tatil-sepeti
Firmaya özel ihracat programı hazır

HABER: SOYHAN ALPASLAN İstanbul Ticaret Odası (İTO) 2005 yılından bu yana yürüttüğü İhracata İlk Adım Programı’nı yeniledi. KOBİ’leri ihracatçı yapan eğitim ile birlikte danışmanlık hizmeti de veren program, firmaların ihtiyaçlarına öncelik veren yeni içeriği ile Yeni Nesil İhracata İlk Adım Programı adını aldı. 220 FİRMA İHRACATÇI OLDU Bu güne kadar 220 firmanın ihracatçı olmasını sağlayan program, yeni bir çok firmanın ihracat yapar hale gelmesini sağlayacak. Daha önce hiç ihracat yapmamış ya da düzenli ihracat yapamamış KOBİ’ler uluslararası pazarlara açılarak sürekli ihracat yapar duruma gelecekler. 10 AYLIK PROGRAM Yeni Nesil İhracata İlk Adım Programı toplam 12 ay sürüyor. Halen 26 firmanın yer aldığı mevcut etap kapsamında firma başına 75 saat süreyle danışmanlık, 18 saat süreyle de eğitim hizmetleri veriliyor. İhracat pazarlaması ve planlaması konusunda uzman ve İTO tarafından atanan profesyonel danışmanlar KOBİ’lere ihracat pazarlaması ve planlaması konusunda birebir danışmanlık hizmeti veriyor. İTO’DAN DESTEKLER Program kapsamında KOBİ’lere verilen danışmanlık hizmetinin yanı sıra firmalar takip eden yıl boyunca izleniyor ve İTO’nun dış ticarete yönelik düzenlediği seminerler, konferans organizasyonları, ikili iş görüşme etkinlikleri, devlet desteklerine yönelik bilgilendirmeler vb. faaliyetler doğrultusunda ihracatçı olma ve dış pazarlara açılma yolunda destekleniyorlar. Yeni Nesil İhracata İlk Adım Programı kapsamında firmanın öncelikle mevcut durumu, beklentileri ve ihracat potansiyeli belirleniyor. Pazarlama ve ihracat eylem planı hazırlanıyor. İhracat pazarları ve potansiyel müşterileri ile ilgili ayrıntılı veri tabanı oluşturuluyor. Firmanın hedef ihracat pazarı ve ihraç edebileceği ürünler tespit ediliyor. İhracat ürününün hedef pazarlarda dağıtım kanalları belirleniyor. Ayrıca fiyatlandırma politikaları, ihracatta teklif verme, pazarlarla iletişim kurma, ihracatta devlet destekleri, fuar katılımları ve e-ticaret gibi ilgili tüm alanlarda ayrıntılı bilgilendirme ve yönlendirme hizmetleri sağlanıyor. İHTİYACA GÖRE DEĞİŞEN PROGRAM Yeni Nesil İhracata İlk Adım programı, her bir firmanın ihtiyacı doğrultusunda gelişip, değişebilecek bir yapıya sahip. KOSGEB’in meslek kuruluşlarına yönelik Tematik Proje Destek Programı tarafından da desteklenen Yeni Nesil İhracata İlk Adım Programı 12 ay sürüyor. İSTKA’DAN PROJELERE 110 MİLYON LİRA HİBE İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA), 2016 Mali Destek Programı’nı, İstanbul Ticaret Odası’nda (İTO) yapılan bir toplantıyla tanıttı. Toplantının açılış konuşmasını İstanbul Ticaret Odası Genel Sekreter Yardımcısı Av. Nuran Turan gerçekleştirdi. Turan, açılış konuşmasında mali destek programının önemine değindi. İstanbul Kalkınma Ajansı Program Yönetim Birimi Başkanı Süleyman Bayezıt da 2016 Mali Destek Programı hakkında bilgi verdi. Beyazıt, İSTKA’nın kâr amacı gütmeyen kurum, kuruluş ve işletmelere yönelik proje teklif çağrılarının başvuru koşullarını anlattı. 2016 için 110 milyon liralık bir bütçe ayrılacağını ifade eden Beyazıt “Proje çağrıları 6 başlıkta incelenecek” dedi. İSTKA’nın destek projesi başlıkları arasında, kâr amacı gütmeyen kurumlara yönelik, Afetlere Hazırlık, Bilgi ve İletişim Teknolojileri Odaklı Ekonomik Kalkınma, Sosyal İçeriğe Yönelik, Küçük Ölçekli Altyapı Desteği ve Yaratıcı Endüstrilerin Geliştirilmesi başlıkları yer alıyor.

31 Ocak 2016 Pazar

Çiğ köfte dünyaya yayılıyor

HABER: GÖZDE YENİOVA ÇİĞKÖFTEM 1993 yılında kurulan Çiğköftem, Türkiye’nin en büyük ve kurumsal fast food zincirlerinden biri olarak adlandırılıyor. Em International bünyesinde faaliyet gösteren şirket, Türkiye ve yurt dışında çok sayıdaki satış noktası ile ürünlerini geniş kitlelere ulaştırıyor. Çiğköftem bayiliği paketi içinde, komple stant veya dükkan malzemeleri yer alıyor.Çalışacak personel en az bir hafta eğitim alıyor. Ayrıca yıl içerisinde denetim ve eğitim için uzman personeller gönderiliyor. Konsept uygulaması Çiğköftem tarafından yapılıyor, ancak talep edilirse verilen projeye uygun olmak kaydıyla yatırımcının kendisi de yaptırabilir. Yer seçimine kendi karar veren şirkette, iş yapma potansiyeli yüksek olan işlek ve merkezi noktalar tercih ediliyor. Bayilik için gelirden pay ve reklam katılım ücreti bulunmuyor. KOMAGENE İlk üretimine 2003 yılında İstanbul’da başlayan Komagene, 2008 yılında 100’den fazla noktaya ulaştı. Vizyonu ve hedefi, tüm dünyaya yayılmak olan şirket, bu hedefiyle birçok yatırımcıya franchise veriyor. Komagene’nin orta vadedeki hedefi, çiğ köfteye paralel ürünlerle portföyünü genişletmek, üretimini bölgelerde yapmak ve yurt dışına açılmak. Şirket, en yüksek kazanç sağlayacak yeri seçme ve makul koşullarla kiralama konusundaki deneyimi ile yardımcı oluyor. Dükkanın dekorasyonunu ekibi ile gerçekleştiriyor. Katılım fonuyla oluşan reklam bütçesini yönetiyor; reklam ve promosyonları yapıyor. Franchise aldığınızda, seçilmiş bir lokasyonda markalı bir iş sahibi olup, eğitim alıp işinize hemen başlayabiliyorsunuz. OSES Etsiz çiğ köfte sektörünün önemli oyuncuları arasında yer alan Oses’in 1993 yılında Osman Yaşarin’in seyyar arabayla başlayan serüveni, ilk şubesini İstanbul Sultangazi’de açarak markalaşma yolunda adım atmasıyla ilerledi. AB standartlarında ilk fabrikayı kuran şirket, üretim kapasitesini de artırarak büyüdü ve yurt dışı açılımına hız verdi. Sektörde ilk dış yatırımı yaparak Almanya ve Çin’de fabrika kuran Oses, şimdi de yurt dışında şubelerini artırmayı hedefliyor. Bayilik için ödenmesi gereken tek bedel ise işletme dekorasyonunda kullanılacak olan yaklaşık 15 bin TL’lik yatırım maliyeti. Şubelerde aylık 25-35 bin TL arası ciro hedefleniyor. Satış üzerinden net yüzde 40 kâr marjı veriliyor. Şubelerin 20-30 metrekare arasında bir büyüklüğe sahip olması yeterli. TATLISES ÇİĞ KÖFTE Tatlıses Çiğ Köfte, kısa zamanda birçok kişiye bayilik vererek yurt genelinde yayılmayı başardı. 2010 yılında Tatlıses Gıda bünyesinde kurulan şirket, geleneksel çiğ köfteyi yurt içi ve yurt dışında temsil etmeyi misyon edindi ve yatırımlarla bunu büyük ölçüde sağladı. Bayilik için öncelikle 3 metre civarı bir ön cephesi olan dükkan gerekiyor. Ardından şirket sizin için dükkanın nasıl daha fazla kullanım alanına sahip olacağınızı hesaplayarak içinde bazı düzenlemelere gidiyor. Bayilik parası ile kurumsal yapısına uygun olarak mağazayı şekillendiriyor. Şirket, reklam konusunda da destek veriyor.

24 Ocak 2016 Pazar

Verimliliğin yolu iç denetimden geçer

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL Beş kişinin yapabileceği bir işte 30 kişinin çalışıyor olması, özkaynakların bir türlü verimli kullanılamaması, şirkete özel bir bilginin başka bir şirket tarafından da bilinir duruma gelmesi… Bunlar pek çok KOBİ’nin karşılaştığı sorunlardan sadece birkaçı… Uzmanlar Türkiye’de toplam istihdamın yüzde 78’ini, katma değerin yüzde 55’ini oluşturan KOBİ’lerin karşılaştığı bu sorunların etkili bir iç denetim mekanizmasıyla çözülebileceğini söylüyor. Türkiye İç Denetim Enstitüsü (TİDE) Başkanı Gürdoğan Yurtsever, KOBİ’lerin rekabet gücünün iç denetim mekanizmasını hayata geçirmekle artabileceğini söyleyerek, “Etkili bir iç denetim, KOBİ’lerde ne yazık ki sıklıkla karşılaşılan suistimallerin de önüne geçer” uyarısında bulundu. Yurtsever bu tespitini, İstanbul Ticaret Odası’nda gerçekleşen “KOBİ’lerde Etkili Yönetimin Güvencesi Olarak İç Denetim” panelinde dile getirdi. TEMEL DÜŞÜNCE İHTİYAÇ KOBİ’lerin kurumsallaşmasında iç denetimin hayati önem taşıdığına değinen Yurtsever, “İç denetim kuruma katma değer sağlayan bir mekanizma” bilgisini verdi. İç denetimin aynı zamanda etik kurallar da sağlayacağını belirten Yurtsever, şu bilgileri aktardı: “Günümüzde bankacılık, sermaye piyasaları, sigortacılık ve kamu idarelerinde iç denetim zorunlu, ancak KOBİ’lerde herhangi bir zorunluluk yok. Biz de bu duruma mevzuat ve zorunluluk yönünden bakmıyoruz. Temel düşünce ihtiyaç. İç denetimin zorunlu olmadığı KOBİ’lerde, iç denetim yönetim tarafından yapılıyor. Ama yaygınlık kazanması gerekiyor. Çünkü iç denetim hile ve kötüye kullanımın da önüne geçilmesini sağlayan bir mekanizma.” ÖNLEYİCİ TEDBİR TİDE Kurucu ve Onursal Başkanı Ali Kamil Uzun, işletmelerin varlığını devam ettirebilmesi için denetimin çok önemli olduğunu vurguladı. İşletmelerin ömrünün de insanlara benzediğini ifade eden Uzun şöyle konuştu: “Sürekli risk alıyoruz. Bunun için iç denetimin önemi çok büyük. Kurumsal sahip olduğumuz pek çok şey riske maruz kalıyor. Bunlara mukayyet olmak zorundayız. Doğru insan, iş ve çözüm ortaklarını seçebiliyor muyuz? Suistimallere açık mıyız? Şeffaf ve hesap verilebilir olmak, nerde, neyi, ne şekilde kontrol edebilmemizi görebilmek açısından önem teşkil ediyor. Denetim, kurumsal varlığın sürekliliği açısından karşımıza çıkıyor. Kontrol edilemeyen hiçbir varlığın hayatta kalması mümkün değil.” İç denetim mekanizmasını bir nevi röntgene benzeten Uzun, “İç denetimin önleyici hekim olma gibi bir fonksiyonu var” açıklamasında bulundu. ŞİRKETLERİN YAPILANMA SORUNU VAR Toplantının oturum başkanlığını yürüten Marmara Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Nuran Cömert, KOBİ’lerin baş gündem maddesinin iç denetim olduğunu ifade etti. Cömert, “900 bine yakın şirketin sadece 7 bin 500’ü KOBİ ölçeğinden büyük. Geriye kalan şirketlerin yapılanma sorunu var. Kurumsal sürdürülebilirlik açısından iç denetimin önemi büyük” dedi. KURUMA DEĞER KATAR Toplantının açılışında konuşan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Hasan Erkesim, iç denetimle hedeflenenin, işletmeyi amaçları doğrultusunda ilerletmek olduğunu söyledi. Erkesim, “KOBİ’ler için küresel riskler çok fazla. Riskleri yönetemeyen işletmelerin yaşam döngüsü daha kısa oluyor. İç denetim de riskleri yönetmesi adına bağımsız bir denetim oluyor” bilgisini verdi.

17 Ocak 2016 Pazar

Kansere karşı kadın gücü

HABER: YRD. DOÇ. DR. SARE AYDIN TÜBİTAK Marmara Teknokent ile ‘Kadın ve Demokrasi Derneği’ işbirliğinde düzenlenen “İnovasyonda Kadın Girişimcilik Kampı” birincisi, başarılı buluşlara imza atan girişimci ve genetik uzmanı Sinem Nalbantoğlu yarınlarımız için umut oluyor. Nalbantoğlu, meslek hayatına atıldığı ilk yıllarda tıpta moleküler tanı ve geliştirilebilir diagnostik sistemler üzerine çalışmış. Son iki yıldır ise TÜBİTAK ödülü ile gittiği Georgetown University Medical Center ve Ulusal Sağlık Enstitüsü (National Institutes of Health) immünopatoloji bölümünde doktora üstü araştırmacı olarak çalışıyor. Spesifik eğitim ve çalışma alanı tıpta erken moleküler tanı sistemlerinin keşfi olan Nalbantoğlu, yaptığı araştırmalar ile agresif kanser vakalarında erken tanı koyularak daha kısa sürede sonuca gidilmesi üzerine çalışmalar yürütüyor. ERKEN TANI ABD ve Hollanda’da davetli konuşmacı olarak yer aldığı uluslararası kongrelerin yanı sıra uluslararası dergilerde çok sayıda yayını ve yayın hakemlikleri bulunan Sinem Nalbantoğlu, “Agresif Kanserlerde Erken Tanı Panellerinin Türkiye’de de Geliştirilebilir Olması” konulu projesi ile KADEM ve TÜBİTAK-MARTEK işbirliğinde düzenlenen “İnovasyonda Kadın Girişimcilik Kampı”nda yarışan birçok proje arasından “Türkiye 2015 Kadın Girişimci Ar-Ge İnovasyon” proje ödülünü almaya hak kazandı. PROSTAT KANSERİ Amerika’da en agresif kanserlerden biri olan prostat kanseri çok merkezli projesi içinde yer alan Nalbantoğlu, prostat kanseri erken tanısında 3 süper molekül (belirteç-biyomarker) tanımladıklarını belirtiyor. Halen, bu belirteçleri pratik erken tanı ve tarama testleri halinde formülize etme üzerinde çalışan Nalbantoğlu, üniversitede Sağlık Yönetimi Bölümü’nde öğretim üyesi olarak yer alıyor ve derslerin yanı sıra araştırmacı ve davetli konuşmacı olarak sık sık ABD’ye gidiyor. TÜRKİYE’DEKİ HASTALAR Türkiye’de yardımcı doçent olarak görevine devam ederken TÜBİTAK-ABD ikili işbirliği projesi üzerine çalışmaya başladıklarını belirten Sinem Nalbantoğlu, bu işbirliğinin odağında Türk pankreas kanseri hastaları olduğunu ifade etti. Can yakıcı biyopsi ya da kan testleri yerine, hastayı korkutmayacak tükürük ve nefes örneklerini kullanarak spesifik kanser belirteçlerini tanımlama üzerine çalıştıklarını belirten Nalbantoğlu, kanser evre I ve II’de tanımlanabilen biyomarkerların elmas değerinde olduğunu söyledi. Nalbantoğlu, bu şekilde hastalığın takip ve tedavisi üzerine etki edebildiklerini anlattı. GİRİŞİMCİLİK DNA’MDA VAR Genç yaşına rağmen başarılı çalışma ve buluşlara imza atan Sinem Nalbantoğlu “Girişimcilik benim DNA’mda var” diyerek, sahip olduğu üretken genleri, girişimci/sanayici iş adamı olan babasından aldığını düşünüyor. Nalbantoğlu, kadınları çalışma hayatı içerisinde ve bilimsel buluşlar gerçekleştirme noktasında motive eden en önemli faktörün tutku, sabır ve kendine güven olduğunu ifade ediyor. KADINLAR BİLİMİ DE BAŞARIR Sinem Nalbantoğlu, “Kadın olarak böyle zor bir çalışma alanında başarı kolay gelmese de inanç, zekâ ve iyi niyet, yaşamınız boyunca sizi yarı yolda bırakmıyor” diyor. Nalbantoğlu, toplumlarda genellikle erkek alanı olarak görülen bilimsel alanda, kadınların da istedikleri ve kendilerine inandıkları takdirde büyük işler başarabileceklerini gözler önüne seriyor. Nalbantoğlu gibi kadınların toplumsal alanda profesyonel yaşam içerisinde başarılı olmalarının yolu öncelikle kendilerine güvenmelerinden ve desteklenmelerinden geçiyor. Ülkemizde geleneksel kalıplar nedeniyle yeteneklerini kullanamayan çok sayıda kadın var. Potansiyel sahibi bu kadınlarımızı toplumsal ve ekonomik süreçlere dâhil etmek, sosyoekonomik açıdan kalkınmış toplumlar düzeyine gelebilmemizin de yolunu açacak.

13 Ocak 2016 Çarşamba

2016 franchise fırsatları

HABER: GÖZDE YENİOVA KARAMEL LAB BAKERY CAFE İstanbul’un Etiler semtinde 2011 yılında açılan Karamel Lab Bakery Cafe, diyet, diyabetik kurabiye, gevrek, salata, börek ve ekmek çeşitleri, sütlü tatlı, kek, pasta ve cheese cake seçenekleriyle alternatifler sunan bir konsept. Şirket, tamamen kendi üretimleri olan ürünlerini ulaştırabilmek için öncelikle İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere büyük şehirlerde franchising sistemiyle büyümeyi planlıyor. 20 bin dolar başlangıç bedeli alınan bu iş modeli, toplam 80 bin dolar yatırımla kurulabiliyor. Bağdat Caddesi, Göktürk, Yeniköy, Cihangir, Nişantaşı ve büyük şehirlerdeki AVM’lere öncelik tanıyan şirket, şubeler için aylık 50 bin TL ciro hedefliyor. CHOCO KEBAB İtalyan menşeli Choco Kebab’ın en büyük özelliği, özel soslarla hazırlanan İtalyan tarzı krep ve pankek ürünleriyle öne çıkması. Türkiye distribütörlüğünü Kristal Gıda’nın yaptığı şirketin, Choco Kebab Stant ve Molde Choco Kebab Cafe şeklinde iki ayrı franchising konsepti bulunuyor. Birden çok stant tasarımı ile 1.5-5 metrekare yer kaplayan Choco Kebab standı, açık alan, cadde, alışveriş merkezleri veya var olan bir işletmeye ek konsept için ideal boyutlarda. 2016 yılında minimum 25 şube açarak toplam 40 şubeye ulaşmayı hedefleyen şirketin franchise ve makine bedeli 8 bin Euro’dan başlıyor. Ortalama bir alışveriş merkezine açılacak 5 metrekarelik bir standın toplam anahtar teslim bedeli 40 bin TL civarında. Royalty bedeli olarak yüzde 1 talep ediyor. BEBEK WAFFLE İstanbul’un Bebek semtinde 2007 yılında kurulan ve adını da semtten alan Bebek Waffle, bu yıl franchising ile büyüme kararı aldı. Şirket, 2016 yılı sonuna kadar 10 franchise şube açmayı hedefliyor. 30-40 metrekare bir dükkan, franchise giriş bedeli dahil olmak üzere 120 bin ile 150 bin TL arasında yatırım maliyetiyle açılabiliyor. Şirket, cadde ve AVM cornerlar’ına öncelik tanıyor. Profesyonel eğitim, reklam ve promosyon imkanı ile kaliteli seri üretim standartlarına sahip olmak franchise verilecek yatırımcılara sağlanan avantajlardan bazıları olarak ifade ediliyor. DİYET KAPIMDA Diyet Kapımda, kapıya servis diyet yemek hizmeti veren şirketlerden biri. 2012 yılında İzmir’de kurulan Diyet Kapımda, yakın zamanda franchise vermeye başladı. Geçen mart ayından bu yana 7 franchise şubeye ulaşan şirket, 2016 yılı sonuna kadar 11 yeni şube daha açmayı hedefliyor. Bu şubelerin dördünün İstanbul’da diğerlerinin ise Anadolu’da açılması planlanıyor. Franchise giriş bedeli olarak 10 bin dolar talep eden şirketin toplam yatırım maliyeti 80-100 bin TL arasında değişiyor. Royalty bedelini yüzde 5 olarak belirleyen Diyet Kapımda girişimcilere yüzde 30-40 kâr marjıyla çalışma imkanı sunuyor.

11 Ocak 2016 Pazartesi