Dr. Adnan Veysel Ertemel
Arz talep dengesinde arz, talebin çok üstüne çıkmış durumda… Gün geçtikçe bu durumu daha derinden hissediyoruz. Artan küreselleşme bu olguyu daha da pekiştiriyor. Birçok sektörde Türk şirketleri karşısında Uzakdoğu ülkelerindeki KOBİ’ler bile rakip haline geldi. Eskiden farklı ülkeyi tercih edebilmek için en az bir konteyner dolusu ürün göndermeliydiniz. Ancak günümüzde devletler kurdukları ihracat ekosistemlerinde ve Alibaba.com gibi oyuncuların desteğine küçük bir KOBİ’nin bir konteyneri diğer birçok şirketle paylaşacak ve ihracat süreçlerinin çoğuna karışmadan ihracat yapabilmesinin önünü açmaya çalışıyor. Birinci için bir ülke için küreselleşme ve artan dış ticaret bir tehdit olarak görülebileceği gibi aynı zamanda ciddi bir fırsat olarak değerlendirilebilir.
MARKALAŞMAK
Bu yeni dünya düzeninde markalaşmak kritik öneme sahip... Uzun dönemli bir yatırım gerektiren, sadece belirli bir kalite standardını istikrarlı biçimde sunmanın ötesinde olarak rekabette bir konumlandırma stratejisi ve bir marka kimliğiyle tüketicilerin zihninde kalıcı yer edinmeyi içeren çok yönlü bir yaklaşımın ürünüdür. Sabır gerektiren markalaşma süreci, ülkemizin içinde bulunduğu açmazdan çıkmanın en önemli anahtarlarından biridir...
Günümüzde markalar fiziksel faydanın ötesinde olarak meta-fiziksel boyutta da katma değer üretmek durumundadır. Başarılı markalar tüketicilerin tüm duyu organlarına hitap eden etkileyici deneyimler tasarlıyor. Böylelikle markanın hatırlanması ve tercih nedeni haline gelmesi mümkün oluyor. Bu süreçte duyu organlarının her biri ayrı öneme sahip. Singapur Havayolları, markaya özgü olarak geliştirdiği kokusunu sadece uçak içinde değil, dünyanın her yerindeki acentelerinde de kullanıyor. Havayolu şirketinin sadık müşterileri acenteye adım attığı anda duydukları koku sayesinde şirketin sunduğu eşsiz deneyimleri hatırlıyor.
HATIRDA KALAN DENEYİMLER
Teknoloji ne kadar gelişse de marka tercihinde eskiden kalma algı ve alışkanlıklarımız öne çıkıyor. Yeni alınan bir otomobilde araç içinde duyulan fabrika kokusu, bazı tüketicilerin sıfır kilometre otomobil almasının nedenlerinden biridir.
Bu durumun farkında olan bazı otomobil firmaları, işi şansa bırakmayıp yeni araçlara bu kokuyu içeren özel tasarlanan bir parfüm sıkıyor.
Benzer şekilde bazı tüketiciler otomobil bayisinde test sürüşü yaptıktan sonra otomobilin kapısını kapatırken tok bir ses çıkmasını bekler. Aksi halde otomobilin dayanıklı olmadığı kanaatine varır. Bazı otomobil firmaları, aracın kapısı kapandığında idealde nasıl bir ses çıkmalı konusuna çalışan ayrı araştırma ekiplerine sahip. Günümüzde elektrikli otomobiller hiç ses çıkarmadığı için eski otomobil seslerini duyamaz olduk. Özellikle spor araçlarda bazı tüketiciler gaz pedalına yüklenildiğinde motordan gelen sesten hoşnut oluyor. Bu durumun farkında olan Porsche markası, Teycan model yeni elektrikli aracı için 500 dolarlık ekstra bir paketle eski motor sesini geri getiriyor.
Nissan, Canto (bu kelime Latince şarkı söylüyorum anlamına geliyor) adını verdiği motor teknolojisi sayesinde elektrikli araçlarının hareket halindeyken motor sesini yaya ve sürücünün kolaylıkla duyabileceği enerjik bir tonda şarkıya dönüştürüyor. Araç düşük hızdayken devreye giren bu özellikte ses tonu geri giderken ve hız değiştiğinde farklılaşıyor.
Kısaca teknoloji ne kadar gelişse de, (eskiden gelen) duyularımıza hitap eden ve hatırda kalan deneyimler olmak ve markalaşmak günümüzde ve gelecekte farklılaşmanın ve tercih sebebi olmanın en önemli anahtarı...