Dr. Adnan Ertemel
Dünya tarihine baktığımızda kriz zamanlarında alınan kritik kararların etkilerinin kalıcı olduğunu ve insanlığı olumlu ya da olumsuz anlamda derinden etkilediğini görüyoruz. Korku ve panik ortamı devletlerin vatandaşlarına normal zamanlarda kabul ettiremeyeceği birçok eylemi itiraz etmeden yapmalarına neden oluyor.
Koronavirüsün istisnasız tüm dünyayı derinden sarstığı bu günlerde benzer kararların arefesinde olduğumuzu söylemek mümkün...
KORUMACI POLİTİKALAR YÜKSELİŞTE
Dünyada genel olarak görece daha otoriter devletçi ve korumacı politikaların kaçınılmaz olarak yükselişe geçeceği söylenebilir.
Türkiye’de Hayat Eve Sığar (HES) mobil uygulaması örneğinde olduğu gibi vatandaşların attığı adımların dijital ortamda takip edilip ‘risk teşkil eden’ vatandaşları hızlıca tespit ve izole edilmesini sağlayan uygulamalar öne çıkıyor. İlk örnekleri Güney Kore ve Çin’de görülen bu uygulamalar etkili olmakla birlikte yine Çin’de bir süredir uygulanan ‘Sosyal Kredi Skoru’ uygulamasını tekrar gündeme getirdi. Devletin vatandaşlarını çeşitli yapay zekayla donatılmış akıllı kameralar ve çeşitli sensörlerle sürekli olarak gözetlediği ve oyunlaştırılmış kredi skoru uygulamasıyla ‘iyi vatandaş’ olması için motive ettiği bu uygulama haliyle birçok farklı kesim tarafından sakıncaları gündeme getirilerek eleştiriliyor.
Bu uygulamaları savunanlar pandemi dönemi gibi dönemlerde toplum sağlığının kişisel haklardan önemli olduğu argümanını öne çıkarıyor.
KİŞİSEL VERİ PAYLAŞILMIYOR
Peki, gizlilik ve mahremiyetimizden ödün vermeden HES gibi temas takip uygulamaları geliştiremez miyiz?
Tam da bu konuda kısa bir süre önce ‘açık kaynak kodlu’ ve ‘yüzde 100 güvenilir’ bir uygulama geliştirildi. Şimdiden gönüllülerce onlarca dile çevrilen uygulama sayesinde hiçbir kişisel veriyi paylaşmadan temas takibi yapılmasının önü açılıyor.
Uygulama şu şekilde çalışıyor:
* Vatandaşın telefonuna indirdiği mobil uygulama (app) her 5 dakikada bir bluetooth üzerinden çevresine anlamsız mesajlar gönderiyor. (Bu mesaj anlamsız olmakla birlikte sadece o kişinin telefonunun ürettiği tekil bir mesaj)
* Telefonun sahibi bir restoran, park vb. yerdeyken yakınında bulunduğu sırada uygulama, aynı uygulamayı kullanan diğer kişilerin ürettiği mesajları da dinliyor ve hafızasına kaydediyor.
* Telefonun sahibi birkaç gün sonra enfekte olup Covid-19 pozitif teşhis konulmuşsa geriye dönük olarak telefon sahibiyle geçmişte belli bir süre (örneğin 15 dakika) boyunca yakında bulunan diğer bireyler sorgulanıp tespit edilebiliyor.
Tüm bu işlemler, hiçbir kişisel bilgi paylaşımına gerek kalmadan yapılıyor. Sağlık Bakanlığı HES uygulamasının bir sonraki versiyonunda bu tür bir uygulamayı benimseyerek mahremiyetinden ödün vermek istemeyen vatandaşları da kazanarak uygulamayı benimsemesini sağlayabilir.
Özetle, pandeminin etkisini arttırdığı bu zor zamanlarda doğru kararlar vermek her zamankinden kritik durumda. Bu dönemde mahremiyet ve kişisel verilerden ödün verilmemesi, gelişen teknolojilerle pekala mümkün. Kayıt zinciri (blockchain) teknolojisinin mümkün kıldığı pseudonymity kavramı (devlet gibi) ikinci partilerin sadece izin verilen veriye izin verildiği şekilde erişimi güvence altına alıyor.
10 Temmuz 2020 Cuma