İnovasyon, Joseph Schumpeter tarafından 1942’de ‘Kapitalizm, Sosyalizm ve Demokrasi’ adlı eserde ortaya atılan bir terim. Sürekli yeniliğin yapılması ve gelen yeniliğin eskisini yok etmesi anlamında kullanılır. Schumpeter inovasyonu, ‘yaratıcı yıkım’ olarak adlandırdı.
İnovasyon bazen ‘çığır açan yenilikler’ olarak da karşımıza çıkıyor. Çığır açan yenilikler, mevcut uygulama ya da tekniklerle kıyaslanamayacak ve ‘beklenmedik biçimde’ ortaya çıkan çözümler.
Söz konusu yenilikler, yeni teknolojilerin kullanılmasını ve yeni pazarlar yaratılmasını sağlar. Çığır açan yeniliklere en iyi örnek, internet.
İnovasyonların büyük kısmının gerekliliklerden ortaya çıktığını biliyoruz, hatta ‘zorunluluklar inovasyonun anasıdır’ diye, meşhur bir söz var. Firmalar yenilikçi noktaları ve müşteri beklentilerini anlamak için radarlarını sürekli aktif tutmak durumunda.
İnovasyon sürecine adım atacak olan firma veya kurum, hangi konuda yetenekli olduğunu anlamak için analizler yapmalı, rakiplerinden neyi daha iyi yaptığını bulmalı.
Yeteneği belirlemek için önce kritik problemlerin belirlenmesi ve bu problemlerin nedensellik analizinin yapılarak çözümlerin yine kolektif zekâyla araştırılması gerekir.
Çözümlerinizin hangi yeteneklerle gerçekleştirileceği konusu inovasyona adım atacağınız yerdir. İnovasyona giden yolda yenilikçi şekilde problemlerin çözümünün aranması, yenilikçilik aşamalarının belirlenmesi, her bir aşamanın detaylandırılması ve aksiyonların belirlenmesi gerekiyor.
İNOVASYON BAZEN FİYATI MAKUL SEVİYEYE ÇEKİYOR
Herkes inovasyonu görebileceğimiz yenilikler olarak adlandırsa da fiyat avantajı sağlayacağımız her türlü yenilikçi iş yapma modeli de inovasyon örneği olarak gösterilebilir. Bizim gibi fason işletmelerin yoğunlukta olduğu sektörler için bu dahaelzem bir konu.
BÜYÜMEK İÇİN FIRSATLARIN PEŞİNDEN GİDİN
Bilginin hızlı akışı bütün denklemleri değiştirerek, yeniliğin ana itici gücü olmaya başladı.
Bu hızlı bilgi akışının baskısı, yeniliğin çerçevesini farklı şekillerde etkiliyor. Bunlardan ilki, yenilik sürecindeki diğer firmalar ve kurumlarla olan bağlantıların rolünün gittikçe artması ve ikincisi de Ar-Ge yoğunluklu endüstrilerde yeniliğin öneminin gittikçe artmaya başlaması.
Yenilikler bazen o kadar dinamik bir seyir takip eder ki, bir şirketin Ar-Ge ekibi daha üst versiyonlar çıkartarak ürünün yaşamını uzatırken, diğer ekip ise bir sonraki nesli oluşturuyor. Ekipler arasında oluşan gerginlikler, yeni bir potansiyel enerjinin açığa çıkmasını sağlıyor.
Intel, ürün liderliğini sürdürmek için sürekli olarak rakiplerden bir adım ileri olmak ve yeni pazarların taleplerini karşılamak için insanların yenilikçi fikirlerini disipline sokmayı hedefledi.
Pentium’un CEO’su diyor ki: Aslında dalgaları yaratan biziz. Diğerleri değil. Dalgalar dediğim yeni ürün nesilleri. Ama yenilerle tatmin olmuyoruz, kendimize karşı acımasızca eleştirel oluyoruz. Her zaman yeni alanlara yeteri kadar para ayırmıyoruz. Bundan kastettiğim şey kaynak eklemesi değil, var olan kaynakların yer değiştirmesidir. Statükoyu izlemek daha az risklidir. Dik bir açıyla dönmek ise daha tehlikeli.
GEMİSİNİ KURTARAN İŞ FİKİRLERİ NASIL BULUNUR?
Düne kadar inovasyon, bir dâhinin tek başına bir şey icat etmesi veya uçuk birinin bir fikri alıp ticari faydaya dönüştürmesi olarak görülürken, bugünün iş dünyasında inovasyon, tek kişinin işi olmaktan çıkıp, ekip çalışmasına ve ayrıca sistematik bir sürece yayılmış durumda. İnovasyon takımlarıyla sistem içinde yenilikçi fikirler geliştirmenin yolu aranıyor.
Sonuç olarak; inovasyona olan bakış açımızı yeniden gözden geçirmemizde fayda var. Kamu olarak yapılması gereken şey, orta ölçekli, büyüme sürecinde olan firmalara farklılaştırılmış desteklere odaklanmak ve bu firmalara inovasyon bilincini aşılamak. Yerli stratejik yenilikçi ürünler için alternatif inovasyon politikalarına ihtiyaç var.
FİRMALARIN GELECEĞİ DÜŞÜNME ŞEKLİ NE OLMALI?
Yeni teknolojiler firmaları baştan aşağı değişime uğratıyor. Firmaların sadece Ar-Ge kurmaları değil, iç işleyişlerinden davranış biçimlerine kadar her şeylerini bu sürece uydurmaları gerekiyor. Çünkü Fortune 500 listesine bakınca, son 15 yılda listedeki şirketlerin yüzde 52’sinin kaybolduğunu, 1955’te, bu listedeki şirketlerin ömürlerinin ortalama 61 yılken, 2015’te ortalama ömürlerinin 17 yıla düştüğünü görüyoruz.
HAYAL DEPARTMANI KURUN
İnovasyonun da kurtaramayacağı aşama gelmeden önce firmalarımızın seçeneklerini azaltmaları için ayrıcalıklı ‘hayal departmanları’ kurmaları ve Ar-Ge’lerinin tek boyutluluktan 3 boyutlu aşamaya geçmesinin zamanı geldi. Ayrıca;
- Çalışanlar arası iletişimsel düğümlerin çözülmesi için aksiyonlar üretmeleri,
- Çalışan molalarının akıllılaştırılması (akıllı molalar),
- Fikir patlama atölyelerinin kurulması,
- Elektronik iştahlarını frenleyip, zamanlarını aykırı zekâları harekete geçirmeye ayırmaları gerekiyor.
NEREDE İNOVASYON YAPILMALI?
- Üründe mi?
- Üretim şeklinde mi?
- Lojistikte mi?
- Süreçlerde mi?
- Organizasyonda mı?
- Pazarlamada mı?
- İnsan kaynaklarında mı olacağı belirlenmeli.
ULUSAL İNOVASYON POLİTİKASI İÇİN BUNLAR GEREKLİ
- Yatkınlık oluşturma fonu oluşturulmalı.
- Farkındalık üniversiteleri kurulmalı.
- Ters zenginleştirme faaliyetlerine başlanmalı. (Ters zenginleştirme faaliyetleri, rekabetçi alanlara değil, güçlü olacağımız konuların ortaya çıkarılıp kıymete dönüştürülmesi.)
30 Nisan 2018 Pazartesi