Türk Ticaret Kanunu’na göre anonim şirketler 50 bin TL, limited şirketler 10 bin TL sermaye ile kurulabilirler. Yeni TTK’da yapılan ve reform niteliğindeki en önemli düzenlemelerden bir de tek kişilik anonim ve limited şirketlerin kurulabilmesi imkanı getirilmesidir. Değişiklikten önce anonim şirket kurmak için en az 5 kişi limited şirket kurmak için de en az 2 kişi olmak gerekiyordu. Bu durum birçok şirkette saman ortak veya sayıyı tamamlayıcı ortak veya ortakların olması gibi bir zarurete neden oluyordu. Duruma göre bu zorunluluğun ortaya çıkardığı bazı olumsuzluklar söz konusu oluyordu. Oysa yeni TTK ile bu durum ortadan kaldırılmak suretiyle sermaye şirketi kurulması kolaylaştırılmıştır. Elbette önemli olan sermaye şirketlerinin çok ortaklı ve güçlü yapılar olarak varlıklarını uzun süre devam ettirmeleridir. Ancak bunun bu tür yasal zorlamalarla olamadığı geçen dönemde çok net olarak görüldü. Esas olan birlikte çalışma ve paylaşma kültürünün geliştirilmesidir. Bunun için yasal zorunluluklardan ziyade ortaklık kültürünün ve her şeyin yazılı kurallarının belirlenmesi ve ona göre davranmayı içselleştirmek son derece önemlidir.
Şirket kuruluşları ve kurulan şirketlerin hayatiyetlerini devam ettirmeleri konusunda diğer şartların oluşmasının yanında şirketin nakit yönetiminin sağlıklı yürütülmesi olmazsa olmaz bir önemdedir. Hayatiyetini devam ettiremeyen veya batan birçok şirketin esasen nakit yönetimini doğru ayarlayamamak nedeniyle zor duruma düşmesi ve sonuçta iflas etmesi çok görülen bir durumdur. Bu anlamda da TTK’da bazı koruyucu hükümler düzenlenmeye çalışılmıştır. Sermayenin 2/3’ünün kaybedilmesinin teknik iflas nedeni olarak kabul edilmesi bunlardan en önde belirtebileceğimiz bir hükümdür. Aslında asgari sermaye şartına bakıldığında çalışılan sektör itibarıyla veya yapılan yatırımın kamuyla ilişkili olması gibi nedenlerle konulan asgari sermaye şartları dışında sermayenin 2/3’ünün kaybedilmesi çok da sıkıntı doğurmayabilecektir. Ancak bu tür yüksek asgari sermaye zorunluluklarının olduğu durumlarda teknik iflas durumuna girilmesi aslında birçok şirkete göre ciddi bir öz varlığı olan şirketler bakımından bile söz konusu olabilir.
SERMAYE ARTIRIMI VE AZALTIMININ AYNI GENEL KURULDA YAPILMASI
Sermaye artırımı Türk Ticaret Kanunu’nun 456-472’nci maddelerinde sermaye azaltımı ise 473-475’inci maddelerinde düzenlenmiştir. Burada önemli olan bir konu da sermaye artırımı ve azaltımının aynı genel kurulda yapılabilmesinin mümkün olup olmadığıdır. Bu konuda yaygın olan görüş sermaye azaltımı ve artırımının, önce sermaye azaltımı yapılması kaydıyla aynı genel kurulda yapılabileceği yönündedir. Esasen sermaye azaltımında üçüncü kişilerin hak kaybına uğramaması bakımından Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan süreçleri vardır. Bunun detayına burada girmeyeceğiz. Bu sürelerin istisnası sermaye azaltımının zarara mahsup suretiyle yapılmasıdır.
Önce sermaye artırımı sonra sermaye azaltımının da esasen bize göre aynı genel kurulda yapılmasının önünde bir engel olmamalıdır. Bazı görüşler ana sözleşmede hüküm bulunmak kaydıyla bunun mümkün olduğu yönündedir. Ancak uygulamada Gümrük ve Ticaret Bakanlığı önce sermaye artırımı yapılmasının tescilini istemektedir. Buna gerekçe olarak özellikle zarar nedeniyle öz sermayenin 2/3’ünün kaybedildiği durumlarda, sermaye artırımı ile en azından bu teknik iflas durumunun ortadan kaldırılmasını görmek istiyor. Bilahare sermayenin zarar ile mahsup suretiyle istenilen seviyeye kadar gerekli yasal prosedürler de uygulanmak kaydıyla azaltılabilmesi mümkün oluyor. Durum böyle olunca da işlemin iki aynı genel kurulda yapılması gibi bir noktaya gidiliyor.
Bize göre; öz varlığın 2/3 ünün kaybedilmesi şartı öz varlığın asgari sermaye tutarının altına düşülmemesi şeklinde uygulansa bütün bu problemler olmadan ve daha kolay prosedürlerle sermaye artırımı ve azaltımının aynı genel kurulda yapılmasının tartışılacak bir tarafı kalmaz. Buna göre şirketler tek genel kurul toplantısı ile önce sermaye azaltımı sonra da sermaye artırımı yapabilirler.
29 Nisan 2019 Pazartesi