tatil-sepeti
Osman ARIOĞLU

Osman ARIOĞLU

Diğer Yazıları

Damga vergisi aslında, pek çok ülkede uygulaması olmayan şekle bağlı olan ve ülkemizde kaldırılması zaman zaman gündeme geldiği halde, vergi gelirlerindeki hasılat etkisi dikkate alınarak bir türlü kaldırılamayan ve sistemde devam edegelen biraz çağ dışı kalmış bir vergi mahiyetindedir. Damga vergisinde genel olarak vergiyi doğuran olay sözleşme, makbuz vs. kağıtların düzenlenmesidir. Bu durum nedeniyle zaman zaman özellikle elektronik sistem üzerinden fiziki kağıt düzenlenmeden yapılan işlemlerde damga vergisi alınıp alınmayacağı tartışma konusu yapılmış, bu konular yasal düzenlemelerle açıklığa kavuşturularak damga vergisi kapsamında tutulmuş ve bu tartışmaları ortadan kaldırmıştır. 

 

MALİYETİN FARKLILAŞMASI

 

Damga vergisinin tartışma konusu olduğu ve zaman zaman bir işin veya bir hizmetin fiyatının karşı kurumun resmi veya özel kurum olması veya sözleşme düzenlenip düzenlenmemesinden dolayı damga vergisi maliyeti kadar farklılıkların doğmasına neden olan bir vergi durumundadır. Örneğin, bir mal veya hizmet satış işinin iki özel kişi ya da kurum arasında sözleşmeyle yapılması ile şifahi olarak yapılması arasında damga vergisi maliyeti kadar farklılık oluşabilmektedir. İki taraf bu işlemi bir sözleşmeyle yapması durumunda bunun üzerinde yaklaşık yüzde 1, tam rakamı söyleyecek olursak binde 9.48 oranında damga vergisi ödemeleri gerekir. Aynı işlemi şifahi anlaşma ile ve fatura kesmek suretiyle bedelin ödenmesi şeklinde yapmaları durumunda bu defa damga vergisi maliyeti olmayacak, işin maliyet farkı yaklaşık yüzde 1 daha uygun olacaktır. 

 

İşin özünde damga vergisi şekli bir vergidir. Ortada bir sözleşmenin olması ve bunun elektronik veya yazılı bir şekilde yapılması söz konusu ise bu sözleşme damga vergisine tabi olacaktır. Aynı işi bir kamu kurumuna ihale karşılığı yapan bir firma ise; bu işle ilgili üç ayrı damga vergisi ile karşı karşıya olacaktır. İhale kararı, sözleşme ve hakediş tahsilatlarında ayrı damga vergisi ödeyecektir. Normal şartlarda işin bedelini veya fiyat teklifini yaparken bütün bu maliyetleri de dikkate alarak teklif vermesi gerekecektir. Şayet bunları dikkate almadan fiyat teklifi vermişse belki de bu işin sonucunu zararla kapatması söz konusu olabilecektir.

 

DAVA DAİRELERİ KURULU’NUN KARARI

 

Yazımızın konusu olan Danıştay Dava Daireleri Kurulu’nun kararı da tam buna benzer bir örnekle ilgilidir. Bir belediye temizlik işi ihalesi yapmış, bununla ilgili karar pulu ve sözleşme damga vergileri ihaleyi alan firma tarafından ödenmiş. İşin devamında enflasyon nedeniyle ilave sözleşme yapılmaksızın oluşan fiyat farkı bedelleri de ödenmeye başlanmış, ancak bu fark bedellerin damga vergisine tabi olmaması gerekir gerekçesiyle ihtilaf yaratılmıştır. Kararlar arasında ihtilaf çıkması nedeniyle konu Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’na kadar gelmiştir. Dava Daireleri Kurulu da özet olarak konuyu açıkladıktan sonra; ek sözleşmenin olup olmamasının bir önemi olmadığını, kamudan yapılan ödeme nedeniyle de bir damga vergisi alınması söz konusu olduğundan, ödeme nedeniyle alınması gereken damga vergisinin alınması gerektiğini açıklığa kavuşturmuştur. 

 

Bize göre, zaten konu son derece net ve açıktır. Ancak her nasılsa bu konu tartışma konusu olmuş ve Dava Daireleri Kurulu’nun açıklığa kavuşturmasına gerek bulunmuştur. Biz de konunun altını çizmek ve bu vesile ile damga vergisi konusunda genel itibariyle görüşlerimizi kamuoyunun takdirine sunmak istedik. 

19 Şubat 2024 Pazartesi