Dr. Can GÜRLESEL

Dr. Can GÜRLESEL

Diğer Yazıları


gurlesel@superonline.com

 

Türkiye ekonomisi için istikrarın temel kaynağı, cari işlemler dengesinde fazla vermesi, yani mal ve hizmet ihracatının mal ve hizmet ithalatının üzerinde gerçekleşmesi ve bunun sürdürülebilir kılınmasıdır. Türkiye, henüz kalıcı olarak cari işlemler fazlası veren bir ülke haline gelemedi. Bunun birçok yapısal ve konjonktürel nedenleri bulunuyor. İçerideki ve dışarıdaki gelişmeler ve ekonomi politikaları, cari işlemler dengesini şekillendiriyor. 2020 salgın yılından sonra yaşadığımız üç dönem, buna çok iyi örnek oluşturuyor.

 

1. SALGIN SONRASI OLUŞAN KOŞULLAR İÇİNDE İHRACAT BÜYÜMEYE YÜKSEK KATKI VERDİ

 

2020 salgını sonrası küresel ekonomide yeni normal koşulları ortaya çıktı. Pazarların Asya’ya olan yüksek bağımlılığının yarattığı riskler görüldü. Buna bağlı olarak tedarik güvenliği ve yakından tedarik eğilimleri öne çıktı. Türkiye, bu eğilimlerden en çok yararlanan ülke oldu. Güçlü sanayi yapısı ve ihracat çeşitliliği ile Türkiye’ye beklenmedik şekilde ilave tedarik talebi gelmeye başladı. 2021 yılında ihracat, 50 milyar doların üzerinde arttı. Sanayi üretimi artışı ve yeni yatırımlar ile ekonomide sağlıklı bir büyüme kompozisyonu oluştu. Ekonomi yüzde 11.4 büyürken, bunun 5.4 puanı net ihracat katkısından geldi. 2021 yılında bu büyümeyi görece sağlanan finansal istikrar da destekledi. Ancak 2021 Eylül ayından itibaren merkez bankasının faiz indirimleri, TL’de aşırı değer kaybı ve oynaklıklar sağlıklı büyüme için riskler oluşturdu.

 

2. 2022’DE YENİ MODEL, SAVAŞ VE KÜRESEL PAZARLAR İHRACATI SINIRLADI 

 

2022’de yeni bir ekonomi modeli uygulanmaya başladı. Yeni model, TL faizlerin düşürülmesi ve kredi genişlemesi ile üretimin artırılmasını hedefledi. Enflasyonla mücadele için de TL’nin değerinin korunması hedeflendi ve aşırı düzenlemeler yapıldı. Bu tercihler sonunda üretim değil, tüketim arttı, TL değer kazandı, ihracatın rekabet gücü zayıflamaya başladı ve ithalat hızla arttı. 2022’de yüzde 5.5 büyüme sağlandı. Net ihracatın büyümeye katkısı ise sadece 0.6 puan oldu. Türkiye ihracatla büyümek yerine 2022’de yeniden tüketim ve ithalat ile büyüdü.

 

3. 2023’TE TL’DE DEĞERLENME DENGELERİ BOZDU 

 

2023’ün ilk yarısında depremin etkileri, uzun bir seçim süreci ve yarattığı belirsizlik ortamı, küresel ekonomide sıkılaşma ve yavaşlama gibi unsurlar öne çıktı. Ekonomide yeni model ve liralaşma düzenlemeleri uygulanmaya devam etti. TL’nin değerini korumak için yapılan satışlar ile merkez bankasının net rezervleri negatife döndü. TL aşırı değerlendi. Seçimler öncesi ücret artışları ve kredi paketleri ile negatif ve çok düşük faizler ile ekonomi desteklendi. Ancak Türkiye ekonomisi bir döviz krizi riski ile karşı karşıya kaldı ve enflasyon da kontrolden çıkmaya başladı. 

 

4. 2023’ÜN İLK YARISINDA İHRACATIN BÜYÜMEYE KATKISI NEGATİF OLDU

 

2023’ün ilk yarısındaki bu politikalar ile ihracat azaldı, ithalat ise önemli ölçüde arttı. Ekonomi yüzde 3.85 büyüdü. Net ihracatın büyümeye katkısı, ilk çeyrekte negatif 5.2 puan, ikinci çeyrekte ise negatif 6.2 puan oldu. Yılın ilk yarısında net ihracat büyümeyi 5.7 puan aşağı çekti. Cari işlemler dengesini kalıcı olarak çözeceği düşünülen yeni ekonomi modeli ve liralaşma politikaları tam tersine hem ekonomiyi küçülttü hem de cari işlemler açığı daha da büyüdü. Yeni ekonomi modeli ve liralaşma politikaları ihracat dostu olmadı. Yeni model tüketim ve ithalat dostu oldu. 

 

5. İHRACATIN BÜYÜMEYE KATKISINI POZİTİFE ÇEVİRMELİYİZ 

 

Seçimler sonrası Türkiye ekonomi politikalarında yeniden değişim yaşanıyor. Rasyonel ekonomik zemine geri dönüşte politikaların ihracat dostu olması gerekiyor. Burada en öncelikli konu, TL’nin değeridir. TL’ye yönelik her türlü müdahale kısa süre sonra başka arazlar çıkarıyor. TL sert düzeltmeler yaşıyor. TL, mevcut piyasa koşullar içinde değerini bulmalı. Diğer bir öncelik, liralaşma politikaları çerçevesinde getirilen düzenlemelerin kademeli olarak yılsonuna kadar kaldırılmasıdır. İhracatın finansmanında kredi olanakları genişletilmeli. Eximbank ve T.C. Merkez Bankası reeskont kredileri genişletilmeli. Orta Vadeli Program da ihracatın yapısal sorunları için kalıcı çözümler getirmeli. Başta birikmiş KDV alacaklarının ödenmesi gibi ihracatçıları rahatlatacak ve yapısal sorunları ortadan kaldıracak adımlar atılmalı. 

 

SON SÖZ 

 

İhracatın vazgeçilmezliğini kalıcı kılacak adımları atmalıyız.  

11 Eylül 2023 Pazartesi