TÜİK’in açıkladığı kasım ayı enflasyon rakamları, uzun süredir ilk defa aylık bazda yüzde 1’in altında gerçekleşti. Yüzde 0.89 ile piyasa beklentilerinin de altında gelen bu veri, enflasyonda yavaş da olsa aşağı yönlü bir eğilimin güçlendiğini gösteriyor. Bununla birlikte geçtiğimiz günlerde açıklanan üçüncü çeyrek büyüme verisiyle birlikte değerlendirildiğinde, enflasyonla mücadelenin ekonomiye yansıyan maliyetlerinin belirginleştiğini de söylemek mümkün.
Bu köşede zaman zaman ifade ettiğim üzere, enflasyonla mücadelenin uzaması hem gelir dağılımını bozuyor hem de büyüme üzerinde baskı oluşturuyor. Açıklanan veriler, bu maliyetlerin bir kısmının artık büyüme tarafında görünmeye başladığını ortaya koyuyor.
2026: MÜCADELENİN KRİTİK EŞİĞİ
Bu rakamlar üzerinden yapılacak spekülasyonların sonu gelmez; ancak veri ne söylüyor diye baktığımızda, enflasyondaki iniş sürecinin yavaş ama kararlı şekilde devam ettiğini görmek mümkün. Elbette enflasyonla mücadelede 2026 yılı, en kritik eşik olarak öne çıkıyor.
Bu nedenle hem 2026 için vergi ve harç artışlarında uygulanacak oranın yeniden değerleme oranının ne kadar altında olacağı hem de yeni yıldaki asgari ücret artışının vereceği mesaj büyük önem taşıyor. Özellikle sektörlerin yeni yıl zamlarında, maliyet yapısında asgari ücret ve kamunun fiyatını belirlediği ürünlerdeki artış payının çok üzerinde bir zam eğilimine gidilmesi durumunda, ilgili kamu kurumlarının müdahale etme ihtimali de akılda tutulmalı.
GELİR DAĞILIMI AÇISINDAN ZAMANIN MALİYETİ
Enflasyondaki yavaşlama elbette sevindirici. Ancak bu köşede daha önce de ifade ettiğimiz gibi mücadelenin uzaması gelir dağılımındaki bozulmayı daha derin hissedilir hale getiriyor. Buna karşın, gelinen noktada önemli mesafe alındığını ve hız çok yüksek olmasa da aşağı yönlü seyrin korunmasının şu an için en kritik konu olduğunu vurgulamak gerekiyor.
TÜİK-İTO KARŞILAŞTIRMASI NE GÖSTERİYOR?
İstanbul Ticaret Odası (İTO) da her ay İstanbul’a ilişkin enflasyon verilerini açıklıyor. İTO’nun kasım ayı enflasyon oranı yüzde 1.19 olarak açıklanırken, TÜİK’in Türkiye geneli için açıkladığı oran yüzde 0.87 oldu. Tüketici enflasyonu verileri arasında makul bir örtüşme olsa da asıl dikkat çekici fark üretici fiyatları tarafında görülüyor.
İTO’nun açıkladığı toptan eşya fiyatları endeksinde kasım ayı artışı yüzde 2.14 olarak gerçekleşti. Buna karşılık TÜİK’in ÜFE verisi aynı ayda sadece yüzde 0.84 arttı. Bu fark, özellikle İstanbul’daki maliyet baskılarının daha yüksek olduğunu ve ekonomi yönetiminin bu veriyi dikkatle takip etmesi gerektiğini gösteriyor.
KORELASYON DEVAM EDİYOR, FARKLAR TAKİP EDİLMELİ
Aşağıdaki grafikte 2008 yılından bu yana TÜİK ile İTO TÜFE endeksleri arasındaki bazlı korelasyonun büyük ölçüde devam ettiğini görüyoruz. Aralık ayı için yaklaşık yüzde 1’lik artış beklentisi de grafiğe tablo aşağıdaki gibi görülüyor.
Üretici fiyatlarındaki İstanbul kaynaklı baskının ise önümüzdeki dönemde tüketici fiyatlarına olası yansımaları nedeniyle yakından takip edilmesi gerekecek.
