Gelir İdaresi, mükellef odaklı yeni olumlu bir adım daha attı. Katma Değer Vergisi (KDV) iadeleri için ihtisas vergi daireleri kurulmaya başlanıldı. İhtisas vergi dairesi uygulaması aslında çok önceki dönemlerde de özellikle İstanbul’da uygulamaya konulmuştu. 90’lı yılların ilk yarısında açılan Dış Ticaret Vergi Dairesi, Kurumlar Vergi Daireleri ve Ulaştırma Vergi Dairesi’ni bu adıma örnek olarak saymak mümkün.
Bu uygulamalar zaman içerisinde teknolojinin de daha çok işin içine katılmasıyla geliştirilerek devam ettirildi. En son 2005’te Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı’nın kurulması ile bu uygulama daha özel bir boyuta taşınmıştı. Öncelikle bankalar ve sigorta şirketleri olmak üzere önemli ölçeğin üzerindeki belli sayıdaki mükellef bu başkanlık bünyesine alınarak hem işin gereği uygulamaları daha komplike hale gelen bu mükelleflere daha iyi hizmet verebilmek ve aynı zamanda da daha iyi takip edebilmek bakımından, gelişmiş ülke örneklerine de uygun olarak bu adım geliştirilmişti. Başlangıçta büyük mükelleflerin vergi denetimlerinin dahi bu daire tarafından yürütülmesi esası planlanmıştı. Ancak zaman zaman olduğu üzere Türkiye özelindeki bazı gelişmelerle vergi denetim kurulunun ayrı bir birim olarak kurulması ile beraber vergi denetimi ayrı bir başlık olarak yürütülmeye devam ediyor.
Günümüzde teknoloji sayesinde mükellefin vergi dairesine gidip gelmesi son derece sınırlı seviyeye inmiştir. Neredeyse tüm işlemler internet vergi dairesi aracılığı ile yapılabilir haldedir. Bunun en önemli istisnası yapılan önemli geliştirmelere rağmen hala daha KDV iadeleri için vergi dairelerine gidilme ihtiyacı doğabilmesidir. Hatta yapılmaya çalışılan standardizasyon çalışmalarına rağmen iade prosedürleri hâlâ kısmen de olsa vergi daireleri bazında değişiklik gösterebiliyordu. İade süreçleri vergi dairesi uygulamasına göre farklı zamanlarda sonuçlandırılabiliyordu. Bu nedenle Üst yönetim veya bizzat Bakan tarafından zaman zaman basın yoluyla iade sürecinin hızlandırılacağına ilişkin açıklama yapılması gereği doğabiliyordu. Özellikle 2009 dünya ekonomik krizi sonrasında ihracata artış hızının yavaşlaması ve ihracat marjlarının da sınırlanması sonucunda KDV iadeleri, işin sürdürülebilmesinde her zamana göre daha önemli bir hale gelmeye başlamıştı. Bu nedenle de ihracatçılar tarafından da en çok dile getirilen konuların başında KDV iadelerindeki gecikmeler oluyordu.
İdare bütün bu eleştirileri dikkate alarak yeni bir uygulama olarak KDV iadeleri bakımından ayrı bir modelleme ile ihtisas vergi dairesi uygulamasını yürürlüğe koydu. Artık KDV iadeleri her vergi dairesinde değil ihtisas vergi dairelerince yerine getiriliyor. Bunun mükellefler bakımından anlamı ve önemi çok fazladır. En azından bütün teknolojik imkanlara rağmen vergi dairesi bazında az da olsa farklılaşabilen örnekler ortadan kalkmış olacak, iade süreçlerindeki standardizasyon daha uygulanabilir bir hale gelecek. Burada önemli konu teknoloji harici kontroller için bu vergi dairelerinde yeteri sayıda uzman personelin istihdamı ile süreçlerde herhangi bir tıkanmaya sebebiyet verilmeden işlemlerin gerçekleştirilebilmesidir.
İdarede öteden beri geliştirilmeye çalışılan ‘en iyi iyinin düşmanıdır’ felsefesi ile arayışın devam ediyor olması ve vergi dairesinin fonksiyonunun sadece vergi tahsil etmek değil, mükellefi müşteri gözüyle görerek ona verdiği hizmetin kalitesini artırma konusunda sürekli arayış içerisinde olan anlayış ile hareket etmesidir. Başta Maliye Bakanı Naci Ağbal ve Gelir İdaresi Başkanı Adnan Ertürk olmak üzere emeği geçenleri tebrik ediyorum. Bu tür iyileştirme adımlarından haberdar oldukçabunları dile getirmeye devam edeceğimiz tabidir.
06 Şubat 2017 Pazartesi