Küresel İnovasyon Endeksi’nde, 2017’de 43’üncü sıradayken 2018’de 50’nci sıraya gerilemiş olan ülkemizin, bu yeni konumunu 2019’da koruyabileceğinin garantisi yok. Çünkü firma ve kurumlar olarak inovasyona hâlâ ikinci derecede önem veriyor, bu konuda gerekli enerjiyi harcamamaya devam ediyoruz.
Hâl böyleyken ‘küresel endekste nasıl öne geçeriz?’ sorusu acilen cevaplanmayı bekliyor.
Nereden başlanmalı?
İnovasyon ‘yeni fikrin değere dönüşmesi’ ise o zaman bizleri sonuca ulaştıracak en kestirme yol, yeni fikir kaynaklarını harekete geçirmek.
Kurumlar yeni fikir kaynaklarını önce kendi içlerinden çıkarmalı, kendi zekâlarını domine etmeli.
Peki, firmalar neden kendi fikir kaynaklarından yararlanamıyor, bu kaynakları harekete geçiremiyor?
Beyaz yakalıların ‘inovasyon neden gerçekleşmiyor?’ başlığı altında yapılan ankete verdikleri cevaplar, sorunun cevabını ortaya koyuyor: Anket sonuçları gösteriyor ki, sıkıntının asıl kaynağı, yine kurumlar. Firmalarda yönetimsel hata payı yüksek ve inovasyonu teşvik eden bir ekosistem kurulmamış, kurulamıyor.
Tüm bunlar da inovasyonda geri kalmamıza sebep oluyor.
İşte, ilgili anket çalışmasından örnekler:
Birinci soru:
İnovasyonu işinizde baş tacı yapmak için aşağıdakilerden hangisine daha çok ihtiyacınız var?
Cevapların yüzdesi şöyle:
1 - Motive edilmeye yüzde 55
2 - Ortam oluşturulmasına yüzde 15
3 - Teşvik sistemine yüzde 20
4 - Zaman ayrılmasına yüzde 10
Cevaplar, ağırlıklı olarak, kişilerin motive edilmemesine ve teşvik sisteminin olmamasına dönük ciddi problem olduğunu gösteriyor.
İkinci soru:
İşinizde kendinizi daha iyi hissedebileceğiniz inovatif bir çözüm, aşağıdakilerden daha çok hangisidir?
Cevapların yüzdesi şöyle:
1 - Fikirlerimi rahatça söyleyebilmek yüzde 40
2 - Mesaimin belli bir kısmını yeni fikirler öğrenmeye ayırabilmek yüzde 15
3 - İşimde yanlış yapmaktan korkmayacağım bir anlayışın olması
yüzde 25
4 - Hiyerarşik baskı olmaması yüzde 20
Cevaplar okunduğunda görülecektir ki:
Firma ve kurumlarda Ar-Ge ile inovasyona, hâlâ bir finans, bir pazarlama departmanı düzeyinde önem verilmiyor.
‘Çalışanların, klasik iş yapma biçimlerine sıkı sıkı uymaları gerektiği’ gibi bir yönetim anlayışı, bugün de devam ediyor. Hâlbuki artık, klasik yönetim uygulamalarını dayatmanın firmalara getirisinin ‘sıfırlanmaya doğru gitmek’ anlamına geldiğinin anlaşılması gerekiyor. Firmanın bu yolla kaybettiklerini kim, ne zaman hesaplayacak?
Ar-Ge çalışanları dahi yanlış yapmaktan, yanlış bir şey söylemekten köşe bucak uzak duruyor. Bu şekilde nasıl yenilikçi olunacağını anlamak bir hayli zor…
Üçüncü soru:
Sizce iş yerinde sıçramalı inovasyon yapmak için hangisine daha çok ihtiyaç var?
Cevapların yüzdesi şöyle:
1 - Dışarıdan bir inovasyon ekibine yüzde 15
2 - Kendi ekiplerimizin iyi bir şekilde inovasyonu öğrenmesine yüzde 45
3 - İnovasyonu daha iyi anlamak için inovasyon amaçlı gezilere yüzde 15
4 - İnovasyon yapanların hikâyelerinden yola çıkarak modellemeye yüzde 25
Yüzdeler diyor ki: Çalışanlarımızın kendilerine güveni tam; yeter ki kendilerine imkân sunulsun!
Dördüncü soru:
Görsellerde ve mesajlarınızda, web sayfanızda ve çalışma ortamınızda inovasyon ne kadar ağırlıklı yer almaktadır?
Bu soruya 100’ün üzerinde verilen cevapların ortalaması, yüzde 5 ila yüzde 10 arasında. Durum böyleyken inovasyonun marka kimliklerinde ve çalışma ortamlarında bulunduğunu söylemek, pek mümkün değil.
Beşinci soru:
Firmanızın inovasyon yapma süreçlerinde müşterilerini ve/veya tedarikçilerini işin içine katma çalışmaları var mı?
Bu soruya ağırlıklı olarak ‘yok’ cevabı verilmiş. Sonuç, ‘360 derece inovasyon yapma sistemi’ dediğimiz, müşterilerin ve tedarikçilerin dâhil edildiği inovasyon yapma süreçlerinin daha çok uzağında olduğumuz gerçeğini ortaya koyuyor.
Altıncı soru:
İnovasyon için stratejik ürün ya da hizmet (dar alan) belirlediniz mi?
Bu soruya da ağırlıkla ‘hayır’ cevabı verilmiş. Durum gösteriyor ki firmalarımız, stratejik inovasyon alanları üzerinde (henüz) çalışmıyor.
Yedinci soru:
‘İnovasyon’ kelimesinin firma vizyonundaki/faaliyetlerindeki varlık seviyesi, 100 puan üzerinden kaçtır?
Soruya, yüz üzerinden ortalamada, ağırlıklı olarak, ‘yüzde 10’lar seviyesinde.’ diye cevap verildiği görülüyor. Anketin beyaz yakalılara yapıldığı düşünüldüğünde gelen cevapların daha dikkatli şekilde ele alınmaya ihtiyacı var!
Burada, ‘firma ve kurumlarımızda inovasyon neden gerçekleşmiyor?’ sorusunun cevabını aramaya çalıştığımız için anket yapma metodolojisine uygun bir sistematikle yapılan bu çalışmanın detayına girmeyip ilgili çalışma kapsamında sorulan 32 sorudan sadece 7 tanesine yer verdik.
Firmalar bu tür çalışmalara kulak vermeli
Amacımız, firma ve kurumlarımızın inovasyona bakış açısının ne durumda olduğunu, istatistikî verilerden hareketle açıklamaya çalışmak.
Sonuç olarak; Küresel İnovasyon Endeksi’ndeki konumumuzu sabit kılmakla kalmayıp, önümüzdeki dönemde daha üst seviyelere taşıyabilmek için firma ve
kurumların, bu tür çalışmaların sesine kulak vermeleri gerektiği düşüncesindeyiz.
25 Şubat 2019 Pazartesi