PROF. DR. NURULLAH GÜR
ngur@medipol.com.tr
Yılın sonuna doğru yaklaştıkça ekonomik büyümeye dair resim netleşiyor. Son açıklanan üçüncü çeyrek verisine göre, Türkiye ekonomisi, temmuz-eylül döneminde yıllık bazda yüzde 3.9 büyüdü. Tüketim harcamaları, bir kez daha büyümenin lokomotifi oldu. İvme kaybı yaşayan net ihracat, büyümeye sınırlı bir destek sunabildi. Yatırımlar ve stoklar ise büyümeyi aşağıya çekti. Dördüncü çeyrekte net ihracatın büyümeye etkisinin negatife dönmesi kuvvetle muhtemel. Bunun da etkisiyle büyümenin son düzlükte bir kademe daha vites küçültmesi bekleniyor. 2022’nin genelini yüzde 5-5.5 civarında bir büyüme performansıyla kapatacak gibi duruyoruz. Tüm iç ve dış şoklara rağmen Türkiye’nin G20 ve dünya ortalamalarının üzerinde büyümeyi sürdürmesi oldukça değerli. Bunu bir kenara not etmek lazım. Bununla birlikte, büyümeye dair yapmamız gereken ödevlerin olduğu da bir gerçek.
İHRACAT ODAKLI BÜYÜME
En önemli ödevlerimizden biri, ihracat gelirlerini canlı ve istikrarlı tutmayı başarmak. Salgının küresel ekonomiyi kasıp kavurduğu aylarda ihracatın ekonomik büyüme açısından ne denli hayati olduğunu net olarak görmüştük. İhracattaki sıçrama sayesinde Türkiye ekonomisi salgın döneminde beklenenden hızlı toparlandı. İhracat performansı sanayiyi ayağa kaldırdı. Büyümenin daha dengeli ve sürdürülebilir olması için katma değerli ihracata ihtiyacımız var. Geçtiğimiz yıllarda ihracatta 200 milyar dolar eşiğini aşma yolunda çok uzun bir süre beklemiştik. Artık 250 milyar dolar seviyesini gördük. 300 milyar dolar eşiğini aşmak için 5-10 yıl bekleyerek vakit kaybetmememiz lazım. Rekabetçi kur, ihracatı belli bir seviyeye getirdi. Daha yükseğe ulaşmak için yüksek katma değerli sektör ve ürün gruplarını seçici ve hedef odaklı politikalarla desteklemeliyiz. Ürün ve pazar çeşitliliği üzerine daha fazla çalışma yapmalıyız. KOBİ’lerin e-ihracat olanaklarından daha fazla faydalanmalarını sağlamalıyız. Net ihracatın büyümeye katkısını sürekli pozitifte tutmamız, orta gelir tuzağını kırmak için şart.
BÜYÜMEYİ TABANA YAYMAK
Bir diğer ev ödevimiz, büyümenin tabana yayılmasıyla ilgili. İşgücünün ekonomiden aldığı pay, son üç yılda yüzde 32.9’dan yüzde 26.3’e geriledi. Son asgari ücret düzeltmesiyle birlikte, üçüncü çeyrekte bir önceki çeyreğe kıyasla işgücünün payında 1 puanlık artış var. Olumlu bir gelişme olmakla birlikte, bu iyileşmenin tatmin edici olduğunu söyleyemeyiz. Uzun dönemli trend negatifte. Daha adil bir refah dağılımı iki yoldan sağlanabilir. İlk olarak, piyasa mekanizmasında oluşan ücret artışlarının daha cömert seviyelere yükselmesi lazım. Asgari ücret artışını dışarıda tuttuğunuzda geriye kalan skalada piyasadaki ücret artışlarının satın alma gücünü korumaktan oldukça uzak olduğu görülüyor. Bu noktada reel sektörün üzerine düşen vazifeler var. İkinci olarak, kamunun maliye politikası araçlarını daha etkin kullanarak piyasa koşullarında oluşan gelir dağılımını birkaç kademe daha iyileştirmesi gerekiyor.
13 Aralık 2022 Salı