adnan.ertemel@gmail.com
Dijitalleşme çağıyla birlikte organizasyonlar giderek daha fazla dijital tehditlere maruz kalıyor. Bu nedenle, dijital bağışıklık sistemi kavramı yeni bir kavram olarak hayatımıza girmeye başladı… Dijital bağışıklık sistemi, bir organizasyonun karşılaştığı dijital tehditleri tespit etmek, bunlara yanıt vermek ve gelecekteki saldırıları önlemek için tasarlanmış stratejik bir yaklaşım olarak tanımlanabilir. Dijital bağışıklık sistemleri, siber güvenliğin ötesine geçerek, organizasyonların dijital riskleri yönetmek için birleşik bir strateji oluşturmalarını sağlıyor. Bu yazımızda, bu yeni kavramı detaylı biçimde inceleyeceğiz.
Dijital bağışıklık sistemi, organizasyonların günümüz yeni nesil dijital saldırılara karşı savunmalarını geliştirmelerine yardımcı olur.
Bu savunma mekanizmaları, bilgisayar korsanları, kötü amaçlı yazılımlar, fidye yazılımları, kimlik avı ve daha birçok tehdide karşı koruma sağlar. Ayrıca dijital bağışıklık sistemi, bir organizasyonun varlıklarının korunması için bir dizi en iyi uygulama sağlar. Bu en iyi uygulamalar, güçlü şifreleme, güvenli yazılım güncellemeleri ve düzenli yedekleme gibi uygulamaları içerir.
Dijital bağışıklık sistemi, birçok farklı sektörde kullanılır. Örneğin, finansal kurumlar, sağlık hizmetleri, hükümet kurumları ve e-ticaret platformları, dijital bağışıklık sistemleri kullanarak müşterilerinin bilgilerini korumak için çalışır. Ayrıca dijital bağışıklık sistemleri, makina öğrenimi ve yapay zeka gibi gelişmiş teknolojileri kullanarak, tehditlerin tespit edilmesi ve savunma mekanizmalarının geliştirilmesi için daha da iyileştirilebilir.
BAŞARI ÖRNEKLERİ
Gelin, bu konuda dünyadan başarı örneklerini inceleyelim:
* İlk örnek, İngiltere’deki bir sağlık hizmeti sağlayıcısı olan Barts Health NHS Trust’tır. Dijital bağışıklık sistemi sayesinde kuruluş, operasyonunun tümünün felce uğramasını amaçlayan yoğunluklu siber saldırıları tespit etme ve yanıtlama sürecinde daha verimli hale gelmesini sağladı. Bu sayede, kuruluşun IT ekibi tehditlerin hızlı bir şekilde belirlenmesine ve yanıt verilmesine imkan sağlayarak olası bir saldırıyı önlemeye yardımcı oldu.
* İkinci örnek, bir Avustralya bankası olan Westpac’tır. Banka, dijital bağışıklık sistemi sayesinde saldırıları daha hızlı tespit etme ve yanıt verme sürecinde daha verimli hale gelerek müşteri verilerinin güvenliğini artırmayı başardı. Bu durum müşteri güvenini artırarak, bankanın itibarının korunmasına da yardımcı oldu.
* Dijital bağışıklık sistemi konusunda verilebilecek bir diğer örnek, bir üretim devi olan Bosch’tur. Bosch, dijital bağışıklık sistemi sayesinde üretim sürecindeki olası siber saldırıları önceden tespit edip, üretimi durdurarak önlemeye yardımcı oluyor. Bu sayede ürün kalitesi artarken, işletme sürekliliği de sağlanmış oluyor.
KURUMLAR İÇİN AVANTAJ
Bu uygulama örnekleri, dijital bağışıklık sisteminin, farklı sektörlerde farklı şekillerde kullanılabileceğini ve şirketlerin ciddi bir saldırıya karşı hazırlıklı olmalarına yardımcı olabileceğini gösteriyor.
Dijital bağışıklık sistemi, bir organizasyonun dijital risklerini yönetmek için çok önemli. Bu kavram, organizasyonlara siber güvenlik tehditlerine karşı daha savunmasız kalmadan önce proaktif bir yaklaşım benimsemelerine yardımcı olur. Dijital bağışıklık sistemleri, organizasyonların dijital tehditleri daha iyi anlamalarına, savunma mekanizmalarını geliştirmelerine ve dijitalleşme çağında başarı elde etmelerine yardımcı olur.
Sonuç olarak, dijital bağışıklık sistemlerini, şirketlerin karşılaşabileceği çeşitli tehditlerin önlenmesine ve yönetilmesine yardımcı olan yenilikçi bir yaklaşım olarak değerlendirmek mümkün. Bu yaklaşımın uygulanması, kurumlar için birçok avantaj sağlayabilir.
Dijital bağışıklık sistemleri, siber tehditlerin yanı sıra doğal afetler, ekonomik krizler ve benzeri beklenmedik olaylar gibi diğer kriz durumlarında da kullanılabilir. Bununla birlikte, dijital bağışıklık sistemi oluşturmak ve yönetmek, dikkatli planlama ve yatırım gerektiren bir süreçtir. Doğru bir şekilde yapılandırıldığında, dijital bağışıklık sistemleri, kurumların sürdürülebilirliğini artırabilir ve kriz durumlarına karşı daha hazırlıklı hale gelmelerine yardımcı olabilir.
15 Mayıs 2023 Pazartesi