Prof. Dr. Nurullah GÜR

Prof. Dr. Nurullah GÜR

Diğer Yazıları

Doç. Dr. Nurullah Gür

İkinci çeyrek büyüme rakamlarında sürpriz yaşanmadı. Koronavirüsün ekonomide birçok alanı durma noktasına getirdiği nisan-mayıs-haziran döneminde Türkiye yüzde 9.9 oranında daraldı. OECD ülkeleri aynı dönemde ortalamada yüzde 9.8 daralma yaşamıştı. Türkiye ekonomisi bu rakam ile neredeyse birebir örtüşen bir performans kaydetmiş. İkinci çeyrekte İngiltere’nin yüzde 21.7, Euro Bölgesi’nin ise yüzde 15 daraldığını da not edelim. Türkiye ekonomisi bundan önceki en sert daralmasını 2009’un ilk çeyreğinde yaşamıştı. Küresel finans krizinden dolayı Türkiye ekonomisi o çeyrekte yüzde 13.8 oranında küçülmüştü.

HİZMETLERDEKİ BELİRGİN DÜŞÜŞ

Sektör bazında detaylara bakıldığında en sert daralma genel itibariyle hizmetler sektöründe yaşandı. Sosyal kısıtlamalar ve insan davranışlarındaki kısa dönemli değişimden dolayı hizmetler sektöründe sert bir küçülme bekleniyordu. Tabii bütün hizmetler sektörünü aynı kefeye koymamak gerekiyor. Bahar aylarında lokanta, eğlence, konaklama ve sürekli eğitim gibi hizmetlere olan talep neredeyse durma noktasına geldi. Bazı hizmetlere yönelik taleplerde ise artış yaşandı. Sosyal izolasyon döneminde daha fazla ön plana çıkmaya başlayan bilgi ve işlem sektöründe yüzde 11’lik bir büyüme var. Finans sektöründe ise yüzde 27.8’lik bir büyüme performansı yaşanmış. Ancak, bu sektörlerin ekonomiden aldıkları pay düşük olduğu için haliyle büyümeye pozitif katkıları oldukça sınırlı. Vardiyaların ve çalışma saatlerinin azaldığı sanayi sektöründe ise yüzde 16.5 oranında bir düşüş var.

TARIMSAL ÜRETİM VİRÜSE DİRENÇ GÖSTERDİ

Tarım sektörü yüzde 4 oranında pozitif bir büyüme kaydetti. Virüs koşullarına rağmen çiftçilerimizin büyük bir özveri ile üretime devam etmesi, gıda talebinin arttığı böylesi bir dönemde hayati bir öneme sahipti. Ama tarımın ekonomideki ağırlığı yüzde 5-6 civarında olunca, doğal olarak bu performans genel büyümeyi çok da fazla yukarıya taşıyamıyor.

BÜYÜMEDE İKİNCİ YARI

Öncü göstergeler temmuzda ekonomik aktivitenin güçlü bir şekilde toparlandığına işaret ediyor. Kurdaki dalgalanma ve kredi koşullarının sıkılaşması ağustosun ikinci yarısından itibaren ivmenin biraz kaybolmasına neden oldu gibi. Döviz gelirleri tarafına baktığımızda ihracat rakamlarının yükselmeye başladığını görüyoruz. Turizm gelirlerinde az da olsa bir kıpırdanma var. Türkiye’nin üçüncü çeyrekte diğer G20 ülkelerine kıyasla daha pozitif bir büyüme rakamı yakalaması kuvvetle muhtemel. Dördüncü çeyrek, bütün yılın genel büyümesi açısından oldukça belirleyici olacak. Salgının ikinci dalgasına yönelik endişelerin tetiklediği belirsizlikler, dördüncü çeyrek için bir risk olabilir. Hane halkı tüketimi ve özel yatırımlarda son çeyrek için kayda değer bir sıçrama beklememek lazım. Net ihracatın da katkısı küresel salgın koşullarında sınırlı kalabilir. Son üç aylık periyodda büyüme için en kritik bileşen, hiç kuşkusuz kamu harcamaları olacak. Kamu harcamalarının ekonomik aktiviteye vereceği destek, böylesi zor bir yılı makul sayılabilecek büyüme rakamlarıyla kapatma şansımızı artırabilir.

04 Eylül 2020 Cuma