fatih@fatihoktay.com
Çin’in Covid-19 politikasındaki değişikliğin gerçekleştiriliş şekli, ülkenin yönetim sisteminin işleyişinde önemli bir değişime işaret ediyor olabilir.
Daha önce ele almış olduğumuz gibi geçen ayın başlarında ülke yönetimi, yüksek ekonomik ve sosyal maliyetleri göze alarak hastalığın yayılmasını kökünden önlemeye yönelik ‘Sıfır Covid’ politikasında gevşeme anlamına gelen kararlar açıklamıştı.
Geçtiğimiz günlerde gelen açıklamalarla bunun gevşeme değil, toptan terk olduğu anlaşıldı. Açıklamalara göre, ülke yönetimi artık virüsün yayılmasına değil, tedavisine odaklanacak, ağır vakaları ve ölümleri önlemeye yönelik politikalar izleyecek. Değişimin gerekçesi, hastalığın Omicron varyantının grip gibi mevsimsel bir nitelik kazanmış ve nüfusun küçük bir bölümü için tehlike oluşturur hale gelmiş olması, bu durumda da tehlike altındaki grubu korumak ve hastalık bulaştığında iyi tedavi sağlamanın daha etkili bir yaklaşım haline gelmesi olarak açıklandı. Bu açıklama çerçevesinde politika değişiminin normal ve akılcı olduğu söylenebilir. Ancak değişimin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesi için önce yaşlılar gibi riskli grupların aşılanma düzeyinin yükseltilmesi, artan vakaları karşılamak için hastane altyapısının iyileştirilmesi, araç, gereç ve ilaç stoklarının artırılması gerekirdi. Bu konulara ancak politika değişikliğinden sonra ağırlık verilmeye başlandığı anlaşılıyor. Görünen o ki, bu değişim, geçmiş tecrübeler ışığında Çin’den bekleneceği şekilde planlı ve kontrollü bir şekilde gerçekleştirilmiyor. Bu da Xi Jinping döneminde yetkinin merkezileşmesi, bir tek adam yönetimine kaymanın Çin’in yönetim sisteminde zaaflara yol açabileceği yönündeki yorumların doğru olması olasılığını artırıyor.
PİYASA REFORMLARI
1970’lerin sonlarında Çin Komünist Partisi, gerek Mao döneminde Çin’de, gerekse çöküş öncesi Sovyetler Birliği’nde yaşananlardan çıkartılan derslerle yönetim sisteminde önemli değişikliklere gitmişti. Bu köşede daha önce de değindiğimiz gibi yeni Çin’in babası olarak konumlanan Mao Zedong döneminde, onun denetimsiz büyük gücünün yol açtığı kargaşa dönemlerinin yeniden yaşanmaması için çeşitli düzenlemelere gidilmişti. Bu doğrultuda bir liderin iktidarda yerleşmesini önleyen görev süresi ve yaş sınırlamaları getirilmiş, ülke üst yönetiminde kararların tek bir kişi tarafından değil, ortaklaşa alındığı bir yapı benimsenmiş, ülkenin temsilciler meclisi konumundaki parti ve halk kongrelerinin işleyişi düzenli hale getirilmiş, yetkileri artırılmıştı. Çin Komünist Partisi uzun araştırmalar sonucunda, Sovyetler Birliği’nin çöküşünde de, Komünist Parti bürokratlarının gücünün denetlenememesi ve halktan kopmaları, devlet kontrolündeki medyanın inandırıcılığını ve çekiciliğini, dolayısıyla da halk ile iletişim işlevini kaybetmesi, aydınlar üzerindeki baskının onların yönetim ile bağlantısının kopmasına yol açmasının rol oynadığı sonucuna varmıştı. Bu değerlendirmeye dayanarak da piyasa reformları döneminde Çin’de, etkili bir propaganda ve sansür sistemi eşliğinde de olsa medyada ülkedeki sorunlar ve yöneticilerin hatalarının dile getirilebildiği bir alan açılmıştı. Benzer şekilde sosyal medyada özellikle yerel yönetimlerin yanlışlarının ve yolsuzluklarının dile getirilip tartışıldığı bir ortama izin verilmişti. Bunun yanında, gerek parti içinde gerekse akademik çevrelerde farklı görüşlerin dile getirilebilmesine olanak tanınmıştı.
TEK GÜÇLÜ LİDER
Xi Jinping öncesinde, Arap Baharı diye anılan gelişmelerle eş zamanlı olarak ülkede eleştiri alanı daralmaya başlamıştı. Xi Jinping döneminde bu daralma yeni bir boyuta ulaşmıştı. Yine daha önce ele aldığımız gibi Xi Jinping döneminde ortak liderlik sistemi yerini tek güçlü lidere bıraktı ve bu liderin görev süresi üzerindeki kısıtlama da kalktı.
Tek adam yönetimlerinin en önemli sorunlarından biri, liderin çok güçlü olması, ancak farklı görüşlerin ortaya atılamaması, liderin eleştirilememesi, kararların dar çevrelerde alınması nedeniyle Putin ve Ukrayna örneğinde olduğu gibi büyük yanlışlar yapılmasına açık olmasıdır. Çin’de geçmişten alınmış dersler unutulup bu hataya düşülürse, Çin için de dünya için de hiç hayırlı olmayacaktır.
16 Ocak 2023 Pazartesi