PROF. DR. NURULLAH GÜR
Veri (data), günümüzün en büyük varlıklarından biri haline geldi. Zira veri, ekonominin tüm birimlerinin daha sağlıklı kararlar alabilmesi ve verimli çalışabilmesine yönelik büyük katkılar sağlıyor. Tüketicilerin doğru ürüne ulaşabilmelerinden tutun da şirketlerin kendilerine en uygun stratejileri belirleme süreçlerine kadar her aşamada veriye ihtiyaç duyuluyor. Özellikle de politika yapım sürecinde. Piyasaların mevcut durumunu ve beklentilerini takip edip sektörlerin ihtiyaç duyduğu farklı türdeki politikaları belirlemek, tasarlamak ve uygulamak için önce veriye ulaşmak, ardından veriyi analiz etmek son derece önemli. Bunun en yakın ve çarpıcı örneğini salgın döneminde yaşadık. Sektörlerin koronavirüs salgınından etkilenme dereceleri ve dolayısıyla ihtiyaçları/beklentileri çok farklıydı. Bu farklılıklar gözetilmeden herkese verilen tek tip kamu desteklerinden istenen sonuçların alınamadığını gördük.
Üç ayda bir açıklanan ekonomik göstergeler, gidişatı takip etmek için eskiden yeterli geliyordu. Ama artık öyle değil. Ekonomi çok sofistik bir yapıya büründü. Geçmişe kıyasla ekonomiyi etkileyen çok fazla unsur var. İş ortamı da çok hızlı değişkenlik gösteriyor.
Milli hasıla gibi birkaç ay geriden açıklanan göstergelerin ekonomik atmosferi yakından takip etme noktasında ne kadar yetersiz kaldığı gerçeğini salgın döneminde hep beraber yaşadık. Günümüzde veriyi daha iyi biriktiren, sınıflandıran ve işleyebilen ülkeler; kaynaklarını daha verimli kullanırlar, ekonomik sorunlara daha hızlı ve sağlıklı çözümler üretirler ve bunlar sayesinde toplumun refahını kalıcı biçimde arttırabilirler.
ARAŞTIRMA MERKEZLERİNİN ROLÜ
Eskiden veri denilince akıllara kamu kurumları gelirdi. Kamu kurumları veri konusunda halen çok kritik bir pozisyondalar. Ama dijital çağda veri, birçok farklı yöntem ve kurum tarafından toplanabilir hale geldi. Kamu yararını düşünerek veri toplayan birimlerin başında araştırma merkezleri geliyor. Bu noktada araştırma merkezlerine büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Araştırma merkezlerinden kaliteli ve kapsamlı veriye ulaşıp onu en doğru yöntemlerle analiz ederek reel sektöre ve politika yapıcılara yol gösterici nitelikte çalışmalar yapmaları bekleniyor.
Finans sektörünün tekelini kırmak…
Finans sektörü, uzun yıllardır veri ve araştırma işlerini daha fazla ciddiye aldı. Finansal oyuncular, ekonomiye dair kendi beklentilerini daha iyi yansıtabilecek veriler ve analizler üretiyorlar. Bunları kamuoyu ve politika yapıcılarla paylaşıyorlar. Haliyle günümüzde finans sektörünün görüşleri ve beklentileri çok baskın hale geldi. Bu, çok sağlıklı bir durum değil. Zira, finans sektörü ekonominin bütün gerçeklerini eksiksiz biçimde yansıtamaz. Reel sektörün nabzını ölçen, şirketlerin -özellikle de KOBİ’lerin- mevcut durumunu ve beklentilerini yansıtan verilere ve araştırmalara ihtiyacımız var.
İTOSAM’IN MİSYONU
İstanbul Ticaret Odası, bu amaç ve ihtiyaçlara yönelik olarak bir araştırma merkezi kurdu. İstanbul Ticaret Odası Stratejik Araştırmalar Merkezi (İTOSAM), 8 Eylül itibariyle tarihi Liman Hanı’nda resmi olarak faaliyetlerine başladı. İTOSAM’ın çalışmalarının ana merkezinde reel sektör yer alacak. İTOSAM; makroekonomik beklentiler, finansmana erişim, beşeri sermaye, Ar-Ge, inovasyon, e-ticaret, dış ticaret, göç, küresel belirsizlikler ve iklim değişikliği gibi reel sektör için kritik öneme sahip konularla ilgili veriler toplayacak, araştırmalar yapacak ve etkinlikler düzenleyecek. İTOSAM’ın İstanbul’un ticari hayatı ve Türkiye ekonomisi için faydalı işlere imza atmasını dilerim.
30 Eylül 2022 Cuma