PROF. DR. AHMET EMRE BİLGİLİ
Yerli ve kadim mizah karakterlerimiz Hacivat ve Karagöz’ün oynatıldığı beyaz perdeye ‘ayna’, perdenin arka kısmında Karagöz oynatıcısına “hayali” diyoruz. Aslında bu perdede, her şey tek kişinin yani ‘hayali’nın kahramanlığından çıkar. Şimdi ünlü gölge oyunumuz Karagöz ‘Yar bana bir eğlence’ ile kendi ‘ayna’sından çıkarak günümüz beyaz perdesi olan sinemaya transfer oldu ve animasyonla ete kemiğe büründü. Kültür Bakanlığı destekli ve TRT ortak yapımlı bir animasyonla Yedirenk tarafından sinemaya aktarıldı.
Bilindiği üzere; Karagöz ve Hacivat iki boyutlu tasvirlerle yapılan bir çeşit taklit ve gölge oyunudur. Oyunun başkahramanları Karagöz ve Hacivat’tır. Karagöz; okumamış, cesur ve hazır cevap veren bir halk adamıdır. Hacivat ise Karagöz’ün aksine daha iyi eğitim görmüş, kurnaz, her konuda bilgisi olan içten pazarlıklı biridir. Oyunda Karagöz ve Hacivat’ın yanında yer alan diğer tipler ise; mahallenin tüm renklerini taşır.
Film; parasızlıktan kurtulmaya çalışırken kendisini çeşitli problemlerin içinde bulan Karagöz’ün yaşadıklarını konu ediyor. Fakirlik sebebiyle zorluklar yaşayan Karagöz’ün bu problemi ev hayatına da yansır. Bu nedenle eşi ile tartışan Karagöz, evini kiraya vermeye karar verir. Burada da sorunlardan kurtulamayan Karagöz, Hacivat’ın fikirlerine uyarak Tuzsuz Deli Bekir’i kandırır. Ancak bu onun daha ciddi problemler yaşamasına neden olur. Tam da bu kaosun ortasında Karagöz’ün karısı ondan intikam almak için bir oyun oynar. Sonunda Karagöz, içine düştüğü durumdan kurtulmayı başararak ailesine yeniden dönüş yapar.
Konunun kısa hikayesi böyle… Yöneticilerin ifadesine göre; yapımın tamamı Karagöz oynayan gerçek oyuncularla çekilmiş ve sonradan animasyona çevrilmiş. Bundan da Karagöz’ün tavırlarını gerçekçi olarak animasyona taşımak hedeflenmiş. Yalnız başına bu bile büyük bir çaba aslında. Sanırız bu ve ilk oluşu gibi nedenler yüzünden yapım işi epeyce uzun sürmüş.
Şimdi filmle ilgili eleştiri babında bir çok şey söylenecek, söylenmeli de… Ama eleştiri ciddi ve pozitif bir yol, hakikat içre olmak şartı ile... Yani işkembeden atmak yok, maksadınız bağcıyı dövmek olmayacak. Eleştirmenler elbette her açıdan görüşlerini ifade edecekler. Ama bizce görüş oluşturma açısından ihtiyacımız olan konu; bu geleneksel oyunumuz, geleneğinin içerisinde mi hayatını devam ettirmeli yoksa güncellenerek geleceğe miras bırakma yolunu mu tercih etmeliyiz? Filmi; konusu ve kendi teknikleri açısından eleştirenler bu güncelleme işini zaten uygun görmüş oluyorlar. Karagöz, zinhar kendi beyaz perdesi olan ‘ayna’sının dışına çıkmamalı diyenlere de saygılıyız.
Aslında güncelleme kararı bir tercihtir. Sizi daha geniş kitlelere ulaştırır. Üstelik de bu gölge oyununu kendi usulü ile oynatan ‘hayali’ye hiç bir şey kaybettirmez, tam aksine var olan ilgiyi artırır düşüncesindeyiz. Yani bir oyunun geleneksel olması, beyazperdeye adapte edilmesine engel değildir. Avantajımız; Karagöz’ü güncellemek için hem konu hem de karakter açısından zengin bir mirasa sahip olmamız. Sözgelimi Karagöz komiktir ama ciddi bir şekilde de muhaliftir.
Güncelleme aynı zamanda Karagöz’ü tekrar hayatın içerisine çekecektir. Fakat burada başka bir problem beliriyor. Sinemacılar geleneğimizi ne ölçüde biliyor? Geleneği iyi bilmeyince ona dair eser üretmek mümkün olur mu? Öncelikle senarist ve yönetmenlerimizin bu kadim eğlence ve mizahın efsane karakterleri konusunda bilgi ve tecrübeyi edinmeleri gerekir ki bu yapım ile gündeme taşınan güncelleme konusu başarılı olsun ve devamlılığı gelsin.
Karagöz, sadece çocuklara yönelik bir oyun değil kuşkusuz, tüm mahalleye hitab eder. Bu nedenle onlarla ilgili de bir kaç cümle kurmakta yarar var. Çocuklar, bu yapım ile geleneksel oyun kültürümüzde çok ayrı bir yeri olan Hacivat ve Karagöz karakterlerini yakından tanıyacaktır. Hacivat ve Karagöz gibi yerli mizah karakterlerinin çocuklar tarafından tanınması hem bu alanda kitap okumaya yönlendirecek hem de gölge oyunları daha bir rağbet görecektir. Bunlar da hakiki mizah kültürünün oluşmasına katkı verecektir.
Eleştirilere katkı olsun diye biz de bir hususu belirtelim. Filmi izlerken ilk yarıda kendinizi kaptıramıyorsunuz. Konular arasında tam ve hızlı bir devamlılık görülmüyor, biraz dağınıklık var gibi... Sözgelimi eşinin yönlendirmesi ile Karagöz’e dayak atmak için onu arayan iki bitirim arada bir arama sahneleri ile görünür olmalı ki devamlılık sürsün. Ama ikinci yarı olay örgüsü daha bir kuşatıcı ve sürükleyici olmuş. Seyircinin olayların içine çekilmesi ilk yarıda başarılması gerekirdi.
Son olarak yapımı başlatan ama emri Hak vaki olduğu için sonunu göremeyen Kemal Çiftçi dostumuza rahmete vesile olmasını diliyoruz. Bu vesile ile İsrafil Kuralay başta olmak üzere emeği geçen, aşkla bu yapımı kotaran bütün ekibe teşekkürler ediyoruz.
Destek olan Kültür Bakanlığı ve TRT bu doğrultuda doğru bir adım atmıştır, minnettarız. Yapılan bu güncellemenin diğer yapımcıların önünü açmasını arzuluyoruz. Bilindiği üzere bunların hepsi filmin gişe başarısı ile ilgilidir. Şimdi sıra biz vatandaşlarda yani.
26 Ağustos 2022 Cuma