PROF. DR. NURULLAH GÜR
Amerikan doları, bir-iki istisna dışında dünya genelinde değer kazanıyor. Dolar endeksi bir yıl öncesine kıyasla yüzde 22 yukarıda.
Euro/dolar paritesi 1’in altına indi. İngiliz sterlini, dolar karşısında tarihin en düşük seviyesine geriledi. Yeşil banknotun bu denli istikrarlı ve genele yayılmış biçimde değer kazanmasına neden olan çok fazla faktör var.
Nedenlerden ilki, Fed’in diğer merkez bankalarına kıyasla para politikasını daha sert sıkılaştırması. Özellikle Avrupa Merkez Bankası (ECB), Fed’in agresif faiz artışlarına yeterince karşılık veremiyor. ABD ve Avrupa arasındaki faiz makasının açılması, yatırımcıları dolara yönlendiriyor.
AVRUPA’DA RESESYON BEKLENTİSİ
AB, aynı anda çok fazla sorunla mücadele etmeye çalışıyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası iyice ayyuka çıkan enerji krizi, Avrupa ekonomisi için büyük bir tehdit unsuru. Enerjiye erişimin zorlaşması ve enerji fiyatlarının kısa sürede üç kat artması neticesinde Avrupa ekonomisinin resesyona girmesi kaçınılmaz gibi. ABD, enerji arzı noktasında daha korunaklı bir noktada. Enerji fiyatları Amerikan ekonomisini ısırsa da enerjiye erişimde Kuzey Amerika’nın çok büyük bir problem yaşaması beklenmiyor. Merkel sonrasında Almanya’nın siyaseten tökezlemeye devam etmesi, İtalya’da aşırı sağın yükselişini sürdürmesi, AB’nin işini iyice zorlaştırıyor. Risklerin ve belirsizliğin bu denli yüksek olduğu bir dönemde Avrupa ülkelerinin lider ve siyasi istikrar sorunu yaşamaları, doğru kararların zamanında alınmasını engelliyor. Avrupa ekonomisinin geleceğine yönelik kötüleşen beklentiler euro üzerinde baskı oluşturuyor.
İngiltere’de de durum farklı değil. İngiltere’nin çiçeği burnunda Başbakanı Liz Truss, henüz piyasalara güven verebilmiş değil. Yeni hükümetin geçen hafta açıkladığı mali politikalar, İngiltere’de bütçe açığını ve hazinenin borçlanma gereksinimini artıracak cinsten. Piyasaları endişelendiren bu gelişmenin ardından sterlin adeta bir gelişen ülke para birimi gibi hızla değer kaybetti.
GELİŞEN ÜLKELERDEKİ ATMOSFER
Gelişen ülkeler evreninde de durumlar karışık. Küresel likiditenin suyunu çekmesi ve faizlerin yükselmesi, gelişen ülkelerde cari açık ve(ya) borç yüklerine dair endişelerin artmasına sebep oluyor. Büyük pazarlarda iktisadi faaliyetin yavaşlaması, gelişen ülkelerin ihracat gelirlerini olumsuz etkileyecek. Sıfır vaka politikasından vazgeçmeyen Çin’de yaşanan arz kesintileri büyümeyi iyice frenlemiş durumda. 2021’de yüzde 8.2 büyüyen Çin ekonomisinin bu yıl yüzde 2.8 büyümesi bekleniyor. Özetle, gelişen ülkelerdeki ekonomik atmosfer de doların değer kazanmasına zemin hazırlıyor.
Amerikan ekonomisinin onlarca problemine rağmen dolar şu anda kötünün iyisi olarak kabul ediliyor ve güvenli liman olarak görülüyor. Kısa vadede doların seyrinin tersine dönmesi beklenmiyor. Şu anda kırmızı alarm seviyesinde değiliz. Ancak, özellikle euro ve sterlin için işler daha da kötüleşecek olursa, küresel döviz piyasalarına kontrollü bir ince ayar çekmek gerekebilir. Tıpkı 1980’lerin ortasındaki Plaza Anlaşması’nda olduğu gibi.
07 Ekim 2022 Cuma