Giriş: 07.11.2025 - 08:53
Güncelleme: 07.11.2025 - 08:53
OSMAN ARIOĞLU

OSMAN ARIOĞLU

Her yılın son çeyreğinde ekonomi çevrelerinde aynı soru yankılanır: “Bu yıl yeniden değerleme oranı kaç olacak?”


Aslında bu oran, çoğu vatandaş için soyut bir kavram gibi görünse de hayatımızın neredeyse her alanına dokunur. Çünkü gelir vergisi dilimlerinden tutun da pasaport harcına kadar pek çok vergi, harç, ceza bu oran üzerinden belirlenir.


Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298’inci maddesine göre yeniden değerleme oranı, her yıl ekim ayı sonu itibarıyla gerçekleşen yıllık ortalama yurtiçi ÜFE artış oranıdır. Bu yıl da tablonun temeli belli oldu. 2026 yılı için yeniden değerleme oranı yüzde 25.49 olarak ortaya çıktı. Şimdi önümüzdeki yıl maktu vergi, harç ve ceza tutarlarındaki artışın ne şekilde olacağı için gözler yayınlanacak Cumhurbaşkanı kararı veya kararlarına çevrilmiş oldu. 


ORAN DEĞİL, TUTAR ARTAR

Öncelikle şu ayrımı yapmak gerekiyor: Yeniden değerleme oranı, vergi oranlarını değiştirmez; sadece maktu tutarları artırır.


Gelir vergisinden motorlu taşıtlar vergisine kadar birçok vergi türünde, parasal sınırlar bu orana göre güncellenir. Farklı artış oranı belirleme yetkisi Cumhurbaşkanı’ndadır. Cumhurbaşkanı, ilgili yılda uygulanacak vergi, harç ve cezalar için yeniden değerleme oranının yüzde 50’sine kadar artırımlı veya indirimli oran belirleyebilecektir.  


Bu uygulama, hem enflasyonun etkisini sınırlamayı hem de vergi sisteminin reel değerini korumayı amaçlar. Ancak Cumhurbaşkanı, Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 123’üncü maddesi uyarınca, bu oranı yüzde 50’ye kadar artırma veya indirme yetkisine sahiptir. Yani dilerse, gelir vergisi dilimleriyle diğer maktu tutarlar için farklı artış oranları belirleyebilir.


BAKAN ŞİMŞEK’TEN İPUCU: ‘DAHA DÜŞÜK ARTIŞ’

Yeniden değerleme oranının netleşmesinin ardından Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in kamuoyuna yansıyan bir açıklaması dikkat çekti.


Sayın Bakan, enflasyon hedeflerini dikkate alarak, maktu tutarlarda yeniden değerleme oranından daha düşük artışlar yapılabileceğinin sinyalini verdi. Bu yaklaşım, bir yönüyle mali disiplinin korunması amacını taşıyor; diğer yandan da enflasyonla mücadelede psikolojik etki yaratmayı hedefliyor.


Gerçek artış oranlarını ise aralık ayında yayımlanacak genel tebliğlerle öğreneceğiz. Bu noktada, enflasyonun etkisiyle gelirlerin zaten ciddi anlamda eridiği dikkate alınarak gelir vergisi tarife dilimlerinde en azından yeniden değerleme oranı kadar artış yapılması, diğer vergi, harç ve ceza tutarlarının Bakanın beyanatı doğrultusunda indirimli uygulanması, enflasyonla mücadelenin algısal gücü açısından oldukça önemli. Zira vatandaş, vergi kalemlerinde aşırı bir artış gördüğünde “Devlet enflasyonu peşinen kabul ediyor” hissine kapılabiliyor.


KİRA İSTİSNASI TARTIŞMASI

Öte yandan, TBMM’ye sevk edilen bir yasa teklifiyle kira gelirlerinde uygulanan istisna tutarının tamamen kaldırılması da gündemde. Bu, özellikle düşük gelirli mülk sahipleri açısından ek bir yük anlamına gelebilir. Zira sembolik düzeyde kira geliri elde eden vatandaşların beyanname verme zorunluluğu, her ne kadar hazır beyan sistemi olsa da hem bürokratik külfet hem de maliyet yaratacaktır.


Üstelik konut kiraları üzerindeki baskının arttığı bir dönemde, bu istisnanın kaldırılması konut piyasasındaki psikolojik sıkışmayı daha da derinleştirebilir. Bu nedenle sembolik de olsa mevcut istisnanın korunmasının daha dengeli bir tercih olacağı kanaatindeyiz.


ÜFE, TÜFE VE PSİKOLOJİK ETKİ

Yeniden değerleme oranı, Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) üzerinden hesaplandığı için ÜFE’nin TÜFE’den düşük gerçekleştiği dönemlerde bu durum kamuoyunda daha olumlu bir hava yaratır.


Nitekim kasım ayında TÜFE artışı yüzde 32.87 iken, yeniden değerleme oranı yüzde 25.49 olmuştur. Yaklaşık 7 puanlık fark, vatandaşın gözünde ‘nispeten kontrollü bir artış’ algısı oluşturacaktır.


Elbette enflasyonun geleceği açısından asıl belirleyici unsur çekirdek enflasyon göstergeleridir. Ancak, ÜFE’nin TÜFE’nin gerisinde kalması bile ekonomik psikoloji açısından önemli ve olumlu bir mesaj niteliğindedir: 


‘Enflasyon geriliyor’ algısı, beklentileri yönetmede en az rakamlar kadar güçlü bir araçtır.