tatil-sepeti
Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Diğer Yazıları


 


Yıllar önce eğitim ve kültür odaklı bir vakfın Topkapı Sarayı salonundaki açılış merasiminde vakıfla ilgili ‘amacımız; tarihten yenilikler getirmek’ temalı bir açış konuşması yapmıştım. İlk bakışta bir paradoks gibi görülen ‘tarih ve yenilik’ kavramları nasıl bu bağlamda düşünülebilirdi? Tarihi bilgiden ve tecrübeden günümüz dünyasına ilişkin ‘yenilik’ anlamında bir çıkarım nasıl yapılabilirdi? İşin felsefi ve düşünsel arka planında neler olabilirdi? Daha doğrusu ‘bilgelik’ bunun neresindeydi?

 

İhsan Fazlıoğlu Hoca’nın ‘Akıllı Türk Makul Tarih’ kitabını okurken, ‘Bir başka açıdan aklın tarih, tarihin de akıl olduğu söylenebilir; zira tarih, belirli bir zaman ve mekân içerisinde hareket eden aklın eylemlerinin tecessüm etmiş hâlidir. Öyleyse bir milletin tarihi, o milletin aklıdır; aklı da tarihidir’ sözü dikkat çekicidir. Hakikaten de bir milletin tarihi, o milletin aklı ve ilham kaynağı olabilir. Tarihten günümüze yenilikler getireceksek tarihimizden, tarihi tecrübemizden bilgi ve ilham alarak fakat bu bilgeliği güncelleyerek yolumuzu aydınlatmasını sağlayabiliriz. 

 

*     *     *

 

Bilindiği üzere tarih, sadece belirli alanlara projeksiyon tutmaz. Nerdeyse bütün alanlar için besleyicidir. Öncelikle her bilim dalının kendi tarihi vardır. Eğitimden iktisada, sosyal bilimlerden fen ve teknik bilimlere kadar. Tarihi müesseselere metaforik olarak bakılabilir.  Fakat ‘tarihin akıl’ olması her daim işin merkezinde yer alır.

 

Tarihten yenilikler getirmek; geçmişteki bilgi, tecrübe ve yaşananlardan ilham alarak, ders çıkararak, günümüze dair yeni ve kreatif çözümler üretmek anlamına gelir. Bu ise tarihin ve tarihi müesseselerin sadece bir bilgi yığını olarak değil, aynı zamanda güncel problemleri çözmeye yönelik bir ilham kaynağı ve metafor olarak değerlendirilmesi gerektiğini gösterir. Geçmişte yaşananları analizle, güncelleyerek, inovatif ve etkili çözümler geliştirmek bu kavramın özünü teşkil eder.

 

Tarihten yenilikler getirmek kavramını eğitim perspektifi ile düşünecek olursak; geçmişte maarifle ilgili meseleler, pedagojik yaklaşımlar ve öğrenme modellerinden ilhamla günümüz eğitimine yenilikçi çözümler sunmak bağlamında değerlendirebiliriz. Bu, geçmişte başarılı olmuş eğitim uygulamalarını güncelleyerek yeniden yorumlamayı ve bunlardan günün ihtiyaçlarına göre uyarlama yaparak istifade etmeyi hedeflemek demektir. 

 

Sözgelimi, antik Yunan’daki Sokratik yöntem türünden öğretim tekniğinin, Selçuklu medreselerindeki uygulamaların ve Osmanlılar’daki Enderun Mektebi tecrübesinin, Cumhuriyet dönemindeki Köy Enstitüsü deneyiminin modern eğitim sistemine entegre edilmesi gibi yenilikler ihdas edilebilir.

 

 

*     *     *

 

Eğitim tarihine ilişkin bu anlayış, tarihsel birikimi yalnızca nostaljik ve hamasi bir şekilde ele almak yerine, günümüz öğrencilerinin ihtiyaçlarına yönelik yeni ve etkili öğretim yöntemleri ve stratejileri geliştirmek için değerlendirmeyi hedefler. Bu sayede de geçmişin tecrübeleri ve bilgisi, geleceğin eğitim sistemini tarihle bağ kurarak zenginleştirebilmenin mümkün ve doğru olacağını gösterir. Bu da bizi tarihle iç içe olmaya, tarihten kopmamaya iter.

 

Tarih, geleceğe ilişkin; niyeti, kurguları, planları, öngörüleri olan milletler için anlamlıdır, değilse kuru bir bilgi yığınıdır. Türkler, sadece kendi tarihlerinden ve müesseselerinden değil, tüm gelenekli milletlerin eğitim uygulamalarını yararlanılabilir bir tecrübe olarak görme yaklaşımını benimsemiş bir anlayıştan geliyor. Dolayısıyla tarihten yenilikler getirmek ve tarihi milletin aklı olarak görmek en çok onlara yakışır. Eğitim ise bu sentezi başarmanın, güncellemeyi yapabilmenin en makul yoludur.

06 Eylül 2024 Cuma