1 - EKONOMİDE 2016’DA BOZULAN BÜYÜME DİNAMİKLERİ 2017’DE DÜZELDİ
Türkiye ekonomisi, 2017’yi bir önceki yıl yaşanan olayların ardından ekonomiye verilen desteklerin etkisi ile büyüme tarafında oldukça başarılı geçirdi. Böylece ekonomide 2016’da bozulan büyüme dinamikleri 2017’de düzeldi. Yıl genelinde uygulanan politikalar ile ekonomide yeniden güven sağlandı, piyasalar kendi dinamikleri ile çalışır hale geldi ve büyüme hızlandı. Büyümedeki iyileşmeye, dünya ekonomisi ve ticaretindeki toparlanma da katkı sağladı. Türkiye ekonomisi, 2017’yi yüzde 6.5-7.0 arasında bir büyüme ile kapatacak. 2017’de ekonomik büyümeye en yüksek katkıyı net ihracat ile özel tüketim harcamaları sağlarken, kamu harcamaları ile yatırımların da katkısı görüldü. Yükselen enflasyon ile faizler ve Türk Lirası’nın değer kaybı ise olumsuz gelişmeler oldu.
2 - 2018’DE ORTA VADELİ PROGRAM’DAKİ BÜYÜME HEDEFİNE ULAŞILABİLİR
2017’de sağlanan iyileşmeler çerçevesinde hazırlanan Orta Vadeli Program, Türkiye ekonomisi için önemli yol gösterici olmaya devam edecek. Hükümet, hazırladığı Orta Vadeli Program’da hızlanan büyümenin sürdürülmesini hedefliyor. Bu çerçevede 2018 için yüzde 5.5 ekonomik büyüme beklentisi bulunuyor. 2018’de toplam tüketim harcamalarında büyümenin yüzde 4.4’ten yüzde 3.9’a ineceği, yatırım harcamalarında ise büyümenin yüzde 4.8’den yüzde 6.0’ya çıkacağı öngörülüyor. 2018’de ekonomide yüzde 5 büyümeye rahatlıkla ulaşılacak.
3 - ENFLASYON TEK HANEYE İNECEK, ANCAK YÜZDE 7.0 HEDEFİNİN ÜZERİNDE KALABİLİR
Orta Vadeli Program’da 2018 sonu enflasyon hedefi yüzde 7.0 olarak belirlendi. Ancak özellikle döviz kuru artışları ile petrol ve emtia fiyatlarındaki artışlar enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı yapacak. Ayrıca 2017’den sarkan yüksek üretici fiyatlarının da enflasyon üzerinde baskısı olacak. Bu çerçevede 2018 sonu enflasyonu tek haneli rakamlara inse dahi yine de hedefin üzerinde kalacak.
4 - 2018’DE İHRACAT 170 MİLYAR DOLARA ULAŞABİLİR
2018’de tüm ihracat pazarlarımızda ekonomik büyümenin hızlanacak olması ile petrol ve emtia fiyatlarındaki artışın yaratacağı baz etkisi sonucu ihracat artışı hızlanarak sürecek. 2018’de 170 milyar dolar ihracata ulaşılabilecek. Ancak ithalat artışı da devam edecek. Bu nedenle dış ticaret açığı ve cari açık muhtemelen 2017’nin üzerinde gerçekleşecek olmakla birlikte açıkların boyutu finansal istikrarı bozmayacak seviyelerde kalacak.
5 - ÖZEL SEKTÖR KAPASİTE YATIRIMLARINDA ARTIŞ BEKLENİYOR
Türkiye’de 2018 yerli ve yabancı özel sektör yatırımlarının artacağı bir yıl olacak. Özellikle sanayi üretiminde kapasite kullanım oranlarının azami seviyelere yaklaşmış ve ulaşmış olması nedeniyle yeni kapasite yatırımları hızlanacak. Ayrıca yerli otomobil, yerli raylı sistemler ve ekipmanları, yerli ilaç, yerli savunma araçları gibi alanlarda da büyük ölçekli yatırımlar yapılması bekleniyor.
6 - MERKEZ BANKASI PİYASALARIN LİKİDİTE İHTİYACINI DA GÖZETECEK
Merkez Bankası, 2018’de enflasyonu ve finansal istikrarı gözetecek olmakla birlikte büyüme dostu bir para politikası uygulayacak. Bu çerçevede daha geniş likidite olanakları ile kredi büyümesi devam edecek. Merkez Bankası, piyasalarda TL ve döviz cinsi ödeme sistemlerinde yeterli likiditenin bulunmasına azami önem gösterecek. Ancak fiyat istikrarı hedefi nedeniyle TL faizler yüksek kalmaya devam edecek.
7 - RİSKLERİ İYİ YÖNETELİM, TÜRK LİRASI’NI KORUYALIM
Türk Lirası, uygulanan ekonomi politikaları ile mevcut risklerin fiyatlaması nedeniyle 2017’de de önemli ölçüde değer kaybetti. Değer kaybı yılın ikinci yarısında ve özellikle son aylarda hızlandı. TL, dolar ve Euro karşısında en düşük değerlerine indi. Türk Lirası, kur sepeti yıl genelinde yüzde 20’ye yakın değer kaybı gösterdi. Ekonomide ve dış politikadaki olası risklerin iyi yönetilememesi halinde Türk Lirası üzerindeki değer kaybı baskısı sürecek.
Son Söz: 2018, beş yıl ile karşılaştırıldığında risklerin azalacağı, fırsatların ise artacağı bir yıl olarak görünüyor.
25 Aralık 2017 Pazartesi