da bu yöndedir.

SIRADIŞI KİŞİLİK GEREKTİRİR

Karizmatik liderlik dönemi geçti diyenlerin sözü havada kalır, inanmak kabil değildir. Karizmatik olmayan liderler en fazla rutini başarı ile götürebilir, sıçrama yaptıramaz, uzun süre devamlılık gösteremez. Bu nedenle de sosyolojik anlamda hakikiliği yoktur.

Liderlik özünde sıradışılıktır. Toplum onun bu özelliğini sever ve tutar. Yani toplumda bir karşılığı vardır ve bir hikmeti olduğuna da inanılır. Lideri, bireysel davranışları olarak değil, topluca değerlendirir. Zira liderin, her zaman için doğruları yanlışlarından belirgin bir şekilde fazladır. Ne zaman bu denge değişirse son yaklaşıyor demektir.

Aslında bütün liderler bir anlamda çokluk içerisinde yalnızdırlar. Liderlik psikolojisi de bunu gerektirir. Onları ayakta tutan ise inandıkları davalarıetrafında ördükleri sarsılmaz idealleridir, kendi kızıl elmalarıdır, bunları gerçekleştirme yolundaki inanılmaz gayretleridir ve başarıdan başarıya koşma arzularıdır.

Bilindiği üzere liderlik, öncelikle sıradışı bir kişiliği gerektirir. Bu kişilikte de sıradışı davranışlar normal kabul edilir. Fakat toplumun geneli bu sıradışılığı ne ölçüde içselleştirebildiği ve normalleştirebildiği konusunda netlik yoktur. Dolayısıyla bu alan sıradışılığın anlaşılabilirliği açısından problemli görünür. Bu alanın en karmaşık kısmı ise liderlik halleri olarak ifade edebileceğimiz lidere özel davranışlardır.

ULUSLARARASI ARENAYA ÇIKMAK İÇİN

Liderin herhangi bir olay karşısındaki tavır alışı, bakış açısı, analizi, tepkisi elbette farklılık taşıyabilir. Efkâr-ı umumiye, bu davranışı anlamakta da güçlük çekebilir, zorlanabilir. Fakat liderin bu tür hâllerini bir bütün olarak inceleyip bakıldığında daha anlaşılabilir bulur. Notunu da toplu değerlendirmeye göre verir.Lider, ulusaldan başlar ve daha çok buhran dönemlerinde kendini gösterir. “Ulu çamlar fırtınalı diyarlarda yetişir” der Cemil Meriç. Bunlardan başarıyı ve iktidarda devamlılığı sağlayanlar dünyaya mesajları da varsa uluslararası boyuta taşınır. Bir anlamda dünya arenasına çıkar. Bundan sonra bölgesel liderlik başlar ve ardından dünya liderleri arasına girer. Bu süreci yaşarken en önemli ve dikkat etmesi gereken husus; içte zayıflamamasıdır. Çünkü içte zayıflayan lider dışarda gücünü muhafaza edemez.

Bir ülkede siyasal düzlemde karizmatik lider kolay yetişmez, ortaya çıktığında da kıymetini bilmek gerekir. Yönetimde ne kadar uzun kalabilirse memleket hayrınadır. Çünkü normal insanlar rutini götürür, liderler sıçrama yaptırır. Bir devleti uluslararası arenaya da ancakliderçıkarabilir. Büyük liderlerden sonra da istisnalar dışında ancak mevcudu devam ettiren yöneticiler gelebilir veya daha buhranlı bir dönem izler. Tarihin ve sosyolojinin bize öğrettiği budur. Bu nedenle liderlerin ömrünü ve önderliğini mümkün olduğu kadar uzatmak milletin yararınadır. Ülkemiz bu süreci canlı bir şekilde yaşıyor. Kısa günün kârına değil, uzun dönemin getireceği büyük aydınlıklara odaklanmak daha doğru olur. Zira kaybettikten ve geri dönülemez bir yola girdikten sonra ah vah etmenin bir manası olmaz. Elimizde iken bilinen kıymetin bir anlamı vardır.

25 Eylül 2020 Cuma