DR. ADNAN VEYSEL ERTEMEL
Bağlantılı toplulukların kullandığı belirgin üç ekonomi mevcut. Bunlar para, itibar ve dikkat ekonomisi olarak sıralanır. İşletmeler bu ekonomiler arasında ticaret yapma esasına göre çalışır. Shirky, ‘Here Comes Everybody’ adlı kitabında bağlantılı topluluklarda bu ekonomilerin kendi kendine ortaya çıkıp şekillenebildiğini belirtir.
Bu ekonomilerin hiçbiri yeni değil, ancak dijitalleşen dünyada para, itibar ve dikkat ekonomileri arasında daha önce hiç olmadığı kadar akışkan ve ilginç dönüşümler mümkün olmaya ve kolay biçimde gerçekleşmeye başladı. Bu olgu geliştikçe üç ekonomi arasında her anlamda akışkanlığı artıran inovatif çözümleri hayatımızda görmeye başladık.
ÜÇ EKONOMİ
Para ekonomisi ürün ve hizmetler karşılığında değeri üzerinde anlaşılmış olan fiyat para birimi cinsinden ücret elde edilmesi sayesinde üretilen değerin kolayca likidite olmasını sağlar. Başka biriyle barter yapmaya gerek bırakmayan bu yapı, aynı zamanda dinin soyut şekilde temsil edilebilmesine, kredi ve sigorta gibi kavramları mümkün hale getirir.
Doctorow’un sosyal para birimi olarak adlandırdığı itibar ekonomisi ise sosyal medya devrimi sayesinde hiç olmadığı kadar ölçülebilir hale geldi.
İtibar kavramı incelendiğinde, eskiden yaşlılar ve ünlülere olan saygının günümüzde artık bir karşılığı olduğunu görüyoruz.
Dijital dünyada takipçi sayınız, oluşturduğunuz etkileşim vb. birçok kavram ölçülebilir hale geldi. Influencer pazarlaması da itibarın paraya çevrilmesine verilebilecek en somut örnek örneklerden biri…
Dijitalleşen dünyanın gittikçe daha fazla önem kazanan diğer bir ekonomisi, dikkat ekonomisi olarak adlandırılır. Sensör teknolojileri, nesnelerin interneti, büyük veri gibi gelişmeler nedeniyle verinin her yerden aktığı ve üretilen bilgi hacminin üstün olarak arttığı bir dünyada, bilgi bolluğu yaşadığımızı söylemek yanlış olmaz. Paradoksal biçimde 1000 gibi oldu dikkat kırıklığına neden oluyor.
Tüketicilerin sınırlı ve kısıtlı dikkat ve zamanını elde edebilmek ve elde tutabilmek için dijital platformlar arasında kıyasıya bir rekabet söz konusu… Bu uğurda, söz konusu platformlar davranışsal psikolojiye dayalı sofistike teknikler kullanıyor. Örneğin Instagram, platform içinden izlenebilen (1 saate kadar) uzun videoların olduğu Instagram TV (IGTV) izlemeye başladığınızda parmağınızı kaydırıp başka bir iletiyi atarsanız geri dönüp videoya kaldığınız yerden devam etmenize izin vermiyor. Video en baştan itibaren tekrar başlıyor. İleri ve geri sarma imkânı da vermeyen arayüz videodan çıkan kullanıcıyı bir nevi cezalandırarak videodan çıkma davranışını azaltmayı hedefliyor. Diğer yandan, yine bir dijital platform olan Snapchat’in çıkardığı ve zamanla WhatsApp, Instagram, Facebook ve Twitter gibi platformlarda da gördüğümüz hikâye (story) özelliğinde paylaşılan fotoğrafa dikkatinizi vermezseniz birkaç saniye içinde kaybolduğunu görüyorsunuz.
Bu ve benzeri davranışsal psikolojiye dayalı onlarca teknik, tüketicilerin dikkatini çekebilmek ve dikkatlerini elde tutabilmek için en ince ayrıntısına kadar platformlar tarafından bilinçli olarak tasarlanıyor.
Gelecek yazılarda dijitalleşen dünyada bu ekonomiler arasındaki artan geçişkenliği ve dijital platformların itibar ve dikkati nasıl paraya çevirebildiğini örneklerle inceleyeceğiz.