istanbul-ticaret-gazetesi
istanbul-ticaret-gazetesi
Giriş: 27.06.2025 - 09:05
Güncelleme: 27.06.2025 - 09:05
MUHAMMET AKSAN

MUHAMMET AKSAN

Günümüzde sosyal medya platformlarının etkisiyle dizi, film ve sinema sektöründe üretilen içerikler yalnızca içerik olarak kendileri değil, aynı zamanda içlerinde yer alan tiplemelerin fiziksel ve davranışsal özelliklerinin sosyal medya akımlarına konu olmasıyla da tanınır ve popüler hale gelir. Peki tipleme nedir? Türk hukuku kapsamında tiplemeler korunabilir mi?


Bu soruların cevabını vermeden önce 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) kapsamında eserin tanımına bakmamız gerekir. Eser, “Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri” olarak tanımlanmıştır. FSEK, güzel sanat eserlerinin kapsamını ise madde 4’te düzenlemiş ve “…8) Her türlü tiplemelerdir” demekle tiplemeleri de güzel sanat eseri olarak eser kapsamına dahil etmiştir. 


Sayılan hükümler ve tanım doğrultusunda tiplemelerin FSEK madde 4/1 f-8 kapsamında korunduğu sonucuna ulaşabiliriz, ancak bu noktada yargı kararlarının istikrarlı olmadığını da eklemek gerekir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 22.10.1991 tarihli 1996/6769-7173 sayılı kararında belirttiği ve Daire’nin uygulamasında da görüldüğü üzere “Bir tiplemenin FSEK 4/1 f-8 uyarınca güzel sanat eseri olarak korunabilmesi için başkalarınca tiplemenin özellikle iki veya üç boyutlu görüntüsünün izinsiz olarak kullanılması gerekir. Buna karşılık, FSEK 83. maddesi uyarınca bir tiplemenin ‘eserin alameti’ olarak korunabilmesi için Dairemizin uygulaması doğrultusunda, henüz bir görüntü olarak karşımıza çıkmamış ve sadece orijinal bir edebi ad olarak tipleme adlarının ya da görüntü olarak karşımıza çıkmış olsa bile eserin görüntüsü değil de salt orijinal edebi tipleme adlarının başkalarınca haksız rekabet oluşturacak şekilde izinsiz olarak kullanılması gerekir” şeklinde tiplemenin ne zaman ve hangi hal ile koşullarda FSEK kapsamında korunacağı sayılmıştır. 


Tiplemelerin hangi hallerde uyuşmazlıklara konu olduğunu ve Yargıtay’ın bakış açısını daha iyi anlamak adına iki kararı inceleyelim.


1. ÇOCUKLAR DUYMASIN-HAVUÇ KARARI 

İlgili dava kapsamında özetle; davacı, ‘Çocuklar Duymasın’ adlı dizinin senaristi ve yapımcısı olduğunu, dizideki ‘Havuç’ karakterinin FSEK kapsamında eser niteliğinde olduğunu ileri sürerek, davalının bu karakterin bir kopyasını oyuncak bebek olarak üretip sattığını iddia etmiştir. Davalı eyleminin telif hakkı ihlali ve haksız rekabet oluşturduğunu belirterek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesi, Havuç karakterinin FSEK kapsamında eser niteliğinde olduğunu ve davalının ürettiği oyuncağın bu karakterle benzerlik taşıdığını belirterek FSEK 68. maddesi uyarınca 3 kat tazminata hükmetmiştir. Davalı taraf ise, oyuncak bebeğin özgün bir tasarım olduğunu ve davacının Havuç karakteri üzerinde telif hakkı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.


Bölge Adliye Mahkemesi, Havuç karakterinin FSEK kapsamında eser niteliğinde olmadığına hükmetmiş, ancak davalının ürettiği oyuncağın dizideki karakterle benzerlik taşıdığını belirterek, haksız rekabet oluştuğuna kanaat getirmiş ve davalıyı FSEK 83. maddesi ile TTK 56-57. maddeleri kapsamında tazminata mahkûm etmiştir. Yargıtay, Bölge Adliye Mahkemesi kararını, “Somut olayda davacının sadece senaryo yazarı ve yapımcısı olarak, üç boyutlu ‘Havuç’ tiplemesi üzerinde hem FSEK 4/1f-8 anlamında güzel sanat eseri sahibi olduğu, hem de davacı tarafından senaryo yazımı sırasında oluşturulan ‘Havuç’ edebi karakteri/tiplemesi üzerinde FSEK 83.maddesi kapsamında eser alameti olarak hak sahibi olduğu anlaşılmaktadır” gerekçesiyle davacı lehine bozmuştur.


Kararda, Havuç karakterinin güzel sanat eseri olarak korunabileceği ve izinsiz oyuncak üretiminin mali hak ihlali ve haksız rekabet teşkil ettiği belirtilmiştir. Ayrıca, FSEK 70. maddesi kapsamında davalının elde ettiği haksız kazancın tespit edilmesi gerektiği, ancak bu hususun değerlendirilmediği vurgulanmıştır.


2. KELOĞLAN KARARI-YARGITAY 11. HD., E. 2022/1505 K. 2023/1380 T. 7.3.2023

İlgili dava kapsamında davacı, ‘Keloğlan’ adlı çizgi filmin ikinci sezonunun ilk 11 bölümünün senaryosunu yazdığını ve bu süreçte yarattığı karakterlerin, sözleşmesi sona erdikten sonra da izinsiz kullanılmaya devam ettiğini ileri sürerek maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. Ayrıca, 12. bölümden itibaren senarist olarak adının jenerikte yer almasının manevi hak ihlali oluşturduğunu savunmuştur. Mahkemece verilen ilk kararda “Keloğlan çizgi filminin 2. sezondaki 1-11. bölümlerinin senaryolarını davacının yazdığı, senaryonun sinema ilim ve edebiyat eseri olarak nitelendirilebilecek bir fikir mahsulü olduğu, anılan bölümlerdeki senaryo içinde yer alan bazı tiplemelerin davacı tarafından yaratıldığı, tiplemelerin sahibinden izin alınmaksızın kullanılmasının eser sahibinin işleme, çoğaltma ve umuma iletim haklarını ihlal ettiği, ancak davalı TRT’nin muvafakatname ile davacıdan sayısız ve süresiz olarak izin aldığı gerekçesiyle davalı TRT yönünden davanın reddine, diğer davalı yönünden davanın kısmen kabulüne, davacının senaryo yazarı olarak yer aldığı Keloğlan çizgi filminde anılan karakterler üzerinde eser sahibi olduğunun tespiti ile davalının tecavüzünün menine” hükmüne varılmış olup karar bozulmuştur. Bozma sonrasında “…davacının 2. sezon 1. ve 11. bölümlerin senaryolarının sahibi olduğu, davacının yazmadığı bölümlerde senarist olarak adının geçmesinin manevi hak ihlali olduğu, dava konusu tiplemelerin davacı tarafından yaratıldığı, davacının hak devri yaptığı bölümler dışında bu tiplemelerin kullanılmasının maddi-manevi hak ihlali olduğu gerekçesiyle davanın kabulü”ne karar verilmiştir.


İlgili karar ikinci kez bozulmuş ve mahkeme ikinci bozma doğrultusunda “Davacının, TRT’de yayınlanan ‘Keloğlan’ isimli çizgi filmin 2. sezonunun ilk 11 bölümünün senaryosunu yazdığı ve bu eserlerden doğan hakkını 5846 sayılı Kanun’un 52. maddesi uyarınca davalı tarafa devrettiği, davacının sadece senaryo yazarı olduğu ve yazmış olduğu senaryoda yer alan ‘Balkız, Kara, Sivri, Örgülü, Dede-Bilgecan, Kirpi-Prenses, Balkızın Annesi, Sinek, İnatçı, Tomurcuk, Kısa-Huysuz, Uzun, Karavezir’ çizgi film karakterlerini oluşturduğu, ancak söz konusu karakterlerin grafik görünümlerinin başkalarınca oluşturulduğu ve davacının çizgi film grafikleri ve görüntüleri üzerinde bir hakkının bulunmadığı, bu durumda davacı tarafından senaryo yazımı sırasında oluşturulan edebi karakter adlarının ancak 5846 sayılı Kanun’un 83. maddesince eser alametleri kapsamında korunabileceği, eserden doğan mali haklar, bir kere devredildikten sonra gerek eserin ad ve alametleri, gerekse o eserin bir parçası olan anlık görüntüler veya 5846 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (8.) bendi anlamında eser tiplemeleri gibi eserin bölünmez parçalarına (mütemmim cüz) dayalı mali hakların devredilmediğinin söylenemeyeceği, yasal yoldan mali hakları devrolunan eserin kullanılması çerçevesinde, eserden doğan alametin ve tiplemelerin kullanımının da hukuka uygun kabul edilmesi gerektiği, eserin bir bütün olarak kabulü ile bir kısmında senaryo yazarlığı yapan kişinin adının kullanılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı ve davacının yarattığı ve mali haklarını devrettiği eserin adı ile alameti niteliğindeki tiplemelerinin hukuka uygun kullanımının devamı nedeniyle senaryo yazarı olarak adının kullanılması hukuka aykırılık değil uygunluk sebebi olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.”


Bu kararlar, tiplemelerin FSEK kapsamında korunabilirliği konusunda yargı içtihatlarında tam bir istikrar sağlanamadığını gösterir. Yargıtay, bazı durumlarda tiplemeleri güzel sanat eseri veya eser alameti olarak kabul ederken, bazı durumlarda özgünlük kriterini karşılamadığı gerekçesiyle koruma kapsamı dışında bırakır. Bu durum, tiplemelerin hukuki statüsünün somut olayın özelliklerine göre değişebileceğini ve her bir vakada ayrı değerlendirme yapılması gerektiğini ortaya koyar.