Eski zamanlarda insanlar kendi doğal coğrafyalarında yaşarlar, farklı dilleri ve şiveleri konuşsalar da bu durum iki dillilik anlamına gelmez, bir problem olarak ise asla görülmezdi. Zamanla savaş, güvenlik problemleri ve iş bulma sebebiyle oluşan göçler yüzünden bir arada yaşayan farklı kültürler sebebiyle iki dili aynı anda konuşan topluluklar oluşmaya başladı. Diğer taraftan sömürgecilik sebebiyle dilleri değiştirilen toplumlar, kendi dili yanında sömürge dilini de kullanma durumuna mahkûm edilmişti. Tüm bunlara küreselleşme de eklenince iki dil kullananların sayısı artmıştı.
İki dillilik en yalın anlamı ile iki dili de ustaca kullanabilmek olarak anlaşılır. İki dilliliğin hem bireysel hem de toplumsal/siyasal yanı bulunur. Bireysel yanı çok kültürlü ve dilli bir ortamda yetişmesi ve ihtiyaç duyması ile ikinci dili de öğrenmek durumunda kalmasıdır. Toplumsal yanı ise özellikle azınlıkların çoğunluğun dilini öğrenmesidir. Afrika ve Asya’da sömürgeci devletlerin dili olan İngilizce ve Fransızca’nın öğrenilmesi bu kıtalarda iki dilliliğin yaygınlaşmasını getirdi.
* * *
İki dillilik konusunda özellikle kıta Avrupa’sına çok göç veren bir ülke olarak kendi açımızdan en önemli husus; orada doğan çocuklarımızın ana dilini iyi öğrenmeleri konusunda güçlükler yaşamasıdır. Aslında konunun kritik sorusu, ‘İki dillilere iyi Türkçe öğretmek, ülkemiz açısından nasıl bir kazanım’ sorusudur. Bunu akademik olarak alanın uzmanı Türk Alman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Yıldız’a sorduk. Konunun iki boyutundan hareketle Hoca’nın düşüncesi şöyle: Dil gelişiminin psikolojik ve bilişsel gelişime olumlu etkisi var. Çocukların kişiliklerinin oluşmasında ana dilin önemli olduğu, bilimsel araştırmalarla ortaya konmuştur.
Özellikle göç alan ülkelerde toplumu oluşturan göçmen grupları bu konuda çok hassas olur. Ana dilin öğrenilmesinin önüne engel konması, çocuklarda dilinin değersiz olduğu hissi uyandırır. Dolayısıyla kendisinin de değersiz olduğu fikri gelişir. Ana dilini iyi öğrenen çocuklar ise, bulundukları ülkenin dilini de daha hızlı öğrenirler. Böylece hem öğrenim hem iş hayatlarında hem de içinde yaşadığı topluma uyum konusunda başarıyı yakalarlar. Örnek olarak, yurt dışındaki Türk çocuklarının Türkçe’yi iyi öğrenememeleri, topluma uyum konusunda endişe verici hal alır. Ayrıca dil yetenekleri öğrenciye uluslararası kariyer imkanları açısından farklı fırsatlar açabilir. Çocuklarımızın okuldaki başarısı ve geleceği için yabancı dilin önemi şüphesiz. Ancak, ana dilinin güçlendirilmesi, bu konuyla hiçbir şekilde çelişmiyor. Ana dilinin öneminin, genel dil yeteneğinin gelişmesinde ve güçlendirilmesinde büyük bir rol oynadığı, bilimsel olarak ispatlanmıştır. Ana dilini iyi kullanan çocuklar, yabancı dil konusunda daha iyi bir dil yeterliliğine sahip ve ilk yabancı dili de genelde daha iyi öğreniyorlar.
* * *
Ülkemiz açısından konunun diğer bir boyutu ise iki dillilere Türkçe’yi öğretmedir.
İkinci dil olarak konuşulan Türkçe öğretiminde etkin stratejiler geliştirmek, yenilikçi yaklaşımlar üzerinde çalışmak gerekiyor. Maarif Vakfı bunun üzerine etkin olarak çalışıyor. Bilindiği üzere dil, sadece kendinden ibaret olmayıp kültürün de taşıyıcısıdır. Bugün ülkemizde YTB’nin katkıları, Maarif mezunları veya kendi imkanları ile gelmiş 330 bin civarında yabancı öğrencimiz var. Bunlara iyi Türkçe öğretmek, ülkemiz açısından uzun vadede ciddi kazanımlar getirir. Diğer taraftan çok önemli nokta ise Türkiye Maarif Vakfı’nın dünya üzerindeki tüm okullarında kapsamlı bir Türkçe öğretiminin bulunmasıdır. Vakıf Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün’ün ifadesiyle Türkiye Maarif Vakfı, İki Dilli Çocuklara Türkçe Öğretimi Modeli ile vakfın tüm okullarında okul öncesinden başlamak üzere K12’nin her kademesinde sistemli bir biçimde Türkçe öğretiyor. Böylece okullardan mezun öğrencilerin en az B2 seviyesinde Türkçe kullanma becerisine sahip olmaları hedefleniyor.
Netice olarak; özellikle kıta Avrupa’sında ve diğer ülkelerde yaşayan yeni kuşak gençlerimize, ülkemizde öğrenim gören öğrencilere ve Maarif Vakfı okullarındaki öğrencilere Türkçe’yi iyi öğrettiğimizde hem bireysel hem de ülke kazanımı elde etmiş olacağız.
Türkçe öğrenen iki dilli bireyler, Türk kültürü ve kimliği ile daha güçlü bir bağ kurarlar. Türkçe bilmek, özellikle Türkiye ile iş yapan uluslararası şirketlerde veya Türkçe konuşan topluluklarla çalışan organizasyonlarda iş imkanlarını artırabilir. Ayrıca her zaman için iki dilli çalışanlar, genellikle daha fazla tercih edilir.