tatil-sepeti
Osman ARIOĞLU

Osman ARIOĞLU

Diğer Yazıları

Damga vergisi esas itibarıyla kağıdın düzenlenmesine bağlı olarak ortaya çıkan bir vergidir. Teknolojik gelişmelere bağlı olarak fiziki kağıt yanında elektronik kağıtlar da damga vergisine tabi tutulmaktadırlar.

Aslında damga vergisi, vergi sistemi içerisinde en çağdışı olan ve kayıtlı ekonomiye geçişte en fazla engel teşkil eden bir vergi mahiyetindedir. Özellikle sözleşmelerde oranın da bir hayli yüksek olması nedeniyle zaruri olmayan durumlarda sözleşme düzenlenmeksizin işlem yapılmasına, bu nedenle de zaman içerisinde ciddi mağduriyetlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Zaten vergi esas itibarıyla zaruri olarak resmi yollarla yapılan ve kağıt düzenlenmesi gereken durumlardan alınmaktadır. Bu da işin maliyetine damga vergisi kadar ekstra bir maliyetin de yüklenmesi anlamına gelmektedir. Elbette tam rekabet olan piyasalarda bu maliyet daha çok yüklenicilerin üzerinde kalsa da yine de sonuçta işin maliyetine yansıması gerçeği ortadadır.

  • Damga Vergisi Kanunu’na göre kişilerle resmi daireler arasında düzenlenen kağıtların vergisini kişiler öder.
  • Yurt dışında düzenlenen kağıtlar damga vergisine tabi değildir.
  • Kanunda, vergiyi doğuran olay tanımı içerisinde kağıdın hükmünden yararlanmak da sayılmıştır.

İLGİLİ MADDE HÜKMÜ

Kanunun konuya ilişkin 3. maddesinin ikinci fıkrası hükmü aynen şöyledir:
“Yabancı memleketlerle Türkiye’deki yabancı elçilik ve konsolosluklarda düzenlenen kağıtların vergisini, Türkiye’de bu kağıtları resmi dairelere ibraz eden, üzerlerinde devir veya ciro işlemleri yapanlar veya herhangi bir suretle hükümlerinden faydalananlar öderler. Ancak bunlardan ticari veya mütedavil kağıt mahiyetinde bulunanların vergisini, bunları en evvel satan veya kabul veya başka suretle kullanan kişiler öderler.”

HÜKMÜNDEN NE ZAMAN YARARLANILMIŞ OLUR?

Kağıdın hükmünden yararlanmanın ne anlama geldiğinin açıklığa kavuşturulması önem arz etmektedir. Bize göre burada önemli olan o işlemin yapılabilmesi için o kağıdın ibrazının mutlaka gerekli olması temel ölçüdür. Yani, yabancı memlekette düzenlenmiş bir kağıdı, Türkiye’de bir işlem yapmak için resmi dairelere ibraz etmek gerekiyorsa, hükmünden yararlanma gerçekleşmiş olur. Ancak bu işlemin yapılması için illaki yabancı memlekette düzenlenen kağıdın ibrazı gerekmiyor, ancak bir yetkilinin talebi ile bu kağıdın ibrazı söz konusu oluyorsa bu durumda hükmünden yararlanma gerçekleşmiş olmaz. Kağıdın inceleme elemanı tarafından talep edilmesi halinde de durum bu şekilde olmak gerekir. Yani kağıdı talep eden makam bu kağıt ibraz edilmeden o işlemi yapması gerekiyorsa veya işlemin yapılması için kağıdın ibrazı şart değilse o zaman bu kağıdın resmi makamların talebi ile ibraz edilmesi ile hükmünden yararlanma gerçekleşmez. Daha açık deyimiyle işlemin yapılması mutlaka bu kağıdın ibrazını gerektirmedikçe resmi dairenin talebi ile kağıdın ibrazı damga vergisi bakımından vergiyi doğuran olay olarak değerlendirilemez.

İdare tarafından verilen bazı özelgelerde özellikle inceleme elemanına ibraz bakımından vergiyi doğuran olayın gerçekleşmeyeceği yönünde açıklamalar mevcuttur. Biz burada önemli olanın kağıdın inceleme elemanına mı, yoksa bir idari birime mi ibraz edilmesinin birbirinden farklı olmadığını düşünüyoruz. Önemli olan bu ibrazın işlemin yapılması ya da hükmünden yararlanmanın gerçekleşmesi bakımından zaruri olup olmamasıdır. Yoksa idaredeki memurun hiç üzerine vazife değilken işi zorlaştırmak amacıyla bu tür bir belge varsa onu da görmek istemesi ile hükmünden yararlanma gerçekleşmez. Hükmünden yararlanmadan bahsedebilmek için ancak ibraz ile işlemin tekemmül edebilecek durumda olması gerekir. Kamu görevlisinin zaruret olmadığı halde kağıt ibrazını talep etmesi ile hükmünden yararlanma gerçekleşmiş olmaz.

05 Ekim 2015 Pazartesi