adnan.ertemel@gmail.com
İnternet devriminin tüm dünyada ses getirdiği 1990’lı yılların ortalarında ben üniversitede bilgisayar mühendisliği okurken internet startup’larının popülerliği zirve yapmıştı. Dot.com krizi olarak bilinen çöküş yaşanmadan önceki yıllarda bir startup’ın yatırım alabilmesi için internetle ilgili özgün ve iddialı bir yazılım şirketi olması çoğunlukla yeterliydi. Doğru ya da yanlış iş fikri ayırt etmeksizin bilinçsizce hatta çılgınlık seviyesinde startup’lara yatırım yapılması dot.com krizinin asıl nedeniydi…
O yıllarda bir startup’ın iddialı olabilmesi yani yatırımcıların gözünde kredibilitesinin olabilmesi için ‘iyi bir iş planı’ olmalıydı.
Yüzlerce sayfayı bulabilen bu iş planları yeni bir işten bahsedildiği düşünülürse tamamen varsayımlardan ibaret. Yepyeni bir iş fikrinin henüz herhangi bir pazar doğrulaması yapılmadığı hâlde üç-beş yıl sonrasının finansal projeksiyonunu çizmesi ne derece inandırıcı olabilir ki?
Peki, o yıllarda neden iyi bir iş planı yapmak bu kadar önemseniyordu?
Silikon Vadisi’nde o yıllarda fon yöneticiliği yapmış bir arkadaşım, bu soruya hiç unutamadığım şu cevabı vermişti: Startup ekiplerini değerlendirirken iyi bir iş planı kaleme alacak, bir başka ifadeyle yapmak istediklerini formal biçimde projelendirip finansal analizini yapabilecek ve stratejisini formülize edip ikna edici biçimde yazıya dökecek kadar yetenekleri var mı ve bu işe vakit ayırabilecek kadar işlerini önemsiyorlar mı, aslında bunu görmek istediklerini, yoksa hiçbir yatırımcının iş planlarının tümünü okuyacak kadar vakti ve zamanı olmadığını söylemişti.
Bu konuda Silikon Vadisi’nde Stanford Üniversitesi’nde ders veren, aynı zamanda eski seri girişimci olan ünlü startup hocası Profesör Steve Blank, çarpıcı bir tespitte bulunuyor. Blank’e göre iş planı hazırlamanın girişimcilikle yakından uzaktan bir alakası yok. İş planları sadece kreatif yazımdan ibaret ve üniversitelerin dil eğitimi veren bölümlerinde okutulmalı… Ben de yaklaşık 10 yıl aktif girişimcilik yapan biri olarak bu konuda samimiyetle şunu söyleyebilirim: İş fikrinizle ilgili iş planı yazıyorsanız, ikna edici ve etkileyici yazma yeteneğiniz varsa sahibi olduğunuz o iş fikrine başlangıçta pek inanmasanız bile günün sonunda kendinizi de ikna edip fikre koşulsuz inanır hâle gelebiliyorsunuz.
İŞ MODELİ İNOVASYONU
Peki, günümüzde modern startup mantığı neyi öğütlüyor?
Günümüzde yeni kurulan startuplar bir yana, yerleşik büyük şirketler de iş planı yapmak yerine fikri belli başlı yapıtaşlarıyla tek bir sayfada az ve öz biçimde özetleyen iş modeli tuvali üzerine resmediyor. Tuvaldeki yapıtaşlarının bir ya da birkaçında birden farklı yöntem deneyip sıradışı dönüşüm hangi kurguda elde ediliyor sorusuna cevap bulmaya çalışıyorlar. İş modeli inovasyonu kavramı tam da bununla ilgili. Sonuçta günümüzde üç-beş ay önce çalışan bir iş modeli artık çalışmayabiliyor ya da geçmişte çalışmayan bir iş modeli günümüzde anlamlı olabiliyor. Her şeyin dinamik olduğu böyle bir belirsizlik ortamında iş fikirlerini, startup benzeri deneme yanılma esasına göre ve çevik biçimde sürekli sınayarak ilerlemek hayati önem taşıyor.
Mesela, Nestlé 1980’li yıllarda patentini aldığı ancak tamamen batık bir iş kolu olan Nespresso’yu tam da bu yöntemle, iş modeli inovasyonu yaparak çok kârlı bir operasyon haline getirmeyi başardı.
26 Şubat 2024 Pazartesi