tatil-sepeti
Osman ARIOĞLU

Osman ARIOĞLU

Diğer Yazıları

Uzlaşma müessesesi vergi hukukumuza 1963 tarihli 205 sayılı kanun ile girmiştir. Kanun gerekçesinde uzlaşma müessesesi ile vergi ihtilaflarının süratle halli ile hem vergi alacağının süratle tahsili hem de mükellef ile olan ihtilafların bir an önce hallinin ve yargı mercilerinin o zamana göre itiraz ve temyiz komisyonlarının iş yükünün hafifletilmesinin hedeflendiği belirtilmiştir.

Henüz vergi ve ceza tarhiyatı yapılmadan vergi idaresi ile mükellef arasında uzlaşma yapılma imkanı tanıyan ‘tarhiyat öncesi uzlaşma’ uygulaması ise vergi hukukumuza 1985’te çıkarılan 3239 sayılı yasa ile girmiştir.

Birçok modern vergi sisteminde uzlaşma müessesesi yer almaktadır.

Türkiye’de de 50 yılı aşan uygulamasına bakıldığında genel itibarıyla uzlaşma müessesesinin konuluş amacına uygun bir işleyiş gösterdiği görülmüştür. Nitekim uygulamanın etkin sonuçları nedeniyle gümrükte tahsil edilen vergiler için de uzlaşma uygulaması getirilmiştir.

UYGULAMANIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Ülkemizdeki uygulamasında uzlaşma müessesesi bu etkin uygulaması yanında üzerinde sürekli bir tartışmanın olageldiği, hatta TBMM kürsüsünden muhalefet milletvekillerinin sürekli sanki birilerinin vergi borcu siliniyormuş iması içeren eleştiri veya polemiklerine de konu olagelmiştir. İşte bu nedenle çoğu zaman idare uygulamada tarhiyatın türüne göre vergi ve cezada bir anlamda fiks hale gelen uzlaşma uygulamasına gitme tercihinde bulunmuştur.

Uygulamada uzlaşmanın öteden beri en etkin ve sağlıklı bir şekilde adeta bir ombudsman uygulaması gibi yürütüldüğü yapı merkezi uzlaşma uygulamalarında olmuştur. Merkezi uzlaşmada, komisyonu oluşturan kişilerin idarenin en üst düzey yetkilileri olmasından dolayı talep sahibinin tüm gerekçeleri ve iddiaları yeterli zaman verilerek dinlenilir ve değerlendirilir, buna göre de herhangi bir psikolojik baskı olmaksızın alabildiğine objektif değerlendirme yapılmaya gayret edilerek sağlıklı ve hakkaniyetli bir karar verilmeye çalışılır. Burada temel amaç uzun süren yargı sürecine olayı bırakmadan bir an önce sonuçlanmasını sağlamak ve mükellef ile bir nevi barış sağlanarak kamu alacağının hızla tahsiline imkan verilmesidir.

İdare eski yıllarda merkezi uzlaşmayı sadece tek bir komisyon şeklinde yapmakta iken Gelir İdaresi Başkanlığı kuruluşu ile merkezi komisyonu yanında koordinasyon uzlaşma komisyonları da oluşturularak uzlaşma komisyonlarının etkin uygulamasının daha artırılması hedeflenmiştir.

YENİ TASLAK VE ÖNERİMİZ

Tarihçesi ve bugüne kadar işleyişine ilişkin özet bilgiler vermeye çalıştığımız uzlaşma müessesesi Vergi Usul Kanunu’nu yeniden düzenleyen Tasarı Taslağı’nın kamuoyuna açılması ile yeniden gündem konusu olmuştur. Hemen belirtelim 2003 sonrası dönemde vergi kanunlarının hazırlanması aşamasında ilgili taraflar ile paylaşılmak suretiyle daha sağlıklı düzenlemeler yapılmaya gayret edilmesi uygulaması bir ara biraz sekteye uğramıştı. Yeni hükümet ve yeni Maliye Bakanı ile kanun Tasarı Taslakları’nın ilgili tarafların görüşüne açılması uygulamasının yeniden başlatılması nedeniyle Bakan Sayın Ağbal’ı tebrik ediyorum.

Vergi kanunları ve bu kanunların tamamını kapsayan usul hükümlerinin yer aldığı Vergi Usul Kanunu tüm kesimlerin görüşleri alınarak en sağlıklı şekilde yenilenme şansı bulabilecektir. İşte bu kapsamda yeni taslakta uzlaşma hükümlerine ilişkin sınırlamalara dikkat çekmek istiyoruz. Aslında belli ki, taslak hazırlanırken biraz bu konuda yapılan polemiklerin bürokratları rahatsız etmesinin etkisi olmuş. Bugüne kadar olabildiğince şaibeden uzak ve objektif davranma gayreti içerisinde olan maliye ve ağırlıklı olarak da gelir idaresi bürokratları yeni düzenlemede müesseseyi adeta bir ceza indirimi uygulaması gibi formüle etmişler, vergi indirimini adeta sadece vergi hataları kapsamı ile sınırlama yoluna gitmişler. Elbette o zaman da taslaktaki hali ile uzlaşma müessesesinin neredeyse sadece adı kalmıştır. Biz bugüne kadar son derece yararlı bir işleyişi olan bu müessesede, öteden beri olduğu gibi komisyon inisiyatifini bu şekilde sınırlayan hükümler ile uygulamanın ortadan kaldırılmasının vergi ihtilaflarının artmasından öte bir sonuç doğurmayacağını, mevcut düzenlemenin olabildiğince yeni yasada da korunması gerektiğini hatırlatmak isteriz.

24 Ocak 2016 Pazar