tatil-sepeti

Fatih Oktay

Geçtiğimiz günlerde ortaya çıkan belgelerden, ABD başkanlık seçimlerinde ana konunun Çin olacağı, Trump yönetiminin koronavirüs salgınındaki icraatını savunmak yerine Çin’i kıyasıya eleştirilip suçlama yaklaşımını benimseyeceği anlaşılıyordu. Son zamanlardaki gelişmeler bunu doğruluyor. Anlaşılan, bu konuda bir propaganda savaşının içine giriyoruz. Bu ortamda gerçekleri gözden geçirip sağlıklı bir bakış açısı edinmek ve korumak önem kazanıyor.

Bu salgınla ilgili olarak Çin ne ile suçlanabilir?

Çin, salgının coğrafi kaynağı olduğu için suçlanamaz elbette. Salgınlar bir yerlerde çıkıyor. Dünyada birkaç yüz bin kişiyi öldüren domuz gribi için salgının başladığı ABD suçlanmamıştı. Dünyadaki 5 kişiden biri Çinli olduğuna göre, salgınların oradan çıkma olasılığı diğer ülkelerden fazla olacaktır.

BİLİM İNSANLARI DOĞRULAMIYOR

Çin’i ülkedeki beslenme alışkanlıkları için suçlamanın da anlamı yok. Domuz gribi için, dünya nüfusunun büyükçe bir bölümü için hayvan eti yemek, önemli bir bölümü için de domuz yemek itici de olsa, kimse kimseyi bunun için suçlamamıştı.

Hastalığa yol açan virüsün Çin tarafından geliştirildiği iddiası bilim insanlarınca doğrulanmıyor, batılı istihbarat örgütlerince de en azından şimdilik destek görmüyor.
Hastalığa yol açan virüsün suni olarak üretilmediği ama yarasalardan alınmış doğal bir virüsün, üzerinde araştırma yapılırken ülkedeki laboratuvarlarından dışarı sızdığı iddiaları için en azından şimdilik hiçbir kanıt bulunmuyor. Öte yandan, Çin’de devlet dışı kaynaklardan hastalıkla ilgili gelen ilk bilgilerin hepsi hastaların Wuhan’daki balık ve hayvan pazarından geldiğini gösteriyor.

TEDBİR ALMAKTA GECİKTİLER Mİ?

Üzerinde durmayı gerektiren bir suçlama, Çinli yetkililerin hastalığın bulaşıcılığını tespit edip, dünyaya bildirip, tedbirleri almakta gecikmesi. Bunu değerlendirmek için olayların akışına bakmakta yarar var: Ülkede niteliği anlaşılamayan zatürre vakaları 2019 Aralık ayında görülmeye başlıyor, durum resmi makamlara o ayın sonunda bildiriliyor. Çinli bilim insanları 7 Ocak 2020’de hastalığın kaynağının yeni bir virüs olduğunu belirliyor. Birkaç gün içinde de bu virüsün genetik haritasını çıkartarak, test kiti, ilaç, aşı geliştirme çalışmalarında kullanılmak üzere tüm dünya ile paylaşıyor. Buraya kadar Çin’in performansının çok iyi olduğu, ilk defa bunun bu kadar hızlı yapıldığı bilim çevrelerince de Dünya Sağlık Örgütü’nce de teslim ediliyor. Ancak yeni virüsün insandan insana bulaşıcılık düzeyi ve öldürücülüğünün doğru şekilde belirlenmesi için bir süre daha geçiyor. Merkezi yönetimin Wuhan’a yolladığı ilk iki uzman ekibi insandan insana bulaşma riskinin düşük, hastalığın kontrol edilebilir olduğu sonucuna varıyor; vakaların artması ve üçüncü bir ekibin değerlendirmesiyle 20 Şubat’ta virüsün insandan insana geçme potansiyelinin yüksek olduğu açıklanıyor. Bundan sonra da bilindiği gibi sıkı önlemler devreye giriyor ve salgın iki ay içinde kurutuluyor.

İKİ HAFTA NEDEN BEKLEDİLER?

Özetle Çin ile ilgili üzerinde durmaya değer suçlama nedeni, salgının sebebinin yeni bir virüs olduğunun 7 Ocak’ta belirlenmesinden sonra önlemleri devreye sokmak için iki haftaya yakın bir süre beklemesi. Bu gecikmede Çin’in idari sisteminin yol açtığı bilgi akış sorunları rol oynamış olabilir. Ancak hele vaka sayılarının daha düşük düzeylerde olduğu ve uzmanların tehlike ile ilgili değerlendirmesinin net olmadığı erken evrelerde, ülkede hayatı durduracak ekonomiye büyük darbe vuracak önlemleri alma kararını vermenin hiç de kolay olmadığı ortada. Bunun ne derece zor olduğu, başta ABD olmak üzere dünyanın birçok diğer ülkesinde o kararların verilmesinin, virüsün insandan insana bulaşıcılığı tespit edildikten ve Çin’de yaşananlar görüldükten sonra bile haftalar değil, aylar almasından anlaşılıyor.

Çin’i suçlamak için nedenler olabilir ama bu salgın onlardan biri değil gibi görünüyor.

08 Mayıs 2020 Cuma