tatil-sepeti
Hakan  GÜLDAĞ

Hakan GÜLDAĞ

Diğer Yazıları

Hakan Güldağ


İşsizlik rakamları malum, tekrar etmeye lüzum yok.

Ben size onun ötesinde çarpıcı bir rakam vereyim: 15-24 yaş arasındaki her dört gencimizden biri ne bir okula gidiyor, ne de bir işte çalışıyor. Bu tablonun değişmesi gerektiği açık.

Ama nasıl?Elbette işsizlik sadece bugünün sorunu değil. Hatta sadece büyüme oranlarının düşüklüğü ya da yüksekliği ile de ilgili değil.

Evet, büyümenin düşük olduğu ya da küçülme yaşandığı yıllarda işsizlik de artıyor. Öte yandan, büyümenin hızlı olduğu dönemlerde işsizlik oranlarında o denli hızlı gerilemeler gözlemlemiyoruz.

Hatırlayın, 2001 krizinden sonra Türkiye ekonomisi önemli bir atılım yaptı. Yüzde 11’lere varan yüksek büyüme hızlarına ulaştı. Ancak işsizlik oranları yüzde 10’un altına çok az düşebildi.

***

Lafı uzatmadan, gazeteci işi esas anlatmak istediğimi baştan söyleyeyim:İşsizliğin ilacı küçük ve orta büyüklükteki işletmelerdir. Eğer Türkiye’de işsizliği kalıcı olarak geriletmek istiyorsak, KOBİ’leri daha etkin yöntemlerle desteklemek durumundayız. Yarın öbür gün ekonomi yeniden büyüme rotasına girdiğinde, vatandaşlarımızın ekonomik göstergelerdeki iyileşmeyi hissetmelerinin güvencesi de KOBİ’lerin gelişerek, istihdamı sırtlamasıdır. Büyük şirketlerimizin giderek otomasyona yöneldiği, kamunun da bütçe ve diğer kısıtlar nedeniyle istihdam oluşturma kapasitesinin sınırlandığı bir ortamda gençlerimizin girişimciliğe yönelmesi, bizler için bir sosyal sorumlulukprojesi olmanın çok ötesinde bir anlam ifade ediyor.

Bakın istatistiklere... Teşvik istatistiklerine göre, çalışan başına yatırım miktarı giderek yükselmekle birlikte KOBİ’ler açık ara istihdam dostu. KOBİ’lerde bir işçinin istihdamı için yapılması gereken toplam yatırım, büyük işletmelerde gereken yatırımın dörtte biri düzeyinde. Bu oran kimi alanlarda beşte birine çıkıyor.

***

KOBİ’lerin ekonomiye katkıları üzerine bugüne kadar çok şey söylendi, çok şey yazıldı. Burada değindiğim bazı konulara da ilk kez dikkat çekilmiyor.

Mühim olan KOBİ’lerin önemini iyice kavramamız. İçselleştirmemiz. O zaman Türkiye’nin işsizlikle mücadele stratejisinde KOBİ’lere etkin bir rol vereceğiz ve başarılı olacağız.

Her karar aynı zamanda vazgeçmektir. İktisat biliminin çıkış noktası belli: Kaynaklar kıt, ihtiyaçlar sonsuz. Onun için tercihler önemli. Ben tercihin KOBİ’lerden yana yapılmasının faydalı olacağını düşünüyorum. Görünen o ki, önümüzdeki süreçte, Türkiye’nin sıkıntılarını aşması için ekonomiyi yeniden büyüme rotasına sokmak yeterli olmayacak. Çıkış yolu üretimdeki kabiliyetlerimizi, kapasitemizi artırmaktan ve bir üst seviyeye çıkarmaktan geçiyor. Bugünkü yapısıyla Türkiye imkanlar çıtasını bir seviye yükseltecekse, bu ancak KOBİ’lerini bir üst lige sıçratarak olur. Bu süreçten küçülerek, KOBİ’lerimizi fütursuzca eleyerek değil, dönüştürerek çıkabiliriz.

Bir başka ifadeyle; Türkiye bir üst lige sıçramadan işsizlik başta olmak üzere bugünkü sorunlarını aşamaz. Bu sıçramayı gerçekleştirebilmesi ise KOBİ’lerinin sıçramasına bağlı. Bugün dünyada üretim teknolojilerindeki gelişme, otomasyon ve robot teknolojilerinin yaygınlaşması istihdam kapasitesi üzerinde önemli bir baskı oluşturuyor. Her ne kadar teknolojik gelişmelerin yeni iş alanları yaratacağına ilişkin görüşümüzü korusak da, kısa vadede bunun üstesinden gelmemiz gereken bir sorun teşkil etmekte olduğunu da inkar edemeyiz. Yani bütün yollar dönüp dolaşıp KOBİ’ye çıkıyor. Yapısı nedeniyle bu döngü Türkiye için daha da geçerli. Onun için başta söylediğimizi bir kere daha söyleyelim:

KOBİ’lere büyüme için etkin bir rol verilmesi önümüzdeki dönemde işsizliği azaltabilir ve gelir dağılımını da düzeltebilir. Kısacası, Türkiye’de işsizliğin ilacı KOBİ’lerdir.

TEŞVİK SİSTEMİMİZİ YENİDEN KURGULAMANIN TAM ZAMANI

Ekonomimizin kronik sorunlarının başında gelen cari açığın azalması için de en kritik rolü KOBİ’lerimiz oynayabilir. Bugünlerde ekonomide en çok sevindiğimiz gelişmelerden biri cari fazla vermeye başlamamız. Bunun ekonominin büyüdüğü dönemlerde de devam etmesi için yerli üretimi teşvik etmemiz gerektiği açık. Ayrıca bu ihracat kapasitemizi ve potansiyelimizi de yükseltecek. İstihdamda da ek bir artış ortaya çıkaracak. Şimdi, bu yönde bir süredir atılan adımların sağladığı birikim ve tecrübelerden faydalanarak teşvik sistemimizi değişen koşul ve eğilimlere göre yeniden kurgulamanın tam zamanı.

Elbette, petro-kimya gibi alanlarda yapacağımız ileri teknolojiye dayanan büyük ölçekli yatırımlar ithalat faturamızı düşürecek. Aynı zamanda verimliliğimizi artıracak bu yatımlar da ertelenemez bir görev olarak karşımızda duruyor.

Ancak KOBİ’lere hedefli biçimde verilecek destek, ithalatın hâlâ yüzde 70’ini oluşturan ara mallarının bir bölümünün yerli sanayi tarafından üretilmesini sağlayacak en kolay ve hızlı yoldur. Bunun doğruluğunu test etmek için uzağa gitmeye gerek yok. Türkiye’de pek çok başarılı örneği mevcut. Hâlâ da tıkır tıkır işliyorlar. Pek çok imalatçı KOBİ, sadece ithalat faturasını azaltmakla kalmıyor, Türkiye’nin ihracatını da sırtlıyor. Ve tecrübe ile sabit ki, KOBİ’ler üretimlerinde çoğunlukla milli ve yerel kaynakları kullanıyor. Bu da dış kaynak ihtiyacını önemli ölçüde azaltan bir faktör.

BÖLGESEL GELİR EŞİTSİZLİĞİ AZALIR

KOBİ’lerin etkin desteklenmesinin ekonomimiz açısından, özellikle de işsizlikle mücadelede faydaları çok... KOBİ’lerin gelişimi tekelleşmeyi de azaltır ve bu süreçte rekabetin artışı, ekonominin verimlilik düzeyini yükseltir. Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri olan bölgesel gelir eşitsizliğinin azaltılmasında da KOBİ’lerden daha yüksek katkı gelebilir. KOBİ’ler için uygulanacak “pozitif ayrımcılık” sorunları ağırlaştıran büyük kentlere göçü sınırlandırır.

EKONOMİYE YENİ BİR DİNAMİZM

Yenilenme ve yenilikçilik süreçlerini de kapsayan inovasyon konusunda KOBİ’lerin atacakları adımlar, ürünlerimizin katma değerini artırır. Ekonomimizin rekabet gücünü yükseltir. Küçük ve orta boy işletmelerimizdeki girişimcilik ruhu, esneklik ve hızlı karar alma yetenekleri, ekonomiye bugüne kadar önemli dinamizm kazandırdı. Bu, aynı zamanda ekonominin krizlere ve çalkantılara karşı daha dirençli ve dayanıklı hale gelmesini sağladı. KOBİ’lerin bugünkü ihtiyaçlar göz önüne alınarak uygun ve etkin biçimde desteklenmesi ekonomiye yeni bir dinamizm kazandırır.

13 Eylül 2019 Cuma