1 Kasım seçimleri sonrası; önce TBMM Başkanı, sonra da Türkiye Cumhuriyeti’nin 64. Hükümeti göreve başladı. Ülkemize ve milletimize hayırlı olsun. Yeni hükümetle birlikte artık gözler yeni dönemde hükümetin yapacaklarına çevrilmiş oldu.
Yeni dönem, başarıyla gerçekleştirilen G20 zirvesi arkasından, hava sahamızı ihlal nedeniyle düşürülen Rusya uçağının öne çıkardığı dış politika öncelikli bir gündemle başlamış oldu. Ülkemizin yeri ve konumu itibarıyla hiç bir zaman dış politikada çok rahat bir dönemi zaten olamıyor. Köklü devlet geleneği olan, bölgede istikrar anlamında hiç bir zaman göz ardı edilemeyen ülkemiz için bu durum artık olağan bir durumdur. Biz dış politika anlamında bu tespiti yaptıktan sonra yeni hükümeti bekleyen ekonomik konular üzerine değerlendirme yapmaya çalışalım.
Başbakan Davutoğlu’nun hükümeti açıklarken ifade ettiği gibi eski ve yeni bakanların bulunduğu bir kabine söz konusu. Kabinede ekonomi yönetimine gelen isimlere bakıldığında çoğunluğun 14 yıllık AK Parti hükümetleri döneminde ya bürokrat olarak veya bakan olarak görev yapmış kişilerden oluştuğunu görüyoruz. Bu anlamda ilk bakışta ekonomi yönetiminin piyasalara güven veren yönünün ağırlıkta olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
MİLLİ GELİRİ ARTIRMAK
Türkiye’nin yeni dönemde en önemli meselesi, milli geliri kalıcı bir şekilde artırıcı politikalar uygulamak ve tartışılan orta gelir tuzağı meselesinden ekonomiyi kurtarmaktır. Bunun için özellikle ilk 100 günde ve ilk 6 ayda yapılacaklar son derece önem arz etmektedir.
Biz bu yazıyı hazırladığımızda henüz hükümet programı yayınlanmamıştı. Ama kamuoyuna daha önce yansıyanlardan görüleceği üzere hükümetin ilk 100 günde yapılacaklarının daha ziyade piyasayı canlandırıcı mahiyette, sosyal kesimlerin gelirlerinin iyileştirilmesine yönelik olduğunu dikkate aldığımızda, üretim ve ihracatta verimliliği artırıcı önlemlerin de bu dönemden itibarın yürürlüğe konulmaya başlanılması gerektiğini söylemeye dahi gerek yok.
REFORMLARDAN SORUMLU
Yeni dönemde başbakan yardımcılığı sayısının 5’e çıkarılarak bir başbakan yardımcısının sadece reformlardan sorumlu olarak görevlendirilmesi bu anlamda son derece önemlidir. Elbette ekonomi yönetimindeki bakanlıklarla reformlardan sorumlu başbakan yardımcısının eşgüdüm ve uyum içerisinde çalışması yeni dönemin en önemli konusu olacaktır.
Açıklanan kabineye baktığımızda muhtemelen bu görev Sayın Lütfi Elvan tarafından yürütülecektir. Sayın Elvan’ın engin bürokrasi ve bakanlık tecrübeleri dikkate alındığında bu koordinasyonda sorun olmayacağını gerekli uyum ve eşgüdümün sağlanabileceğini söyleyebiliriz. Kabinede ekonomiyle ilgili bakanlıklarda görevlendirilenlerin bir kısmının piyasa tecrübesinin bir kısmının bürokrasi tecrübesinin ağır bastığını dikkate alırsak, dengeli bir programın yürütülebileceğini bekleyebiliriz. İhtilaf çıkabilecek konularda da Sayın Başbakanın devreye girerek karar alma süreçlerinin aksamayacağını öngörebiliriz.
Dönem içerisinde bakanlık yapılanmalarında da bazı değişiklikler yapılarak bakanlık isimleri ve fonksiyonları da dahil bazı yeni düzenlemeleri de beklemememiz sürpriz olmayacaktır.
İHRACAT VE İTHALAT
Bu dönemde en önemli anahtar anlayışın önce üretim ve ihracat sonrakamu geliri olması felsefesi odak noktada olursa kısa zamanda hızlı yol alınabilecektir. Piyasalara olumlu izlenim verilmesi noktasından baktığımızda da, Sayın Mehmet Şimşek’in ekonomi koordinasyonundan sorumlu olması, Maliye Bakanı Sayın Naci Ağbal’ın zaten öteden beri bu konuların içerisinde bulunan birisi olması, Sayın Cevdet Yılmaz’ın tekrar Kalkınma Bakanı olarak görev almasıdurumu dikkate alındığında piyasalarda güven ortamı devam edecektir.
29 Kasım 2015 Pazar