Devlet kurumu, toplumda güven ve istikrar içerisinde yaşanılması için tartışmasızdır. Her ne kadar zaman zaman devletsiz de toplum yaşamının olabileceği tartışılmış olsa da realitede devletsiz toplum anarşi ve kargaşa içerisinde gelişme sağlayamayacağı birçok örnekle görülmüştür. Bunu en bariz şekilde, çevremizdeki küçük toplulukların ne derece zayıf kaldıklarını, kendi içlerinde uğraşmaktan hiçbir gelişme gösteremediklerini ve güçlü devletlerin istihbarat örgütlerince kolayca manipüle edilebildiklerinden görebiliyoruz.
Toplumda gelişme ve istikrar için devlet yapısının güçlü olması yanında hukuk ve demokrasin de gücü önemlidir. Kurallar bütünü olan Anayasa, kanun, kararname, yönetmelik ve tebliğler ve hatta uygulama genelgeleri devlet çarkını işletirken toplum bireyleri arasında güçlükleri giderme sorunları çözme ve devlet gücünün bu kurallar çerçevesinde sıhhatli uygulanmasını sağlamak içindir. Elbette her kanun maddesi herkes tarafından beğenilmeyebilir. Ancak, hukuk sisteminde yapılması gereken kanunu tanımamak değil, kanun yürürlükte olduğu sürece ona uymak, yanlış bir madde olduğuna inanılıyorsa da değiştirilmesinin yine anayasal prosedür içerisinde sağlanmasıdır. Bunun da yolu ya yasama organına kanun teklifi verilmesi ve bu teklifin yasama organı tarafından kabulü veya Anayasa Mahkemesi’nde Kanunun Anayasaya aykırı olduğu yönünde açılan bir dava ile iptal edilmesinin sağlanmasıdır.
Demokrasilerde Siyasi partilerin varlığının en önemli nedeni yönetim erkini elinde bulunduranlarca yapılabilen hatalı düzenlemeleri ya yukarıdaki mekanizmaları çalıştırarak değiştirilmesini sağlamak veya topluma anlatmak ve toplum desteği ile iktidar değişimini sağlamaktır. Kuralların hakim olması ve bu kurallara herkesin uyması, beğenilmeyen kuralların ve yönetimlerin değiştirilebilmesinin usul ve yöntemlerinin belli olması demokrasilerin en önemli üstünlükleridir.
Devlet kurumunu yönetenler ise genel olarak siyasilerdir. Bürokrasinin görevi ise devlet kurumunun kanun ve mevzuat çerçevesinde yönetilmesinde siyasilere yardımcı olmaktır. Bürokrasi, bu destek görevini yürütürken kişisel fikir dünya görüşü veya doğrularına göre değil, yasal mevzuatı uygulamakla görevlidir. Bir Kanun hükmü, bir kararname hükmü, bürokratın kişisel fikrine göre yanlış olabilir. Bürokrat yine de bu hükmü uygulamak durumundadır. Ta ki, bu hüküm değiştirilesiye kadar. Zaten demokrasi ile anarşi rejimini birbirinden ayıran da erki elinde bulunduranların kendi kişisel fikirlerine göre değil yazılı kurallara göre uygulama yapmalarıdır.
Elbette bürokrasi de yanlış bulduğu hükümleri değiştirme konusunda siyasileri ikna etmeye çalışır. Çoğunlukla da zaten bu hükümlerin hazırlanmasında bürokrasinin tecrübesi, bilgi ve becerisi yol gösterici olur. Ancak burada hiçbir zaman rollerin karıştırılmaması gerekir. Bürokrat yazılı bir hükmü kendi görüş veya düşüncesine uygun değil diye uygulamama hakkına sahip değildir. Kendi fikri mevzuat hükmünden taban tabana zıt ise ve kendisine bu hükmün uygulanması doğru gelmiyorsa o zaman bunun yol ve yöntemi bellidir, bürokrat görevinden affını isteyebilir. Yani istifa veya görevden çekilme diye buna ilişkin kurallar da yine demokrasilerde mevzuatla belirlenmiştir.
Uygulamada, bazen bürokrat kendini kaptırıp ‘kural benim’ anlayışı ile hareket edebilir. Belli bir zaman bu durum fark edilmeyebilir. Kuralın amacı ile uygulama alakasız hale gelebilir. Ancak bu elbette fark edilir ve o zaman da uygulamayı yanlış yönlendiren bürokrat bunun hesabını yönetime veya yargıya vermek zorunda kalır. Türkiye’de bu yanlış uygulamalara en önemli örnek olarak darbe ve darbe teşebbüslerini gösterebiliriz. En son 15 Temmuz 2016 FETÖ darbe teşebbüsü ile de görüldü ki; toplum kendi demokrasi ve kurumlarına sahip çıktıkça kural dışı teşebbüsler başarısız kalmaya mahkumdur.
Sonuç olarak, demokrasilerde herkesin en önce demokrasiyi, dolayısıyla kurallara uymayı içselleştirmesi, bunun toplum yararına olduğunu net olarak görmesi, uygulamacıların da kendi fikirlerini göre değiştirmeksizin kurallara uymaları ve uygulamaları en temel olmazsa olmazdır.
02 Ocak 2019 Çarşamba