Küresel kriz sonrası büyük merkez bankalarının başlattığı parasal genişleme politikaları yavaş yavaş yerini normalleşmeye bırakmaya başladı. Buna bağlı olarak genişletici para politikalarının uygulandığı dönemin koşulları da ortadan kalkmaya başlayacak.
1 - Genişletici politikaların yarattığı olumlu koşullar
Küresel kriz sonrası ABD, Avrupa Birliği, İngiltere ve Japonya merkez bankaları tarihin en büyük parasal genişlemesini gerçekleştirdi. Burada amaç, oluşturulan genişleme ile krizin aşılması ve ekonomilerin yeniden büyümeye başlamasıydı.
Ancak 4 büyük merkez bankasının parasal genişlemesinden sadece bu ülkeler değil tüm ülkeler farklı ölçülerde yararlandı. Öncelikle dünyada bir likidite bolluğu oluştu ve bundan gelişen ülkelerin bankaları ve şirketleri de yararlandı. Çok uzun süre çok düşük faiz oranları, düşük finansman maliyetleri oluşturdu. Gelişen ülkelere önemli sermaye girişleri oldu ve bu ülkelerin para birimleri üzerindeki değer kaybı baskıları ve değer kaybının meydana getirdiği olumsuz etkiler azaldı.
2 - ABD Merkez Bankası para politikasının normalleşmesinde öncülük yapıyor
Küresel kriz sonrası başlayan parasal genişleme sürecinden ilk çıkmaya başlayan ve para politikasını normalleştiren ABD Merkez Bankası Fed oldu. Fed öncelikle faiz oranlarını artırmaya başladı ve 4 faiz artışı gerçekleştirdi. Parasal genişlemeyi 2015 ekimde sona erdirdi. Şimdi bilançosunu küçültmeye hazırlanıyor. Fed bununla ilgili bir plan açıkladı. Kademeli olarak bilanço büyüklüğünün 2022 sonuna kadar 4.5 trilyon dolardan 2 trilyon dolara indirilmesi hedefleniyor. Küçültmenin ne zaman başlanacağına ise bu yıl eylül toplantısında karar verilecek ve küçültme büyük ihtimalle ekim veya aralık ayında başlayacak.
3 - Avrupa Merkez Bankası genişletici programın sonuna geliyor
Avrupa Merkez Bankası küresel krizin ilk yıllarında çok tutucu davranmış ve parasal genişlemeye gitmemişti. Ancak 2013’te genişleme başlatıldı ve 2017 haziran itibariyle Avrupa Merkez Bankası bilanço büyüklüğü Fed bilanço büyüklüğünü de geçti. AMB halen her ay 40 milyar Euro tutarında tahvil alarak bilançosunu genişletmeye devam ediyor. Avrupa Merkez Bankası’nın genişletici programı 2017 sonunda sona erecek. Bu çerçevede Avrupa Merkez Bankası’ndan programa ilişkin ilk gelen değerlendirmeler programın artık uzatılmayacağı ve 2018’den itibaren bilançonun küçültülmeye başlanabileceği yönünde. Avrupa Merkez Bankası, eksi olan faizlerini de en azından ilk aşamada sıfıra getirebilir.
4 - İngiltere Merkez Bankası faiz artışlarına yaklaşıyor
İngiltere Merkez Bankası da Fed gibi çok çabuk davranarak gerekli genişletici önlemleri zamanında uygulamaya başlamıştı. Buna bağlı olarak İngiltere ekonomisi AB’den çok önce toparlanmaya başladı ve 2016’da Fed gibi parasal genişlemeyi sona erdirmesi bekleniyordu. Ancak araya Brexit girince genişletici politikalara devam kararı alındı. Bu yıl ise İngiltere Merkez Bankası da haziranda yaptığı toplantıda faiz artışlarına yaklaşıldığı mesajını verdi. İngiltere Merkez Bankası muhtemelen 2017 ikinci yarısında faiz artırmaya başlayacak.
5 - Yeni dönemin koşulları Türkiye’yi nasıl etkiler
Büyük merkez bankalarının para politikalarını normalleştirmeye başlaması ile birlikte küresel mali piyasalarda yeni koşullar oluşmaya başladı. Bundan, gelişen ülkeler ve Türkiye de etkilenecek. Öncelikle artık küresel likidite azalacağından bankaların ve reel sektör şirketlerinin borçlanma olanakları sınırlanacak. Faiz oranlarındaki artışlar, daha kademeli ve sınırlı olacak. Bu nedenle maliyet artışları daha az hissedilecek. Türk Lirası üzerinde değer kaybı baskısı artacak. Her üç banka da sıkılaştırmaya giderse TL yılsonuna kadar sepet kur bazında yüzde 6-8 arasında değer kaybı yaşayabilecek. Hisse senedi ve tahvilden oluşan portföy girişleri ise sürecek. Çünkü Türkiye bu iki alanda halen çok önemli getiri olanakları sunuyor. Portföy girişlerinin sürmesi TL üzerindeki değer kaybı baskısını da sınırlayacak.
Son söz: Türk Lirası üzerinde değer kaybı baskısı artacak.
17 Temmuz 2017 Pazartesi