Giriş: 10.06.2024 - 07:40
Güncelleme: 10.06.2024 - 07:40
FATİH OKTAY

FATİH OKTAY


 


fatih@fatihoktay.com

 

Geçtiğimiz ayın ortalarında Biden yönetimi, Çin elektrikli otomobillerinin gümrük vergisini Trump döneminde yükseltildiği yüzde 25 düzeyinden yüzde 100’e çıkarttı. AB de bu sektöre sağlanan devlet destekleri ile ilgili olarak ek gümrük vergileri ile sonuçlanması beklenen bir çalışma yürütüyor.

 

ABD tarafından getirilen bu çok yüksek düzeydeki vergi için Çin’de sektöre verilen devlet destekleri sebep gösterilse de ABD sanayisinden gelen sesler asıl nedenin, Çin’in bu alandaki rekabet gücünün baş edilemez düzeye gelmesi olduğunu gösteriyor. 

 

Geçtiğimiz günlerde, Ford’un Başkanı, dünyaya otomobilde kitle üretimini hediye eden Henry Ford’un torunu, Çinli üreticilerle rekabet edecek durumda olmadıklarını, Çinli batarya üreticisi CATL ile işbirliği yaparak kurulacak batarya üretim tesislerinde mühendislerinin teknolojiyi öğrenip sonra uygulamalarını beklediklerini söylüyordu. Geçtiğimiz aylarda Elon Musk da koruma olmazsa Çinli üreticilerin diğer ülke üreticilerini ezip geçeceği değerlendirmesini yapmıştı.

 

Çinli üreticiler hem teknoloji ve ürün özellikleri hem de fiyat olarak üstün ürünler sunuyor. İşin gelişmiş ülke üreticileri açısından kötüsü, bunu yaparken muazzam da kârlar elde ediyorlar. BYD gibi Çinli üreticiler araçlarını ülke içinde, yurt dışında yabancı üreticilerin başa çıkamadığı fiyatların yarısına satıyorlar. Yani ABD’nin getirdiği yüzde 100’lük gümrük vergisi bile ülke sanayisini korumaya yetmeyebilir.

 

ÜLKE İÇİNDE REKABET

 

Daha iyi ürünleri uluslararası rakiplerin yarı fiyatına satıp kâr edebilmek, çok büyük bir rekabet gücü anlamına geliyor. Bunun kaynağı ne? Daha önce bu sektörü ele aldığımız yazılarda belirtildiği gibi ülke yönetiminin öncelikli olarak belirlediği sektörler ucuz finansman, vergi kolaylıkları, ucuz arazi gibi desteklerden yararlanıyorlar. Bunun dışında ülke üreticileri, şimdi artık son verilmiş olan satılan araç başına belli bir tutar doğrudan destek alıyordu. Ülke genelinde şarj altyapısına yapılan yatırımlar da bu sektörün gelişmesinde önemli bir rol oynadı. Ancak tüm bu tür destekler uzun zamandır, işin bir de iklim-çevre boyutunun olmasının da katkısıyla gelişmiş ülke yönetimleri tarafından da sağlanıyor. Birçok kez belirttiğim gibi Çin’in ademi merkeziyetçi idari yapısı içinde yerel yönetimler kendi bölge ekonomilerini öne geçirmek için sürekli amansız bir rekabet içinde. Bu yapı nedeniyle elektrikli otomobil sektörünü desteklemek için diğer ülkelerde de kullanılan araçların Çin’de daha etkili kullanıldığını söyleyebiliriz ama bu destekler ülke üreticilerinin günümüzdeki yüksek rekabet gücünü açıklamak için yeterli olmaz. Bunu açıklayacak, Çin’in farklılık gösterdiği bir etken, ülke içindeki rekabet düzeyi olabilir. Sözünü ettiğimiz idari yapı içinde hemen her eyalet ve il yönetimi, gözde sektörlerde yerel üreticiler çıkartıp büyütmek çabasında olduğundan Çin’de bugün yüzlerce üretici faaliyet gösteriyor ve kıyasıya rekabet içinde bulunuyor. Bu da her üreticinin ürün özellikleri ve maliyette sürekli ilerleme çabası içinde olmasına yol açıyor.

 

ÜRETİM EKOSİSTEMİ

 

Ancak tüm bu çabaların sonuç verebilmesi için ülkenin genel bilimsel teknolojik düzeyinin belli bir yere gelmiş olması gerekiyor. Her yıl bilim ve teknoloji alanlarında alınan lisans ve doktora dereceleri açısından Çin, günümüzde ABD’nin de önüne geçmiş bulunuyor. Uluslararası bilimsel dergilerdeki makale sayısı açısından da Çin, eski bir numara ABD’nin çok önüne geçmiş durumda. 

 

Ar-Ge’ye harcanan kaynak açısından Çin, dünyada ABD’nin hemen arkasından geliyor. Öte yandan Çin, özellikle elektronik sektöründe üreticilerin ihtiyaç duydukları herhangi bir bileşenin hazırdan veya hızla geliştirilip üretilmesiyle sağlanabildiği çok gelişkin bir üretim ekosistemine sahip durumda. Otomobil üreticilerinin çabalarının etkili sonuçlar vermesinde insan kaynağı avantajı yanında bu ekosistemin etkin destek sağlaması rol oynuyor.

 

Sonuç olarak, Çin’in bu alanda kazandığı olağanüstü rekabet gücünün, destek politikalarının tür ve boyutundan çok bunları uygulayan idari yapının özellikleri ve ülkede insan kaynakları ve üretim ekosistemlerinin gelişmesini sağlayan uzun dönemli politikalara bağlı olduğunu söyleyebiliriz.