Her yeni yıla yeni ümit ve dileklerle gireriz. 2015 özellikle iki genel seçimin gölgesinde ve ayrıca komşu ülke Suriye’de yaşanan iç savaşın ülkemize yüklediği büyük mülteci akını realitesi altında geçti. Ümit ederiz ki 2016 bölgemizdeki sorunların çözüldüğü, ülkemizde yapısal reform adımlarının atılmaya başlandığı ve gerçek anlamda kalkınma hamlelerinin ivmelendirdiği bir yıl olur.
Yeni yıla girerken ekonomi alanında en çok üzerinde durulan konuların başında net asgari ücretin seçim vaadine paralel 1300 TL ye çıkarılması ve bunun özellikle sanayi ve hizmetler kesimindeki işverene yüklediği maliyetler tartışması oldu. Kamu bu artışın yaklaşık 110 TL’lik kısmını karşılayacak. Geriye kalan önemli yük yine işverenin üzerinde kalacak. Asgari ücretteki bu artış sadece asgari ücret kısmı ile sınırlı kalmıyor elbette. Bu artışa paralel olarak asgari ücretin üzerindeki her ücret seviyesinde de kademe kademe azalmakla beraber bir ücret artışı söz konusu oluyor. Esasen işveren kesiminin önemli bölümünün itirazı da zaten bu nedenden kaynaklanıyor.
Bunun nedeni çoğu işyerinde ağırlıklı ücret ödemelerinin zaten asgari ücretin üzerinde seyrediyor olmasıdır. Aslında bu durum bir anlamda asgari ücrette oransal anlamda gerçekleşen yüksek artışın işverenlere ortalama maliyet artış oranının daha aşağıda gerçekleşebilmesinin ve zor da olsa katlanılabilmesinin yegane nedeni olacaktır. Bunun getireceği en önemli risk işverenlerin verimliliği artırmak amacıyla çalışandan yana tasarrufa gitmeye yönelebilmeleridir. Olası bir diğer risk de kayıtdışı ücret ödemelerinin ilk etapta biraz artışı olacaktır.
Yeni yılda en önemli konu üretimde katma değerin artırılmasına yönelik alınacak mesafedir. Bunun için teşvik politikasında önemli değişikliklerin uygulamaya girmesini bekliyoruz. Elbette sosyal amaçlı bölgesel ve genel nitelikli teşviklerden tamamen vaz geçilmesi gerektiğini söylemiyoruz. Ancak ağırlık verilmesi gerekenin, spesifik olarak konu bazlı yüksek katma değer yaratan ve geliştirilebilirliği olan alanlarda, gerektiğinde kamunun da işin içerisine girmesi suretiyle işlem bazlı teşviklerin uygulamaya konulmasıdır.
Kamu harcamaları cephesinde artık mali disiplin kültürü oturmuş olduğu için çok endişe taşıyan bir durum yok. Elbette yaşanan terör olayları ve bölgemizdeki gelişmelerin yaşattığı ekstra maliyetler bu yılda da olacaktır. Temennimiz bunların bütçe performansını zorlayıcı noktaya gelmemesidir.
Kamuda son zamanlarda biraz gözlemlenmeye başlayan büyüme trendinin de yeni yılda verimlilik esası ile tekrar tersine döneceği bir yıl olması en önemli dileğimizdir. Bu konuda ümitvar olmamızın en önemli nedeni bu konularda yetkinliğinden emin olunan Bir Başbakan Yardımcısının sadece reformlardan sorumlu olarak görevlendirilmesidir. Elbette kamuda koordinasyon ve eşgüdüm sağlanması kağıt üzerinde görüldüğü kadar kolay değildir. Ancak burada Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Başbakanımızın konuya olan duyarlılıkları bu alanda minimum aksamanın yaşanarak ciddi mesafeler alınmasını sağlayacaktır.
Petrol fiyatlarının devam edeceği beklenen düşük seyri en önemli yumuşak karnımız cari açık konusunun bu yıl da risk oluşturmadan geçilebilmesini sağlayacaktır.
En önemli konu yatırım maliyetlerinin zorlanmayacağı, enflasyon ve kur dalgalanmalarının daha küçük boyutlarda seyredeceği bir politika setinin uygulamaya konulmasıdır. Bu konuda temennimiz merkez bankası üzerinde psikolojik baskı yaratılmaya çalışılmadan, ekonomi yönetimi eşgüdümü içerisinde kararların alınabilmesidir.
Sonuç olarak her şeyin daha iyi olacağı bir yıl olması dilekleriyle.
03 Ocak 2016 Pazar