Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Diğer Yazıları


 

Bilindiği üzere ay sonunda tüm ülkede yerel seçimler var. Çalışmalar, kampanyalar son hızda devam ediyor. Bizde seçimler toplumun yüksek ilgisi nedeniyle yerel de olsa bakış olarak ulusal hale gelir. Dolayısıyla ilgi ve katılım oranı da bu ölçüde yüksek olur. 

 

Bilindiği üzere ülke nüfusunun ekseriyeti şehirlerde toplandığı için demografik olarak şehirlerimiz şişmiş durumda. Köyleri de mahalle yaptığımızdan dolayı şehir nüfusu içinde değerlendiriliyor. İstanbul’un nüfusu ise ülkenin neredeyse beşte biri. Nüfus açısından beş büyük şehrimiz olan İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Antalya ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ını barındırıyor. 

 

Bütün dünya gibi büyük ölçüde şehirlerden oluşan bir devlet haline geldik. Bu gidişat ayrı bir yazı konusu.

 

Tüm bu sebeplerden dolayı farklı boyutlarıyla şehir konusunu yerel yönetim de dahil olmak üzere yeniden ele almamız gerekir. 

 

Kültür, sanat, sanayi, ticaret, siyaset, iktisat, turizm, eğitim, spor gibi bir şehirde hangi sektörler varsa tümü ile ilgili gidişatı gözden geçirip bu durumları dikkate alan bir siyaset geliştirmemizde fayda var. Daha doğrusu tüm büyük şehirlerimiz için öngörüleri olan şehrin kendi potansiyelinden hareket eden bir kurgu üzerinden gitmek doğru olandır. Bu sebeple her şehrimiz için kendi dinamiklerini dikkate alan bir siyaset oluşturabilmeliyiz. 

 

*           *           *

 

Şehri konumlandırmanın bir siyaset ve strateji üzerinden yapıldığı taktirde anlamlı ve rasyonel olacağını ve ‘şehir siyaseti’ kavramının izinden gitmek gerektiğini ifade edelim. Her önemli şehrin de bir siyasetinin oluşturulması fikrinden hareketle şehir siyaseti kavramını İTO yayınları arasında basılan ‘Bir Dünya Şehri Olarak İstanbul’un Küresel Konumu’ çalışmamızda şu şekilde tanımlamıştık: Şehrin gelişimini belirli bir felsefi temele dayandıran, şehrin tarihinden beslenen fakat bugününden hareketle ortaya konulan, içsel ve dışsal siyasetle şekillenen, sosyal-mekânsal kutuplaşmalara yol açmadan ve ötekileştirmeden katılımın sağlandığı, temel öncüllerinin sürdürülebilirlik ve yönetişim olduğu, çevreyi ihmal etmeyen, stratejik sektör tercihlerinin yapılarak alt yapının ve sektörün buna göre geliştirildiği, merkezi hükümetle yerel yönetim ve diğer unsurların dinamizmini birleştiren, küresel gelişmeleri dikkate alan, şehirle ilgili yöntem, program ve hedef ortaya koyan ve ilgililerce onaylanmış, şehrin sakinleri tarafından benimsenmiş ana çerçeve belgesini ifade eder. Bu bir anlamda şehrin siyasetinin her kesim tarafından onaylanmış belgesi gibidir.

 

*           *           *

 

Şehrin bugününü konumlandırmak için elbette tarihsel gelişimini iyi bilmek ve bununla bağlantı kurarak ilerlemek gerekir. Şehrin tarihinden bağımsız bir ilerleme olmaz, stratejik de düşmez. Zira İstanbul’u konumlandırmanın en önemli avantajı; sahip olduğu söz konusu tarihsel imtiyazıdır, bunun üzerinden gitmektir. Çünkü İstanbul bu imtiyazı ile kendi ülkesi de dahil birçok ülkeden daha çok bilinirliği olan bir şehirdir. Bu sebeple konum/imtiyaz mevzusuna özel bir hassasiyet göstermek doğru olur.

 

Özellikle büyük şehirlerimizi bu şehir siyaseti belgesi üzerinden yönetmeyi başarabilirsek bugün birçok problem olarak görünen hususlar kendiliğinden ortadan kalkar. Çünkü zaten önceden üzerinde anlaşılmış bir ana çerçeve üzerinden yürünür. Bu açıdan ayrıntılarda çıkacak problemler çok önemsenmez, idarenin hakkı olarak görülür. 

 

Tüm bu sebeplerle yerel seçime giderken bu konuyu da gündem yapmakta yarar var. Kim bize yaşadığımız şehre özgün, kimseyi ötekileştirmeden ve sonrasında ortaya çıkabilecek problemleri şimdiden çözme yaklaşımını ihtiva eden bir siyaset belgesini hükümeti de katarak yapacağımızı vadediyor? Yaşadığımız şehrin huzuru ve keyfi için aslında kendimiz için buna ihtiyacımız var.  

25 Mart 2024 Pazartesi