Geçtiğimiz günlerde, Google’ın hızla yaygınlaşan yapay zeka tabanlı alternatifi olarak öne çıkan Perplexity, ‘Comet’ adını verdiği yapay zeka destekli web tarayıcısını duyurdu. Kullanıcılara ChatGPT benzeri cevaplar sunan Perplexity, son dönemde özellikle yapay zeka ile özetlenmiş arama sonuçları sayesinde geniş bir kullanıcı kitlesine ulaştı.
Şirketin CEO’su Aravind Srinivas, Comet lansmanını Google’a karşı açılmış yeni bir cephe olarak görüyor. Zira bugüne dek kullanıcılar Perplexity’nin yapay zeka destekli arama motoruna çoğunlukla Google Chrome üzerinden erişiyordu. Şimdi ise hedef daha iddialı: Tarayıcıyı doğrudan yapay zeka merkezli bir ekosisteme dönüştürmek.
Aslında mesele yalnızca bir tarayıcı çıkarmaktan ibaret değil. İnternetin en büyük kapısı, yani tarayıcı kimdeyse, kullanıcı davranışları da onun kontrolünde oluyor. Google’ın arama motorundaki üstünlüğü, büyük ölçüde Chrome’un pazar payıyla güçleniyor. Perplexity’nin stratejisi, bu zinciri kırıp doğrudan kullanıcının masaüstüne yerleşmek. Bu nedenle Comet’in asıl cazibesi, arama sonuçlarını özetleyen yapay zeka motorunun artık varsayılan olarak tarayıcının kalbine gömülmesi.
Comet’in öne çıkan özelliği, ‘Comet Assistant’ adını taşıyan yapay zeka ajanı. Kullanıcıların e-postalarını, takvimlerini özetleyebiliyor; sekmeleri yönetiyor, web sayfalarında geziniyor. Tarayıcı içinde açılan bir yan panel sayesinde, bulunduğunuz sayfanın içeriğini anında analiz edip sorularınızı cevaplayabiliyor. Yani tarayıcı sadece internete açılan bir pencere değil, aynı zamanda sürekli yanınızda duran dijital bir asistan haline geliyor. Bu yönüyle Comet, tarayıcı deneyimini kökten yeniden tanımlamaya aday.
Ancak işin bir de karanlık yüzü var. Kullanıcının takvimini düzenlemek, e-postaları özetlemek ya da sosyal medya içeriklerini okumak için tarayıcıya geniş yetkiler vermek gerekiyor. Google hesabına erişim, ekranı görme, hatta e-posta gönderme izni gibi uzun bir liste söz konusu. Bu, ister istemez güvenlik ve mahremiyet kaygılarını gündeme getiriyor. Yapay zeka ajanları doğru çalışabilmek için derin erişime ihtiyaç duyuyor; fakat bu erişim, kullanıcıların kişisel verilerini daha kırılgan hale getiriyor.
Üstelik Comet, mükemmel olmaktan uzak. Basit görevlerde başarılı olsa da karmaşık işlerde çuvallayabiliyor. Örneğin, San Francisco Havalimanı’nda uzun süreli otopark ararken tarihleri yanlış girdi, uygun olmayan sonuçlar önerdi ve ısrarla hatalı rezervasyonu tamamlamaya çalıştı. Bu, yapay zeka sistemlerinin kronik sorunlarından biri olan ‘halüsinasyonlar’ın tarayıcı alanında da kolayca ortadan kalkmadığını gösteriyor.
Rekabet cephesi de dar değil. Google Chrome ve Apple Safari hâlâ pazarın ezici çoğunluğunu elinde tutuyor. Öte yandan Browser Company’nin ‘Dia’ adını verdiği yapay zeka tarayıcısı, geçtiğimiz aylarda piyasaya çıktı. OpenAI’nin de kendi tarayıcısını hazırladığı, hatta Chrome’un kurucu ekibinden isimleri transfer ettiği konuşuluyor. Yani önümüzdeki birkaç yıl, yalnızca arama motorlarının değil, tarayıcıların da yeniden tanımlandığı bir ‘savaş dönemi’ olacak.
Tarihsel açıdan bakıldığında, tarayıcı savaşları yeni değil. 1990’larda Netscape ile Internet Explorer arasında geçen rekabet, internetin kaderini belirlemişti. Bugün sahneye yapay zeka eklendi. Fark şu ki, artık mesele hız ya da tasarım değil; kişisel veriler, bağlamı anlama yeteneği ve kullanıcıyla birebir çalışan yapay zeka ajanlarının ne kadar güvenilir olduğu.
Geleceğe dönük öngörü şu: Tarayıcı, yalnızca web’e açılan bir kapı olmaktan çıkıp, kişisel bir ‘işletim sistemi’ haline gelecek. Comet’in arkasındaki vizyon da tam olarak bu. Kullanıcıların e-postasından takvimine, sosyal medya akışından arama motoruna kadar her şey tek bir çatı altında, yapay zekanın süzgecinden geçerek yönetilecek. Bu, devasa bir fırsat ama aynı zamanda devasa bir risk. Çünkü böylesi bir bütünleşme, başarıyla sonuçlanırsa ‘sonsuz kullanıcı sadakati’ sağlayabilir; başarısız olursa tarihin en kısa ömürlü girişimlerinden biri olarak kayda geçer.
Bugün geldiğimiz noktada tablo açık: Yapay zeka tarayıcı savaşları başladı. Bir yanda onlarca yıllık tecrübesi ve pazar payıyla Google, diğer yanda esnekliği ve yenilikçiliğiyle genç oyuncular. Bu savaşın kazananı, sadece daha hızlı ya da daha şık bir tarayıcı sunan değil; aynı zamanda güvenlik, doğruluk ve kullanıcıya değer katan yapay zeka deneyimini kusursuzlaştıran taraf olacak.