fatih@fatihoktay.com

 

Biden ile Xi’nin bu yıl ABD’de gerçekleştirilen Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği zirvesi vesilesi ile görüşmesi, ilişkilerde biraz ılınma umutları verse de ABD ile Çin arasındaki büyük güç çatışması giderek sertleşme eğiliminde. ABD’nin karşısına rakip olarak çıkan ülke, ona benzer bir kültür ve ekonomik-politik sisteme sahip olsa muhtemelen ilişkiler bu kadar gerilmezdi. Bu aşamada sormak gerek, Çin bir komünist parti tarafından yönetilse de ne kadar komünist, daha doğrusu sosyalist?  

 

Bilindiği üzere, sosyalizmde üretim araçlarının çalışanlar adına devlet mülkiyetinde olması, üretimin piyasa sinyallerine göre değil, devlet planlaması çerçevesinde yapılması ve üretilenlerin devletçe dağılımı esastır. Bireyler üretimden katkılarına oranla pay alırlar. 

 

Üretimin çok yüksek düzeye çıktığı, bolluğa ulaşıldığı komünizm aşamasında ise bireyler artık katkılarına bakılmaksızın ihtiyaçlarına göre üretimden pay alırlar.

 

SOSYALİST DÜZEN

 

Çin Halk Cumhuriyeti, 1949’da kurulduktan sonra ilk yıllarını bir karma ekonomi olarak geçirdi. İlk yıllarda toprak reformu yapılmıştı ama tarımsal üretimi bağımsız çiftçiler gerçekleştiriyordu. Sanayi ve hizmet sektörlerinde de Çin Komünist Partisi kamulaştırmaya gitmemiş, tersine çalışma koşullarını iyileştirerek özel sektörün gelişmesini ivmelendirmişti. Buna paralel olarak Sovyetler Birliği’nin desteği ile bir planlama örgütü oluşturuluyor ve devlete ait büyük üretim tesisleri kuruluyordu. Hem kamu sektörü hem özel sektör bir piyasa düzeni içinde hızla büyüyordu.

 

1956 yılında, özel şirket sahiplerinin sosyal baskı ile şirketlerini devlete satmaya yönlendirilmesi ve tarımın arazi ve üretim araçlarının ortak havuzlarda toplanıp ortaklaşa üretim yapılan İleri Üretim Kooperatifler çerçevesinde yapılandırılması süreci başladı. 1950’lerin sonlarına gelindiğinde ülkede üretim araçlarının mülkiyeti yalnız devletteydi, üretim plan çerçevesinde gerçekleştiriliyor, dağıtım devlet tarafından yapılıyordu. Çin, geleneksel anlamda bir sosyalist düzene sahipti artık.

 

PİYASA EKONOMİSİNE YEŞİL IŞIK

 

Yaklaşık 20 yıl sonra, 1970’lerin sonlarında Çin Komünist Partisi ülkede piyasa ekonomisine geçişe yeşil ışık yaktı. Tarımda bireysel üretime dönüldü, özel girişim serbest bırakıldı, ihtiyatlı bir şekilde planlama sistemi ortadan kaldırılıp yerini piyasaların alması sağlandı, finansal sistem serbestleştirildi ve kâr odaklı hale getirildi. Devlet işletmelerinin önemli bir bölümü özelleştirildi, on milyonlarca işçi işten çıkarıldı, herkese iş ve sosyal güvenlik uygulamasına son verildi. Bu süreçte Çin, gelir ve servet dağılımının son derece bozuk olduğu, çalışma koşullarının son derece kötü olduğu, sosyal güvenliğin, fırsat eşitliğinin ortadan kalktığı bir ülke haline geldi.

 

Çin Komünist Partisi tarafından bu duruma getirilen açıklama, Çin’in Sosyalizmin Birincil Aşaması içinde olduğuydu. Buna göre sosyalizmin kurulması, gelişmiş bir üretim altyapısı gerektiriyordu. Bu ise feodal ve yarı sömürge geçmişi ile Çin’de gerçekleşmemişti. Gerçek sosyalizmin kurulması için önce üretim altyapısının ileri bir düzeye getirilmesi gerekiyordu, bu da ancak kapitalist bir yapı içinde gerçekleştirilebilirdi. Çin, piyasa ekonomisine geçiş ile ana hedefin kapitalist yöntemler ve kurumlar da kullanılarak üretim altyapısının geliştirilmesi olduğu Sosyalizmin Birincil Aşaması içine girmişti ve uzun süre bu aşamada kalacaktı. 

 

Bu hedefe varıldığında sosyalizme geçilecek ve mevcut sorunlar ortadan kalkacaktı.

 

Çin, bu süreç içinde fiyat farklılıklarını hesaba katarsak dünyanın en büyük ekonomisi konumuna geldi, ABD ile teknoloji alanında rekabet eder oldu, yukarıda sözünü ettiğimiz sorunların çözümü konusunda da önemli yol kat etti. Ancak Çin Komünist Partisi’nden birincil aşamanın sonu ile ilgili bir ses çıkmıyor, Çin esas olarak yönetiminin ileride sosyalizm vaadi olan ekonomisi kapitalist bir ülke olarak varlığını sürdürüyor.

 

Çin Komünist Partisi bir gün vakit geldi geçelim dediğinde de bu, geleneksel sosyalizm değil, piyasaları ve özel sektörü dışlamayan kendine özgü bir sosyalizm olacaktır. Bu konudaki belirsizliklerin ortadan kalkması, Çin Komünist Partisi’nin ülke içini de dışını da rahatlatan bir gelecek planıyla ortaya çıkması herkes için yararlı olacaktır.

20 Kasım 2023 Pazartesi