Daha önce kamuoyuna yansıyan ve üzerinde tartışılan konulardan TBMM’ye sevk edilen düzenlemede bazıları yer almadı. Kanun teklifinde yer almayan bazı hükümlerin muhtemelen Cumhurbaşkanı yetkisi ile hayata geçirilmesi planlanıyor. Bazı hükümlerde ise kamuoyundan gelen uyarılar dikkate alınarak ince ayarların yapıldığını görüyoruz. Bu yazımızda daha ziyade geneli ilgilendiren dahili asgari kurumlar vergisi uygulamasının son durumu ile devir KDV’yi sınırlayan hükümler üzerinde değerlendirme yapacağız.
YURT İÇİ ASGARİ KURUMLAR VERGİSİ
Asgari kurumlar vergisi uygulaması son haliyle; kurum kazancına, kanunen kabul edilmeyen giderler ile metinde hariç tutulanlar dışındaki istisna ve indirimlerin eklenmesi suretiyle bulunacak tutar matrah alınarak bunun üzerinden yüzde 10 vergi alınması esasına dayanıyor. Bu şekilde hesaplanan vergi ile normal kurumlar vergisi matrah üzerinden hesaplanan kurumlar vergisi kıyaslanıyor, hangisi fazla ise o verginin alınması öngörülüyor.
Yapılan bu düzenlemeyle bir anlamda anayasal sıkıntı da yaratabilecek olan cironun matrah alınması esasından vazgeçildiği görülüyor. Madde kurumlar vergisinin ruhuna daha uygun bir hale gelmiş oluyor. Halka arz, ihracat veya sanayi sicil belgesi sahibi üreticiler için uygulanan kurumlar vergisi indirimleri dikkate alınıyor. Yatırım teşvik belgesi sahibi şirketlerin yatırıma katkı tutarları ile sınırlı olarak mükellefin kendi beyanı üzerinden indirimli kurumlar vergisi uygulaması nedeniyle ödemedikleri verginin düşülmesi suretiyle bu haklar korunuyor. Özellikle kurumlar vergisinin genel mantığı gereği mükerrer vergilemenin önlenmesi anlamında, matraha dahil edilmeyecek istisnalar arasına iştirak kazançları ile esasen elde edilen kazanç mahiyeti taşımayan emisyon primleri ve gayrimenkullerden sağlanan kazançlar hariç yatırım fon ve ortaklıklarının kazanç istisnaları yine hariç tutuluyor. Ayrıca kooperatiflerin risturn istisnaları, sat geri kirala işlemlerinden oluşan kazançlar ve Ar-Ge tasarım indirimi gibi maddede sayılan indirim ve istisnalar matraha dahil edilmemiş oluyor.
Maddede yeni işe başlayan kurumlar bakımından 3 hesap dönemi asgari kurumlar vergisi uygulanmaması öngörülüyor. Ayrıca Cumhurbaşkanı tarafından sektörler, faaliyet konusu, iş kolları ya da üretim alanları itibarıyla farklı oranlar belirleme yetkisi alınarak uygulamada doğabilecek sıkıntıların önüne geçilmesi de amaçlanmış. Bu haliyle asgari kurumlar vergisi uygulaması makul hale gelmiş. Kanun teklifinde, iştirak satış kazancı istisnasının kaldırılmasına ilişkin bir düzenleme yer almıyor. Ancak bu madde kapsamında doğal olarak iştirak satış kazançları da asgari vergiye tabi tutuluyor.
KATMA DEĞER VERGİSİ İNDİRİMİ SINIRLANIYOR
Bu hüküm ile beş yıl içerisinde indirilemeyen KDV özel bir hesaba nakledilip, bu özel hesaptaki tutarların üç yıl içerisinde talep etmek suretiyle vergi incelemesi sonucuna göre gelir veya kurumlar vergisi matrahından indirimi imkanı sağlanıyor. Burada yapılan yeni bir hak verilmesi değil, öteden beri olan bir hakkın sınırlanması anlamına geliyor. Bu da, muhtemeldir ki, anayasal sıkıntı doğurabilecek bir durum yaratacaktır. Şayet indirim hakkının kaldırılması yerine bu hak seçimlik olarak verilse daha uygun olurdu.
DEĞERLENDİRME
Kanun teklifinin ne şekilde yasalaşacağı elbette TBMM görüşmeleri sonunda ortaya çıkacaktır. Bir hususu daha burada ifade etmekte yarar var. O da, Gelir Vergisi Kanunu 94. maddesinde alınan yetkidir. Buna göre, sektör veya faaliyet konularına göre mal veya hizmet alımlarında stopaj yapılabilecektir. Bu yetkinin nasıl kullanılacağını elbette bilemeyiz. Gerçek kişilere ödenen konut kiralarından stopaj yapılması gibi daha önce dolaşan metinlerde yer alan, ancak sevk edilen metinde bulunmayan hükümlerin yetki ile hayata geçirilmesi planlanıyor ise, bu tür düzenlemeleri yapmadan birkaç kez düşünmek gerekir. Zira, bu tür düzenlemelerin kayıt dışını önlemeyi değil, aksine daha çok kayıt dışılığı teşvik edici sonuçlar doğurabileceği unutulmamalıdır.
22 Temmuz 2024 Pazartesi