Fatih Oktay
Çin ile ABD arasındaki mücadelede belirleyici nitelikli savaşlar ticaret değil, teknoloji alanında gerçekleşiyor. Bilgi iletişim hatları veya yollarına hâkimiyet de, teknoloji savaşının en önemli bileşenlerinden birini oluşturuyor.
Bu konuda önde gelen ABD’li ‘think-tank’ kuruluşlarından birince yapılan bir değerlendirmede, iletişim yollarına hakimiyetin önemi, elektrik temelli iletişimin ortaya çıkış günlerindeki deneyimlere dayanılarak vurgulanıyor. İngiltere, 1800’lerin ortalarından başlayarak dünyanın birbirine uzak bölgeleri arasında telgraf haberleşmesini sağlayan denizaltı kablo bağlarına yatırım yaparken, zamanın diğer büyük güçleri bu konuda fazla bir faaliyet göstermemişti. Birinci Dünya Savaşı başladığında tüm dünya telgraf haberleşmesi için büyük ölçüde kıtaları, ülkeleri birbirine bağlayan bu iletişim yollarını kullanıyordu. Savaş başlayınca İngiltere, Almanya’nın tüm bağlantılarını kesmiş, bunun da savaşın gidişine önemli etkisi olmuştu. ABD-Çin teknoloji çekişmesinin biçimlenmesinde, bu örneğin ortaya koyduğu kaygılar önemli rol oynuyor.
HUAWEI’İ BATIRMA ÇABASI
ABD’nin, Çin’in teknolojik amiral gemisi Huawei’i batırma çabası, şirketin iletişim teknolojisinde dünyada gelmiş olduğu üst düzey konumdan kaynakla-nıyor. Cep telefonu iletişim altyapısı alanında şirket, hem satış hacmi büyüklüğü hem de teknolojide açık ara dünya lideri konumunda bulunuyor. Günümüzde kullanılan 5G iletişim standartlarının önemli bir bölümünü, bu şirkete ait patentli yöntem ve teknikler oluşturuyor. Baz istasyonları ve bunları birbirine bağlayan sistemlerden oluşan iletişim sistemleri alanında dünyada Huawei’den sonra Ericsson ve Nokia, daha sonra yine bir Çinli şirket, ZTE geliyor. ABD’nin bu alanda başa oynayan bir şirketi bulunmuyor. Bu durum, ABD açısından, Çin karşısında Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya’nın İngiltere karşısında düştüğü duruma düşme riskini ortaya çıkartıyor.
Günümüzün iletişim yollarından, telgraf haberleşmesinden çok daha fazlası geçiyor; üretim ve ticaret, finans, kamu hizmetleri, eğitim, sosyalleşme faaliyetleri tümüyle bu bilgi akış yollarına bağlı olarak yürüyor. Yeni 5G teknolojisinin çok hızlı veri alış verişini desteklemesi, bu iletişim yollarının, insansız kara araçları, akıllı şehirler, nesnelerin interneti gibi yeni uygulamalar için sinir ağı görevi görmesini getiriyor. Yakın zamana kadar dünya 5G iletişim ağlarının büyük bir bölümünün Huawei tarafından kurulması bekleniyordu. ABD, önce ABD’li şirketlerin Huawei’e ürün ve hizmet sağlamasını önleyen düzenlemeler yaptı. Bu Huawei’i çok etkilemeyince de, şirketin tasarladığı en son teknoloji entegre devre çipleri, bu konuda dünya lideri olan Tayvan’ın TSMC şirketine ürettirmesini önleyen düzenlemeler ile şirketin teknolojik kapasitesine büyük bir darbe vurdu. Öte yandan da başta Avrupa ülkeleri olmak üzere tüm dünyada 5G şebekelerinde Huawei’e yer verilmemesi yönünde bir kampanya başladı. Bu, özellikle gelişmiş ekonomisi olanlar olmak üzere, birçok ülkenin şebekelerinde Huawei’e yer vermeme veya sınırlı yer verme kararı almasına yol açtı.
DENİZALTI KABLO SAVAŞLARI
Denizaltı kablo savaşları da eskilerde kalmadı. Bu kablolar günümüzde de dünya bilgi akışlarının otoyollarını oluşturuyor; bilgi, uzun mesafede bunlar üzerinden gidiyor. Çin, bu alanda da giderek aktif bir rol oynuyor, ABD’de bu rolü kısıtlamak için büyük çaba harcıyor. Bu doğrultuda ABD ve müttefikleri, Çinli şirketlerin uluslararası denizaltı kablo projelerinde yer almasını önlemek için büyük çaba harcıyor. Bu nedenle bu alanda da aktif olan Huawei, ilgili birimini bir başka şirkete sattı. Bu birimi satın alan şirketin alması kesin görünen Pasifik Okyanusu adalarındaki Dünya Bankası finansmanlı bir projenin ihalesi, geçtiğimiz günlerde ABD, Japonya ve Avustralya’nın gayretleriyle iptal edildi. Bilgi yolları giderek diğer yollardan daha önemli, bunlar için savaşlar da giderek daha sıcak hale geliyor.
09 Nisan 2021 Cuma