nurullah.gur@marmara.edu.tr
Kamu maliyesi, son 20 yılda Türkiye ekonomisinin en güçlü yönlerinden biri oldu. Bu dönemde bütçe açığının GSYH’ye oranı çoğu zaman yüzde 3’ün altında kaldı. Kamu borcunun GSYH’ye oranı ise yüzde 30 civarında. Türkiye, kamu maliyesine yönelik bu iki gösterge özelinde hem G20 hem de akran ülkelerden pozitif ayrıştı.
Son 3 yılda ise kamu maliyesinin yorulma emareleri gösterdiğini söylemek yanlış olmaz. Koronavirüs salgını, seçim ekonomisi ve deprem felaketleri, kamu harcamalarının ortalamanın çok üzerinde artmasına neden oldu. 2023 yılında deprem için merkezi hükümet bütçesinden ayrılan fon 960 milyar TL’yi buldu. Bu rakam bile birçok şeyi anlatmaya yetiyor.
Devletin bütçeyi sürdürülebilir biçimde yönetebilmesi için harcamaların daha titiz ve etkinlik odaklı biçimde yapılmasına her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Bunun yanı sıra bazı harcama kalemlerinde kamunun vatandaşın gözündeki algıyı değiştirmesi gerekiyor. Makam araçları ve masraflı devlet etkinliklerinde olduğu gibi. Bu harcamaların toplam kamu bütçesindeki payı oldukça düşük olsa da algıyı fena halde bozuyor. Tasarrufun özendirilmeye çalışıldığı bir dönemde önce devletin bu konuda vatandaşa örnek olması lazım. Kamu maliyesinin enflasyonla mücadeledeki önemini de göz ardı etmeyelim. Enflasyonu dizginleyebilmek için para politikası ile maliye politikasını uyumlaştırmalıyız.
HARCAMALARIN KOMPOZİSYONU
Kamuda tasarruf dendiği zaman hemen akıllara kemer sıkma politikaları geliyor. Türkiye’de kamunun kemerleri aşırı biçimde sıkmaya ihtiyacı yok. Gereksiz harcamaları kısmakla kamuyu güçsüzleştirmeyi birbirine karıştırmayalım. Yukarıda belirttiğim üzere, Türkiye şu an bile birçok ülkeden çok daha sürdürülebilir bir kamu maliyesine sahip durumda. Türkiye’nin asıl odaklanması gereken konu, kamu harcamalarının kompozisyonu olmalı. Harcamaları daha seçici ve kalkınma dostu hale getirmeliyiz. Zira Türkiye’nin kentsel dönüşümden yeşil dönüşüme, teknolojik atılımlardan gıda arz güvenliğine kadar birçok alanda devletin düzenleyici, destekleyici ve koordine edici fonksiyonlarına ihtiyacı var. Tüm dünyada kamunun ekonomik gelişmeye dair seçici, dönüştürücü ve hedef odaklı dokunuşları artarken, bizim kamu sektörünü güçsüzleştirmemiz rasyonel olmaz.
VERİ VE HEDEF ODAKLI ÇALIŞMA
Son açıklanan ‘Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi’ ile kamu kaynaklarını maddi, beşeri sermaye ve zaman açısından etkinsiz yerlerden çekip Türkiye’yi ekonomik ve sosyal açılardan daha müreffeh kılacak verimli alanlara yönlendirmeyi amaçlamalıyız. ‘Hantal devlet’ yapısından kurtulup ‘kalkınmacı devlet’ mekanizmasına doğru geçiş yapmalıyız.
Devletin israf veya gereksiz gördüğü hangi harcama kalemlerinde ne kadar tasarruf hedeflediğini, her bir kamu kurum ve kuruluşu için detaylı biçimde çalışmak gerekiyor. Bunun yanı sıra sosyal harcamalardan tarım, sanayi ve teknoloji teşviklerine kadar tüm kamu harcamalarını daha seçici biçimde gerçekleştirmeliyiz. Bu hesaplamalar ve planlamaları yaparken ve hedefleri takip ederken bürokrasi, büyük veri ve yapay zeka gibi yeni nesil bilişim teknolojilerinden faydalanılması şart. Veri ve hedef odaklı çalışmak, bu gibi programlardan alınabilecek verimi artırır. Umarım yeni programda bu hususlara dikkat edilir ve maksat hasıl olur.
20 Mayıs 2024 Pazartesi