Murphy’nin meşhur kuralı der ki: “Olmuyorsa zorlayın, kırılırsa zaten değişmesi gerekir.”
İlk bakışta riskli görünen bu ifade, aslında iş dünyasında inovasyonun özünü anlatır. Neden mi? Çünkü yenilik, çoğu zaman konfor alanını zorladığımız noktada doğar.
Bugün birçok şirketin en büyük yanılgısı, ‘bozulur’ korkusuyla mevcut sistemlerine dokunmamaktır. Oysa el değmeyen düzenler, bir süre sonra firmayı ileriye taşımak yerine kilitleyen yapılara dönüşür. Başarılı şirketlerin ortak özelliği, gerektiğinde mevcut yapıları zorlamaları, kırılmasına izin vermeleri ve bu kırılmalardan yeni yollar açmalarıdır.
Bunun birçok örneği var. Global örnek olarak Kodak firmasını verebiliriz. Malum, dijital fotoğrafçılığı ilk geliştiren firmalardan biri olmasına rağmen ‘film işimiz bozulur’ korkusuyla düzenlerine hiç dokunmadılar. Sonuç? Başka markalar dokundu, kırdı ve yepyeni bir sektör yarattı.
EZBER BOZAN ADIMLAR
Danışmanlık hizmeti verdiğimiz bir tekstil firmasında, ‘son kullanıcıyla işimiz olmaz’ anlayışı hâkimdi. Küçük bir e-ticaret denemesiyle bu ezberi zorladık. Bugün firma hem toptancıya hem de doğrudan tüketiciye ulaşan güçlü bir markaya dönüştü.
Yine uzun yıllar yalnızca fason üretimle ve risksiz büyümeyle yol alan Anadolu’daki bir tekstil firması, inovasyon çalışmalarıyla kendi koleksiyonunu çıkarmaya karar verdiğinde ilk etapta ‘müşteri kaybederiz’ endişesi taşısa da sonunda kendi markasıyla Avrupa’da niş bir müşteri kitlesi oluşturmayı başardı.
Bir gıda firmasında yıllardır değişmeyen ambalajı sorguladık. Deneme boy ürün ekledik. Bu küçük değişiklik satışları artırmakla kalmadı, ürünü hiç denememiş yeni bir müşteri kitlesi kazandırdı.
Bir makina üreticisinde, ‘bizim makinalar tarımda işe yaramaz’ önyargısını tersine çevirdik. Ürünleri uyarladılar ve şimdi en büyük cirolarını tarım makinalarından elde ediyorlar.
Yıllarca ‘cam kavanozdan şaşmam’ diyen bir bal üreticisi, farklı tasarıma sahip bir şişeye geçti. Başta ‘müşterinin ilgisini kaybederiz’ endişesi olsa da market rafında satışlar ikiye katlandı. Çünkü tüketici için doğallıktan sonra gelen en büyük değer, ürünü nasıl gördüğüydü.
Showroom satışıyla sınırlı kalan bir mobilya firmasında, ‘abonelikli mobilya’ modelini denedik. Öğrenciler ve kısa süreli yaşayan yabancılar için ezber bozan bu adım, yepyeni bir müşteri grubunu beraberinde getirdi.
YENİ ÜRÜN VE SATIŞTA ZORLAMANIZ GEREKEN ÇOK KONU VAR
* Klasik ambalaj mantığınızı kırın.
* Gıdada tat ezberini bozun.
* Ürünün kullanım alanını genişletin. Çok farklı kesimleri de müşteriniz yapın.
* Fiyat algısını yıkın. Mutlaka para ile satmak zorunda değilsiniz.
* Ürün ile deneyimi birleştirin.
ÇALIŞMA KÜLTÜRÜNDE EZBERİ SARSMAK
İnovasyon bazen radikal Ar-Ge yatırımlarından değil, ezberleri kıran küçük adımlardan doğar. Örneğin balı sadece kavanozda değil; tek kullanımlık stick, tablet veya sprey formatında sunmak… Çiçek balının ötesine geçip kahveli, lavantalı harmanlar denemek… Ya da ürüne hikâye katmak: QR kod ile tüketiciyi arı kovanı canlı yayınına bağlamak. Bunların hepsi korkmadan zorladığımızda bizi öne geçirecek adımlar olabilir.
Aynı bakış açısı sosyal alanda da uygulanabilir: 9-6 sistemini sorgulayıp haftada 4 gün çalışmayı denemek gibi. Örneğin bazı Avrupa ülkelerinde, gerekli haftalık saati üç günde tamamlıyorsanız diğer gün işe gelmenize gerek yok. Japonya’da ise birçok firma, işe istediğiniz saatte başlayıp günlük mesainizi tamamladığınızda çıkabileceğiniz esnek bir modeli uyguluyor ve bu yaklaşım giderek daha fazla rağbet görüyor.
Sosyal konularda zorlama yapmak istiyorsanız sosyal faydayı farklılaştırın. Sadece CV’ye değil, adayın çözüm üretme yeteneğine göre işe alım yapın.
Kurumsal sosyal sorumluluğu da tersine çevirmeyi deneyin: Bilinen sosyal sorumluluk konularına yatırım yapmak yerine, çalışanların kendi mahallesinde seçtiği mikro projelere bütçe oluşturun.
HER KIRILMA, YENİLENMENİN BAŞLANGICIDIR
Bu örneklerin hepsi şunu söylüyor: “Kırılacak diye sakınma. Zorlarsan kırılır; kırılırsa zaten değişmesi gerekiyordur.”
Bugün iş dünyasında doğru soru, ‘Bozmadan nasıl devam ederiz?’ sorusu değil.
Doğru soru: Neyi zorlamalıyız ki kırıldığında bize yeni bir yol açsın?
Sevgili iş insanları, geleneği korumak güvenlidir ama geleceği inşa etmez. Fark yaratmak isteyen firmaların, kırılmaktan korkmaması gerekir. Çünkü her kırılma, aslında bir yenilenmenin başlangıcıdır.
Peki, siz firmanızda hangi kalıbı zorlamaktan korkuyorsunuz? Belki de geleceğinize açılan kapı tam da oradadır.