tatil-sepeti
Osman ARIOĞLU

Osman ARIOĞLU

Diğer Yazıları

Aralık ayı enflasyon rakamlarının açıklanmasıyla beraber 2015 yılı enflasyon gerçekleşmeleri kesinleşmiş oldu. Yıllık enflasyon; TÜFE yüzde 8.81, Yİ-ÜFE yüzde 5.71 olarak gerçekleşti. Bu rakamlardan sonra doğal olarak Merkez Bankası enflasyon hedefini bir kez daha tutturamamış oldu. Bu denli önemli bir baskı altında enflasyon hedefinin tutmayacağı piyasa tarafından büyük ölçüde tahmin ediliyordu. Esasen benim düşüncem Merkez Bankası da zaten belirlediği üst bandın biraz üzerinde bir gerçekleşme olmasını göze almıştı. Ama Merkez Bankalarının en önemli görevlerinden biri de beklentileri iyi yönlendirmeye çalışmak olduğundan, biraz hedefi muhafazakar açıklamayı tercih etmişti demek yanlış olmaz herhalde. Üstelik Merkez Bankası bunu yaparken yine hedefi tutturamadı eleştirilerini alacağını da göze almış oldu.

EN ÖNEMLİ ETKEN KUR

2015 yılı enflasyon gerçekleşmelerinde en önemli neden TL’nin Dolar karşısında yüzde 25’i aşan değer kaybı olduğunu söyleyebiliriz. Merkez Bankasınca yapılan son beklenti anketinde 2016 dolar kuru beklentisinde kısmen olumluya dönük eğilimlerin ağırlık kazandığı görülüyordu. Bu beklenti iyileşmesinde doğal olarak seçimler sonrasında yeniden güçlü bir hükümetin ortaya çıkması ve 2016 yılının verimliliği artırıcı yapısal hamlelerin gerçekleştirilebileceğine olan güvenin etkisi büyük olmuştur. Bu doğrultuda gerekli yapısal adımlar ve mikro reformlar çerçevesinde 2016 yılı enflasyon döviz kuru sarmalının nispeten daha az konuşulacağı bir yıl olabilir. Cari açıkta görülen iyileşmeler ve mali disiplin konusunda herhangi bir endişenin olmaması elbette en olumlu etkenlerdir.
Türkiye 2015 sonu itibarıyla, Kamunun döviz yükümlülüklerinin önemli ölçüde azalmasına karşılık özel sektörün yaklaşık 300 milyar dolara varan bir döviz yükümlülüğü ile karşı karşıyadır. Elbette özel sektörün bu döviz yükümlülüklerinin bir bölümünün ‘back to back’ kredilerden kaynaklandığını, yani aslına karşılığının olduğunu tahmin etsek de yine de toplam rakamın azımsanmayacak boyutta olduğu ortadadır.

İHRACAT DOLAR BAZINDA GERİLEDİ

İhracat rakamlarına baktığımızda geçen yıla göre yaklaşık dolar bazında yüzde 8.7’lik bir gerileme olduğunu, bunun tamamen Euro/USD paritesinden ve bir kısmının da kur artışı nedeniyle fiyat indirimine gidilmesinden kaynaklandığını, miktar olarak bakıldığında bir önceki yıla göre bir gerileme olmadığını hatta yüzde 0.1 oranında bir artışolduğunu TİM tarafından yapılan açıklamadan görüyoruz. Bunu İMF verilerine göre 2014 yılında 18.8 trilyon dolar olarak tahmin edilen Dünya Ticaretinin 2015 yılında yüzde 12 civarında bir daralma ile 16.5 trilyon dolar olarak tahmin edildiği bir dönemde gerçekleştirmiş olduk.Bu gelişmelere göre 2023 yılında dünya ticaretinden yüzde 1.5 pay olma hedefine ulaşılabilmesi için daha çok katma değeri yüksek ürünlere yönelmemiz gerektiği ve bu yolun kolay bir yol olmadığı açıktır.

Bu yıl özellikle Rusya ile yaşanan gerginliğin turizm gelirleri üzerinde de olumsuz etkilerinin olacağı öngörülebilir. Ancak şayet içeride terör olaylarının sonlandığı bir döneme girilirse bu negatifliğin önemli ölçüde telafi edilebileceğini bekleyebiliriz.

Sonuçta 2016 yılı, uluslararası piyasada çok olağanüstü bir olumsuzluk olmaması öngörüsüyle nispeten daha stabil seyredeceği, içeride ekonomi konusunda atılacak mikro reform adımlarının yakından izleneceği ve piyasaları doğrudan etkileyeceği bir yıl olacak gibi görünüyor. Bu bağlamda da ilk aylarda yıl sonu zamların etkisiyle enflasyon rakamları biraz yüksek seyretse de, bu yılın altında OVP hedefine yakın yüzde 6.5-7 aralığında bir yıl sonu enflasyonu ile kapatabileceğimizi öngörüyoruz.

10 Ocak 2016 Pazar